Batı’da yine şiddet kol geziyor. Birbirlerini boğazladıkları İkinci Dünya Savaşı sonrası anlaşıp şiddeti kendi topraklarından sömürgelerine ihraç eden Batı’yı ‘ihraç fazlası şiddet’ geçtiğimiz Cuma gecesi vurdu!
Uzaktan kıyıya vuran dalga bu sefer daha da şiddetli oldu. Peygamber Efendimize hakaret içerikli karikatürler yayımlayan Charlie Hebdo Dergisi’ne yapılan saldırı sonrası her türlü önlemi aldığını düşünen Fransa ve Avrupa hiç beklemedikleri bir saldırıyla karşı karşıya kaldılar. Gören göz görüyor ki, uzaktan kıyıya vuran dalga bir tsunaminin habercisi. Öyle kınamayla, lanetlemeyle, sınırları kapatmakla, topraklarından binlerce kilometre ötede sorumlu tuttuklarını bombalamakla gelen tsunami önlenemez. Önlemediği de görünüyor.
Paris saldırısının ardından hemen hemen herkes kınamasını yaptı, lânetleme ritüelini gerçekleştirdi. Sonra?.. Sonrası şu oluyor, “Bu saldırılar niye oluyor ona bakmak gerekir” diyenler lince mâruz kalıp hakikatin üstü örtülüyor. Tabiî ki hakikatin üstünün örtülmesinin hakikate bir zararı yok, o er veya geç ortaya çıkar da bu sırada olan halka oluyor.
Batı, kendi halkına güvenli topraklar ve zenginlik sağlamak adına dünyanın her yerini ateşe verdi. Gün gelip de bu ateşin kendilerini yakmayacağını kendi halklarına da inandırmışlardı. Sadece kendi halklarına mı, sömürüp asimile ettiklerine de inandırdılar. CNN Türk’te 5N1K programına konuşan Fransızlaşmış Türk bir hanımın şu ifâdeleri ne demek istediğimi çok güzel anlatıyor: “ Ankara’da, Suruç’ta, Beyrut’ta da terör saldırıları oldu ama orası ORTADOĞU bu NORMAL, burası AVRUPA, buradaki saldırı İNSANLIĞI hedef alıyor!”
Fransızlaşmış Türk’ün sözünü formüle edersek:
Ortadoğu + Şiddet= Normal
Avrupa + Şiddet= İnsanlığı hedef almak
Fransızlaşmış Türk’ün sözü Batı’nın tüm değerlerinin nüvesidir. Kendileri insandır(!), bizler ise onlara hizmetle görevli varlıklar. İtaat etmezsek neler yapacaklarını, tarihin kara sayfalarında ve şimdi bizzat yaşarak biliyoruz.
Türkiye’de bu zihniyette olan Batıcı insancıklar çok. Kendi topraklarında ölenler için kılı oynamayanlar internette profil fotoğraflarını Fransa bayraklı yapıyorlar. Bu yabancılaşmış insanlar camlarına Fransa bayrağı astılar mı bilemiyorum. Hoş kalplerine asmışlar cama assalar n’olacak!
Batı için üzülen Batıcılara bir tavsiyem var. Dediklerime kulak versinler, Efendileri’ne de ulaştırsınlar bi zahmet. Yukarıda da yazdığım üzere öyle kınamayla, lanetlemeyle Batı’nın şiddet sorunu çözülmez. Aksine daha da artarak devam eder. Batı’ya yardımı yine Batı yapacak. Çok basit de bir formülü var:
Ortadoğu + Şiddet= İnsanlığı hedef almak
Avrupa + Şiddet= İnsanlığı hedef almak
Batı bu formülü uygulasın tüm dünya huzura kavuşur. Batı’nın içindeki insaf ehli de bunu söylüyor ama dinleyen kim! Uygulanmazsa daha çok kınama ve lanetleme mesajları yayınlanır ama ne fayda...
Paris’teki saldırılar sonrası DAEŞ’i vurma bahanesiyle Fransa Suriye’de Rakka’ya saldırdı. Tonlarca bombalar, üzerlerinde “Paris’ten sevgiler” yazısıyla sivillerin başında patladı. Onlarca Suriyeli sivil öldü. DAEŞ, saldırılarda bir kayıplarının olmadığını açıkladı! Şimdi burada can alıcı sorusu şu: Birileri de Rakka saldırısına misilleme yapmaya kalkıp Paris’i gene bombalarsa... Bu sarmal nereye kadar devam edecek? En önemlisi de, Doğu insanının şerbetli olduğu “Batıcı şiddete” Batı insanının psikolojisi dayanabilecek mi?..
DAEŞ bizim meselemiz değildir. Batı’nın şiddetinden doğdurulmuş bir örgüttür. Onların meselesidir. Komplekse girip de “İslâm da şu vardır, bu yoktur” şeklinde müdafaa yapmaya gerek yok. Batı Müslüman topraklarda şiddeti bıraksın ortada DAEŞ MAEŞ kalmaz...
Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu 1996 senesinde bu ikâzı yapmış: “Ve tutuşturduğu yangını uzaktan emniyet içinde seyreden emperyalist dünya ile birlikte görecektir ki, Rusya’yı Rusya’da, Fransa’yı Fransa’da vuran acımasız “terör”; İngiltere’yi İngiltere’de, Amerika’yı Amerika’da vuracaktır.”
Aynı minvalde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da geçtiğimiz günlerde Batı’yı uyardı: “Terörü bahane ederek Suriye üzerinden oynadıkları oyunlarla kazanımlar elde ettiklerini sananlar kısa sürede yanlış yolda olduklarını görecekler. Terör örgütleri karşısında ikircikli bir tutum sergileyen bütün ülkeleri uyarıyorum. Pek çok kişinin analizlerle yönetmeye çalıştığı bu krizle biz her gün karşı karşıyayız. Suriye’deki savaşa odun taşıyan herkes çok yakında kendini o ateşte bulmaktan kurtulamayacaktır.”
Görünen o ki Batı’nın kurtuluşu kendisinden kurtulmaktan geçiyor!..