İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi,
"Türkiye ve İran olarak Filistin davasını, direniş eksenini desteklemek hususunda ve Filistin halkının hak ettiği hukukunun kendilerine verilmesi konusunda mutabık kaldık."
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan;
"Türkiye ile iyi ilişkiler kurmalıyız."
Bu sözlerin sahibi iki isimden biri seneye İran'ın Dini Lideri, diğeri de İran'ın Cumhurbaşkanı olacaktı.
Bir başka deyişle 2025 yılında İran Dini Lideri Hamaney'den boşalacak koltuğa İran Cumhurbaşkanı Reisi, Reisi'den boşalacak Cumhurbaşkanlığı koltuğuna ise İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan oturacaktı.
Kısacası eğer yaşasalardı önümüzdeki yıl İran'ın bir ve iki numaralı isimleri İran'ın alışılageldik siyasetinde büyük kırılmalara yol açacak bir siyaset izleyeceklerdi.
Aman Allah'ım...
Bu durum batı için tam bir kabustu.
İşte işi sabotaja götürecek süreçte burada başladı.
Bu iki isim ile birlikte bir diğer tehdit de İran siyasetinde önemli yerlere gelmesi beklenen Hamaney'in Tebriz Temsilcisi Ali Haşimi ile Doğu Azerbaycan Eyalet Valisi Malik Rahmeti idi.
Üstelik bu iki ismin diğer iki isimden farkı soylarının Türk olmasıydı.
Böylesi isimler iktidara gelir ve İran'ı yönetmeye kalkarlarsa batının, İsrail'in, ona destek veren Amerika'nın hali nice olurdu.
Bu tehdidin ortadan kaldırılması için yapılacak tek iş vardı o da bu isimlerin sistemin dışına atılması.
Başardılar...
Batının İstediği İran...
Batının istediği İran asla bu değil.
Batının istediği İran;
- İslam Dünyasını bölen,
- Komşusu Türkiye ve Azerbaycan ile düşmanca ilişkiler yürüten,
- Azerbaycan - Ermenistan savaşında Ermenistan'a destek veren,
- Türkiye'nin 3+3 önerisi gibi bölge ülkeleri arasında oluşacak işbirliklerini engelleyen,
- Türkiye'nin terörle mücadelesini baltalayan, bu konuda terör örgütlerine destek veren,
- Batıyla, Amerika'yla İsrail ile savaşıyormuş gibi yapan İran'dır.
Şimdi bu batı tarzı İran'ı örnekleyelim...
Yunan Dostu Hamaney...
Hamaney geçtiğimiz hafta Tahran'da düzenlenen bir kitap fuarını ziyaret eder.
Fuarda eline aldığı bir kitabı kamaralara göstererek başlar kinini kusmaya;
"Bu kitabı Yunanlılar Türkler aleyhinde yazmış. Kitap, Yunanlıların Osmanlı Türkleri karşısındaki mazlumiyetini güçlü bir şekilde anlatmış."
Neydi bu iğrenç iftiraların sahibi Hamaney'in elindeki kitap;
"Ekmek ve Şarap"
Yazar kesin Yunandır diye düşündünüz değil mi.
Hayır, yazar bir İtalyan'dı...
Ignazio Silone.
Kitap da Hamaney'in bahsettiğinin aksine İtalyan Sosyalistlerin Faşizme karşı verdiği mücadeleyi anlatıyordu.
Hamaney bu sözleri tam da Yunanistan Başbakanı Miçotakis Türkiye'yi ziyaret ettiğinde üstelik çok da olumlu mesajlar verdiğinde sarf etti.
Tesadüf müydü, siz karar verin...
Siz karar verirken ben de Hamaney'e sorayım.
Ey Hamaney, bu Rum ve Ermeni sevdasının sırrı hikmeti nedir?
Batının İran'ı Sahnede...
Bir İran klasiği de Akıncı da yaşandı.
Bilindiği gibi helikopterin enkazı, İran'dan gelen yardım talebi üzerine Türkiye'nin gönderdiği Akıncı tarafından bulundu.
Zira İran böylesi bir teknolojiye sahip değildi.
Hal böyle olmasına rağmen İran Genelkurmay Başkanlığı, düşen helikoptere ait kalıntıların Türkiye'nin gönderdiği Akıncı tarafından değil İran Dronları tarafından bulunduğunu açıkladı.
Bu arsız açıklama aynen şöyle;
"Genelkurmay Başkanlığı, dost ülkelerin işbirliğini duyurduktan sonra en yakın ülke olan Türkiye'nin teklifini kabul etti. Türkiye'nin gönderdiği SİHA'da gece görüş ve termal kamera olmasına rağmen, bulut altındaki noktaları tespit ve kontrol etme ekipmanının bulunmaması nedeniyle helikopterin düştüğü yeri doğru bir şekilde bildirilemedi ve nihayetinde Türkiye'ye döndü"
İran'ın her şey bittikten sonra konu ile ilgili yaptığı açıklama bu.
Şimdi o açıklamayı yapanlara soralım;
"İyi güzel kardeşimde enkazı bulan kim?"
Biz bu soruyu soramadan onlar resmi haber ajansları İRNA üzerinden kılıfı hazırladılar;
"Genelkurmay başkanlığı helikopter kazasının tam yerinin pazartesi günü erken saatlerde, Hint Okyanusu'nun kuzeyindeki görevinden çağrılan İran insansız hava araçları tarafından tespit edildiğini vurguladı."
Bu konuda doğru yorum Baykar Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar'dan geldi.
"TSK'nın İran'da tüm dünyaya damgasını vuracak bir kurtarma operasyonu gerçekleştirdi. AKINCI, 9 bin 700 fitin altına inerek, vadilerin arasında manevra yaparak uçmak durumunda kaldı."
Gerçek İran Ne Zaman...
Bu gerçeklerin üstünü örten İran batının istediği İran.
Batı verilen örneklerden de anlaşılacağı gibi böylesi bir İran istiyor.
O İran az kalsın ellerinden gidiyordu.
Batı şimdilik kendi İran'ını tehlikeden kurtardı.
Ama şimdilik...
Çünkü eninde sonunda korkulan başa gelecek ve İran gerçek İranlıların yönetimine girecek...