Yaklaşık bir asırdır Türkiye’nin önemli dericileri arasında faaliyet gösteren Uyguner Deri’nin üçüncü kuşak patronu Burak Uyguner, iflas halindeki İtalyan deri firmalarının peşine düştü. Uyguner, değerinin 3’te 1’i fiyatına yatırım yaparak batan tesisleri Türkiye’ye taşıma kararı aldı.
AVRUPA’DAKİ KRİZİ FIRSATA ÇEVİRDİ
O, 77 yıllık bir deri markasının üçüncü kuşak patronu. Bulgaristan’dan İstanbul’a eşi ve iki çocuğuyla göç eden dedesi İstanbul Kazlıçeşme’de ekmek parası peşinde koşarken, Çin’e bile deri satan bir markanın temellerini attığından habersizdi. Bugün Türkiye’nin en büyük deri işleme tesislerinden biri olan ve önemli markaların neredeyse tamamına hammadde sağlayan Uyguner Deri Yönetim Kurulu Başkanı Burak Uyguner, euro bölgesindeki krizi fırsata çevirmek için kolları sıvadı. Türkiye Deri Sanayi İşverenleri Sendikası (TÜDİS) başkanlığını da yürüten Uyguner, 5 milyon dolarlık yatırımı krizdeki İtalya’dan tesis alarak 1.5 milyona maletmek için harekete geçti. Türk sanayisinin fabrika satmak için bekleyen euro bölgesini fırsata çevirmesi halinde 2023 hedeflerini tutturabileceğini söyleyen Uyguner’le şirketini, projelerini, Türk deri sektörünü konuştuk..
Dericilik işiyle tanışmanızın hikayesini anlatır mısınız?
Dedem Bulgaristan göçmeni. İstanbul’a geliyor ancak askerlik yapması gerektiği söyleniyor. Çok parası yok elinde, bir hayat kurmaya çalışıyor o dönem. İki çocuğu var. Askere giderse hepsi perişan olacak ve aklına gelen çözümü uyguluyor. Ağızındaki tüm dişleri çektiriyor ve çürüğe ayrılıyor. Bir tanıdığı vasıtasıyla Kazlıçeşme’ye götürülüyor ve dericilik yapmaya başlıyor, küçük de olsa kendi tabakhanesinin sahibi oluyor. 1935’te beri tabakhaneciyiz. 7-8 yaşlarındayken babam elimi tutar beni işe götürürdü. Derinin kokusuyla büyüdüm ben, tabakhane kokusuna birçok kimse dayanamaz ama ben hissetmiyorum bile. Çocukken de bu işin dışında bir iş yapacağımı hiç düşünmedim.
70 yıllık bir tarihten söz ediyorsunuz.
O günden bugüne ne değişti?
1992 yılı sonuna kadar Kazlıçeşme’de devam eden faaliyetler, 1993 yılında Tuzla Organize Sanayi Bölgesi’ndeki modern tesiste devam etti. Arıtma tesisimiz ile çevreye duyarlı teknoloji ile üretim gerçekleştiren sektörün örnek tesislerinden birine sahip olduk. Küçük imalathanelerde iş yaparken, Tuzla’da endüstriye dönüştük. Sadece ayakkabı derisi yaparken gelen talep doğrultusunda konfeksiyona da hizmet vermeye başladık. Ancak ciddi sermaye gerektiren yatırımlar gerektiriyordu oraya gitmek. Bu nedenle bazı dericiler taşınma sırasında elendi. Bugün 200 tabakhaneden 30’a düştü sayımız. Büyük iş yapan kuvvetli ciddi şirketler bugünlere geldi. Sermayeyi işin içinde tuttuk biz, işimizi çok iyi yapalım dünya standardında yapalan zihniyeti taşıdığımızdan. İnsana, binaya, teknolojiye yatırım yaptık. Böylece krizlere karşı da dayanıklı olduk. 2006 yılında da şirket profiline pazarlama şirketini de ekledik. Deri üretiminde giysilik, döşemelik, saraciyelik olmak üzere geniş bir yelpazede faaliyet gösteriyoruz. Günlük deri üretim kapasitesi 50-60 ton civarında.
Euro bölgesinde yaşanan ekonomik krizin size etkisi oldu mu?
