Milletlerin kritik dönemeçlerde sergiledikleri tavırların onların kültürlerinden, tarihlerinden, dinlerinden kaynaklandığı malumdur. Aynı hadise karşısında her milletin kendine özgü bir konum edinmesi de bu yüzdendir. Hristiyanlıkta "günah çıkarmak" diye bir ritüel var. İnsanlar haftada bir kiliseye gider, özel bir bölmede yüzünü görmedikleri bir papaza günahlarını itiraf ederler. Bizim tövbemizin Hristiyanlıktaki karşılığı. İki bin yıldan beridir Hristiyan toplulukların bütün insanlığı temsilen bir insanın huzurunda günah çıkarıp suçunu itiraf etmesi artık o toplumların refleksi haline gelmiş. Aydınlanma ve sonrasında egemen olan seküler-laik hayatta da bu ritüelin dindışı yansımalarını görmek mümkündür ve oldukça yaygındır.
Batılıların, en ağır katliamları yaptıktan sonra mutlaka katliama uğrattıkları topluluklardan bir şekilde özür dilediklerinin ve hatta tazminat ödediklerinin örnekleri saymakla bitmez. Fransızlar yüz elli yıl boyunca işgal edip sömürdükleri, katliamlardan geçirdikleri Cezayir'den, İtalyanlar Libya'dan ve başka batılı devletler sömürdükleri, katliama uğrattıkları başka milletlerden özür dilediler, diliyorlar, daha da dileyecekler. Batılı zalim de olsa bir vicdana sahiptir değil mi ya! Atalarının kilisede gerçekleştirdikleri günah çıkarma ritüelinin seküler versiyonundan başka bir şey değildir bu tavır. Örneklerini saymaya kalksak yerimiz yetmez.
Malumunuz Yahudiler batıda, özellikle Almanya'da büyük bir katliama, soykırıma uğradılar. Sonra batı, günah çıkarırcasına onlara başkalarına ait olan toprakları yurt olarak armağan ederek bir bakıma özür diledi. Bir günahı çıkarırken başka bir günahı işliyordu aslında. Günahından dolayı Allah'a tövbe etmek yerine insanlara itiraf edersen, böyle ikiyüzlü bir karaktere bürünürsün nitekim. Başkasının kesesinden günah çıkarmak...
Şimdilerde batının topraklarını tutup Yahudilere verdiği Filistinlilerden özür dileyerek yeni bir günah çıkarmasının vakti gelmiş gibi. Belirtiler bunu gösteriyor. On üç aylık bir süredir, Filistin'de-Gazze'de tarihin en korkunç katliamını gerçekleştiren İsrail'in barbarlığına daha fazla sessiz kalamayacağını anlamışa benziyor. Vicdanı hür batı kamuoyunun isyanı da bunu tetiklemiş gibi.
Geçenlerde Maccabi-Ajax maçının ardından Maccabi taraftarlarının yaptıkları taşkınlıklar, Araplara karşı attıkları ağır hakaretler içeren sloganlar sabır bardağını taşıran son damla olmaya namzettir. Özellikle "Gazze'de okullar kapalı, çünkü Gazze'de çocuk kalmadı" sloganı batı kamuoyunu ve maçın oynandığı Hollanda halkını adeta galeyana getiren zalim bir ifşaydı. Ortalık karıştı deyim yerindeyse. İsrail her zamanki gibi döverken ağlama taktiğini oynadıysa da Hollanda kamuoyunu ve vicdanı hür batılıları inandıramadı.
İspanya, Gazze katliamın başından beri İsrail'in barbarlığına karşı ilkesel bir tavır takınıyor. Nitekim Maccabi taraftarları, Ajax'la oynanan maçın başında son sel felaketinde hayatlarını kaybeden İspanyollar için saygı duruşu anonsunu ıslıklarla protesto ettiler, yuhaladılar. Hınçları büyüktü. İspanya'nın yüzyıldır ekmeğini yedikleri mağduriyet edebiyatına inanmamaya başlaması canlarını sıkmıştı demek ki. Sonra Fransa başını çıkardı ve başkaları.
Dediğim gibi, batılıların Yahudilere karşı işledikleri günahı affettirmek için kurban olarak seçtikleri Filistinlilerden af dilemelerinin vakti gelmiş görünüyor.
Bunun için gerekçeleri de hazır, biz Yahudilere güvenli bir yurt sağladık. Ama onlar yetinmediler. Durmadan savaşlar çıkardılar. Toprak işgal ettiler. Bölgeyi ve dünyayı büyük felaketlerin eşiğine getirdiler. Şimdi de bir halkı topyekün yok ediyorlar... Batının kafasının çalışma biçiminin böyle bir çıkarımda bulunmaya başladığının emarelerinin ortaya çıkmasının başlangıcı gibi bir sürece tanık olacağız. Tarihsel kişilik er ya da geç ortaya çıkar çünkü. Batının, diğer bir ifadeyle İngiltere'nin Siyonistleri satması an meselesidir. Batı medeniyeti bu günahı daha fazla kaldıramaz. Birine yüklemesi gerekir. Şimdi kurban Siyonistler...