Bugünkü yazımı bir milyon çocuk, bir milyon kitap için başlattığımız kampanyaya artıracaktım.
Çocuklarımıza kitapları nasıl ulaştırabiliriz diye ve kampanyanın pilot bölgesi olarak neden Batman'ı seçtiğimizi yazmak istiyordum.
Uzun bir zamandır Batman Valisi Ahmet Deniz öncülüğünde ve Batman'daki tüm sivil toplum kuruluşlarının da desteklediği, katıldığı "Batman her yerde okuyor" kitap kampanyası bana "çocuklarımız üşümesin" kampanyasının ancak çocuklar kitaplara kavuşabilseler bir anlamı olacaktır düşüncesini ateşledi. Batman'a gittim ve gözlerimle, yüreğimle yaşadım kitaba olan açlığı ve isteği. Okulları dolaştım, okul yöneticileriyle görüşmeler yaptım, öğrencilerle uzun uzun konuşmalar gerçekleştirdim vali ve belediye başkanıyla kampanyamız konusunda görüş alışverişinde bulundum.
İnanılmaz bir duygu bu sadece ama sadece çocukların yüreklerine dokunmak adına insanların tek maddelik gündeminin olması ve kampanyamızı Batman'da başlatma kararının ne kadar isabetli olduğunu görmüş olduk.
Kampanyaya start verdiğimiz ilk günden bugüne turkiyenin her yerinden kitap bağışları ve kitap istekleri hız kesmeden devam ediyor herkese sonsuz teşekkürler.
Evet bu düşüncelerimi yazmak isterken Avrupa semalarında uzun bir süredir dolaşan faşizm hayaletinin kendisini artık gizleme ihtiyacı duymadığını da hep beraber görmüş olduk.
Faşizme, yabancı düşmanlığına ve İslam'a karşı nefrete teslim olmuş, daha doğrusu teslim olmakla kalmamış bu kin ve nefreti sürekli canlı tutan zavallı bir o kadar da dünya için tehlikeli ruh haliyle karşı karşıya olduğumuzu görmek büyük bir hayal kırıklığı ne acıdır ki bizleri demokrasi, ifade özgürlüğü ve insan hakları üzerinden yargılayan batı dünyası epey bir zamandır bu değerlerin tümünü zehirleyen bir atmosferin oluşması için akıl almaz bir körlük ve heves içerisinde hareket etmekten kaçınmıyor. Nefret dalgası tüm Avrupa'yı kaplamış durumda oksijeni ötekine duyulan düşmanlık üzerinden salınıyor.
Niçin ve neden soruları artık anlamsız kalıyor tıpkı 1940'lar gibi bir delirme hali ile karşı karşıyayız. Küstah, kaba ve hiç değeri olmayan delirme hali bu.
Gitgide yaşlı Avrupa'nın tum kılcal damarlarını esir alan bu nefret okyanusu etrafında kara parçası bırakmayacak bir hızla Avrupa'yı Avrupa yapan değerleri bir bir yutuyor o çok aşağıladıkları Ortadoğulaşmaya doğru kendileri hızla sürükleniyorlar.
Sorunu bizim eksiklerimiz, hatalarımız üzerinden tartışmak günaha çağrıda bulunmakla eşdeğerdir hayır bin kere hayır sorun bizim duruşumuz ya da batıya yönelik siyasal tavrımız değil sorun batı dünyasının aslında insan hak ve özgürlüklere kar ve çıkar ilişkisi üzerinden bakmasıdır. Düşünebiliyor musunuz önümüzdeki çarşamba günü Hollanda'da yapılacak olan genel seçimde kim daha fazla yabancı düşmanlığı ve islam karşıtı söylemde bulunursa o daha fazla oy alacak. İnanılır gibi değil daha fazla hak ve özgürlük oy getirmiyor daha fazla kin ve nefret oy getiriyor bunun izahı olabilir mi? buna demokrasinin gereği denilip geçiştirilebilir mi öyle kabul ediyorsanız neden ve niçin başkalarına demokrasi dersi vermeye kalkışıyorsunuz diye sormak gerekmiyor mu?
Yazık çok yazık faşizm üreten bir demokrasi;
Yazık çok yazık ırkçılık üreten bir demokrasi;
Yazık çok yazık ötekin e düşman üreten bir demokrasi;
Yazık çok yazık tek derdi islam düşmanlığı olan demokrasi;
Yazık çok yazık insanlık değerlerini yerle bir eden bir demokrasi;
En acısı da hala kin ve nefret üreten bu demokrasiye hak veren bizden insanların ülkemizdeki pişkinlikleri.