İZMİR Medical Park Hastanesi, kent ve ülke adına çok önemli bir sosyal sorumluluk projesine imza attı. Daha çok kurum ve kuruluş ülkemizin geleceği için bu tür sosyal sorumluluk projesinde mutlaka yer almalıdır. Bu konuda Medical Park Hastanesi Genel Müdürü Veysi Kubba ve ekibini kutluyorum. Ülkenin birliği ve beraberliği için bu tür organizasyonların, her kesimden vatandaşın birbirini anlamasına büyük katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Bu gezi, Batı’nın Doğu’yu, Doğu’nun da Batı’yı daha iyi anlamasını sağlayan önemli bir organizasyondu. Doğu-Batı kardeşliğini perçinleyici bir geziydi. Siirt-Tillo, Batman, Mardin merkez ve Midyat ve son durağımızda Diyarbakır’dı. Üç günlük dostluk gezisinin çözüm süreci takvimine denk gelmesi çok büyük anlam ve değer kattı. Gezi esnasında meydana gelen Reyhanlı saldırısı hepimizi üzdü. Ama orada yaşadığımız dostluk ve kardeşlik duygusu ise hepimizi mutlu etti.
İzmir’de bulunan ulusal yayınların temsilcilerinin yer aldığı dostluk ve kardeşlik gezisi kişisel olarak kendi adıma çok faydalı oldu. Buraları daha çok tanımaya ihtiyacımız olduğunu gördüm. Bölge insanının güvenliğe, huzura, kardeşliğe ne kadar susadığını gördüm.
Kim ne derse desin, çözüm sürecine en büyük katkı, anketlerin tam tersini gösterdiği Batı’dan geliyor. Büyük acılara tanıklık eden bir coğrafyanın çözümle yeşeren umutların ve gözlerdeki ışıltının parlaklığını gördüm. Batı’dan Doğuya uzanan eller ve kurulan kardeşlik köprüsü Doğu’da bütün kalplerde makes buluyor.
Bölgeyi ziyaretimizde Balıkesir’den Batman’a gelen Vali Yılmaz Arslan, dostluk ekibini akşam yemeğinde ağırlarken bölgeye ve çözüme ilişkin gözlemlerini bizimle paylaştı. Vali Arslan, çözüm sürecinin bölge insanı üzerinde çok olumlu etki bıraktığını ve halkın süreçten hem umutlu, hem de mutlu olduğunu dile getirdi. Batman Valisi Yılmaz Arslan’dan sonra Diyarbakır’dan İzmir’e atanan Vali Mustafa Toprak ile görüştük. Vali Mustafa Toprak’ta Diyarbakır’ın tarihsel ve ekonomik gelişmelerinin yanında çözüm sürecine olan desteğini dile getirdi.
Gezinin en büyük ve önemli taraflarından birisi ise evliyaların, Mutasavvıfların, münzevilerin neşvü nema bulduğu bu toprakların manevi ikliminin insana huzur veren ziyaretlerimizdi. Uhreviyatın ve kendini toplumun irfanına, irşadına adamış alimlerin yetiştiği bu topraklarda özellikle Tillo’da ziyaret ettiğimiz ünlü marifetnamenin müellifi İbrahim Hakkı Hz. ve daha pek çok alimin ilimle bilimi buluşturduğu merkezde gördüklerimiz bizi bambaşka bir dünyaya götürdü. İlimle meşgul olan alimlerimizin bilime yönelik katkılarını görmek ve bugünkü bilime teşkil edecek buluşları ve yaptıkları çalışmaları görme fırsatımız oldu. Alimlerimizin; astronomi ve matematik başta olmak üzere çeşitli sosyal ve pozitif bilimlerde çağının ne kadar ilerisinde olduklarını gördük.
Farklı dinlere mensup toplumların muhteşem mabetlerinde hoşgörüyle huzur ve barış içinde nasıl bir arada yaşadıklarını bu toprakların bir medeniyet coğrafyası olduğunu bir kez daha gördük.
Terörün bölgeyi terk etme süreciyle insanların barış iklimine susamış olduğunu gördük. Batı’dan Doğu’ya yönelik kardeşlik duygularının ve toplumumuzun her kesimini etkileyen terörün açtığı yaraların hızla iyileştiğini ve barış ikliminin ülkenin her bölgesinde dalga dalga giderek büyüdüğünü gördük.
Hiç kimse ülke bölünüyor kaygısına düşmesin. Çünkü Batı kadar Doğu’nun da bu aileden ayrılmayı istemediğini gördüm. O coğrafyanın insanında barış, kardeşlik ve bir arada yaşama isteğinden başka bir duygu göremedim.
Ben ne Batı’nın, ne de Doğu’nun birbirlerinden ayrılamayacağını gördüm. Bakın çözüm sürecinde Doğu’ya en büyük seferler Batı’dan yani en çok karşı denilen İzmir’den yapılıyor. Ülkenin barış inşasında hem Doğu, hem de Batı’nın birlik çimentosu olmaya hazır olduklarını gördüm. Yeter ki kötü niyetlilere fırsat verilmesin. Endişeli iyi niyetliler, iyi aydınlatılsın ve ikna edilsin.