Doğu-Batı hattının 'doğu' kısmında 'dengeleri' değiştirici 'bütünleşme' hamleleri yanında 'helikopterlerin acil inişe zorlanması' gibi durumlar yaşanırken kıtanın diğer ucunda da 'dengeler'i değiştirici hamleler gelmeye devam ediyor: Finlandiya'nın Moskova eski büyükelçisi Hannu Himanen'e göre Rusya, Baltık Denizi'nde Finlandiya ve Litvanya ile olan deniz sınırını değiştirme planını hayata geçirecek çünkü Rusya Savunma Bakanlığı sitesinde bir karar taslağı yayınladı. Tass'ın haberine göre, taslakta ülkenin uluslararası hukuku ihlal ederek Baltık Denizi'ndeki Rus karasularını genişletmeyi planladığı ve yeni sınırların yıl sonundan önce çizilmesi gerektiği belirtiliyor.
Diğer taraftan Polonya Savunma Bakanlığı, Rusya ve Belarus sınırlarında birleşik bir Baltık savunma hattı oluşturmak üzere Litvanya, Letonya ve Estonya ile güçlerini birleştireceklerini açıklarken Medvedev, el yükselterek nükleer kartını 'Polonya küresel bir savaş durumunda radyoaktif külden payını alacak; Polonyalı yetkililer konuşmadan önce ne istediklerini düşünmeli' diyerek bir kez daha masaya koydu. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg'in 'Ukrayna'nın, Rusya'ya saldırmak için NATO silahlarını kullanma zamanının geldiğini' söylemesi ise 'oyun boyut değiştiriyor' dedirtiyordu. Teklif ayrıca Rusya'nın Kaliningrad eksklavındaki su alanının Zelenogradsk ve Baltiysk şehirlerinin dışında kalan kısımlarına da işaret ediyor. Belgede 1985'teki mevcut sınır çizgisinin küçük ölçekli haritalar kullanılarak belirlendiği belirtiliyor.
The Moscow Times, Rusya Savunma Bakanlığı'nın sınırın artık "modern coğrafi duruma" uymadığı için değiştirilmesi gerektiğini iddia ettiğini yazarken Finlandiya Dışişleri Bakanı Elina Valtonen, Rusya'nın Finlandiya Körfezi'ndeki deniz alanlarının nasıl tanımlandığını gözden geçirebileceğini "Dışişleri Bakanlığı ayrıntıları araştırıyor. BM Deniz Hukuku Sözleşmesi, kıyı devletlerinin deniz alanlarının nasıl tanımlanacağına ilişkin hükümler içeriyor; ayrıca gözden geçirildi. Rusya'nın sözleşmeye taraf olarak buna göre hareket ettiğini varsayıyoruz. Karışıklığa neden olan şeyin hibrit etki olduğunu hatırlamakta fayda var. Finlandiya'nın kafası karışmayacaktır" diyerek ifade ediyordu.
Batı yakasında 'değişen dengeler' bu kadarla da kalmıyordu. Polonya, Belarus sınırında 200 metrelik tampon bölge ilan ederken Belarus, AKKA yani Avrupa'da Konvansiyonel Kuvvetler Antlaşması'ndan çekilerek ordusunu güçlendiriyor ve Rusya'dan gelen taktik nükleer silahları ülkesinde konuşlandırıyordu.
Ukrayna durur mu, Rusya'nın NATO ve ABD'den gelecek nükleer füzelere uyarı radarını vurduktan sonra Rusya topraklarını vurmak için izin isteyerek savaşı bırakmak niyetinde olmadığını gösterirken Rusya, Ukrayna'daki çatışmaya Batı ülkelerinin askerleri ile dahil olma isteğini 'kırmızı çizgi' ve 'küresel savaşın başlangıcı' olarak nitelendiriyordu. Bu da yetmezmiş gibi İngiltere, Kanada, Letonya, Litvanya, Hollanda, Polonya, Finlandiya, Fransa, Çek Cumhuriyeti, İsveç ve Estonya, Ukrayna'nın Rusya'nın derinliklerindeki hedefleri silahlarıyla vurmasına izin verdiğini duyuruyordu. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg de "Ukrayna kendini savunma hakkına sahiptir. Buna Rusya topraklarındaki hedeflere yönelik saldırılar da dahildir" diyordu.
Yani Batı yakasında asayiş hiç de berkemal değil ve değişen çok 'şey' oluyordu.