İspanya, İtalya, Yunanistan ciddi sıkıntı içinde ve tabakhaneler kapanıyor. Bu ekonomik olarak bize olumsuz yansıyor ama bir yandan da oradaki ölü yatırımları alıp çok düşük maliyetle Türkiye’ye getirebilirsiniz. İhracatımızı artırıp 2023 hedefini tutturmak istiyorsak bunu yapmalıyız. Avrupa’daki durumu ben kendi sektörüm için fırsat olarak görüyorum. Bununla ilgili bizim de görüştüğümüz yerler var. Borçlarını ödeyemeyip kapatmak isteyenler var, kısa vadede euro bölgesinde ekonomik bir düzelme beklenmediğinden daha iyiye gitmeyecek durum. Bunu da biz fırsata çevirmeliyiz. Ama Avrupalı refah içinde yaşadığından bu durumu tolere edecek durumda değil. İyi teknik insanlar iyi ustalar Türkiye’ye hemen getirebilir. Hangi ham deriden ne yapılır onu çok iyi biliyorlar. Tabakhane makine ve kimyasallarına çok hakimler. Dünya pazarlarını da iyi bildikleri için hangi ülkeye ne gider hesaplayabiliyorlar. Dünya başımıza yıkılacak diye düşünürsek bir adım atamayız. Mantık çerçevesinde riske girmeliyiz. Biz de bu çerçevede 1.5 milyon dolarlık bir yatırım yapmayı düşünüyoruz. Bu yatırımı sıfırdan kurmaya kalkacak olsanız harcayacağınız para 5 milyon doları bulur.
İhracatta bavul ticareti önemli bir yer tutuyor..
Laleli bavul ticaretinde çok önemli bir rol oynuyor. Oradaki ihracatın kesilmesini göze alamayız. Yoksa Laleli kanalını kapatabilirsiniz tabii ama döviz gelmez. Güneydoğu sınırlarımıza bakıyoruz Suriye ile ticaretimiz bitti. İki yıl öncesine kadar Gaziantep, Antakya, Kahramanmaraş başta olmak üzere çevre iller Suriye’ye ciddi ihracat yapıyordu. Irak zaten bitmiş vaziyette. Komşularla problemli bir duruma geldik.
Yaşadığınız en büyük sorun ve çözüm önerileri neler?
En çok zorlandığımız konu haksız rekabet ve kayıt dışılık. Türkiye’de ciddi kaçak kesim, ciddi haksız rekabet ve kayıt dışı var. Merdivenaltı çalışıp, çevreye zarar veren, yatırım yapmayan, vergi kaçıran bir kesim var. Sektördeki kayıt dışılığın ortadan kaldırılması ihracatta elimizi güçlendirir. Tüketiciler de kayıt dışı üretim yapan firmalardan aldıkları ürünlerle kendi sağlıklarını riske atarken, kalitesiz üretimi de onaylamış oluyor. Türk derisi, kalitesinin yanı sıra bünyesinde insan sağlığına zararlı kimyasalları barındırmamasıyla da rakiplerine fark atıyor. Tüketici bilinçli davranmalı ve kalitesiz, sağlıksız ürün almamalı.
Türkiye’de hayvancılık gelişmiş sayılmaz, deri hammaddesi temininde sıkıntı yaşıyor musunuz?
12 milyon sığır var Türkiye’de. Bunun 3’te 1’i kasaplık olarak kesiliyor. Büyük baş deri sektörü ise yılda 5-6 milyon adet deri işliyor, açık var. Bir yandan hayvancılık yatırımları devam ediyor, ileride daha rahat hammadde elde etmek mümkün olacak belki. Şu anda yüzde ağırlıkla ABD’den olmak üzere ihracat yapıyoruz. Hammadde temininde dışa bağımlılığımız küçük başta yüzde 80, büyük başta yüzde 60. Maliyetimizin yüzde 70’ini ise ham deri oluşturuyor. Hammadde kısıtlı ama bitmiyor ve biz ihtiyacımızı karşılıyoruz.
Yüksek maliyet sanayiciyi şehir dışına kaçırıyor
SANAYİ yatırımı yapmanın maliyeti her geçen gün artıyor. Tuzla Deri Organize Sanayi Bölgesi’nde arsa metrekareleri 450 doların üzerine çıkmış durumda. Bir yatırım için ortalama 10 bin metrekare arazi lazım. Üzerine bina yapacaksın, içine makine koyacaksın, istihdam yaratacaksın. Bu işin karlı tarafı kalmıyor. Oysa İstanbul dışında bu yatırımı 10’da 1’i fiyata yapabilirim. İstanbul’da yatırım gittikçe zor hale geliyor sanayici için. Fabrika kurmak için ödeyeceğiniz çok büyük bir bedel var. Sanayi kayacak ve İstanbul hizmet ve finans sektörü olacak. Bizim de bu konuda çalışmalarımız var. Mesela Bursa’ya gitmek üzere yatırımlarımız var. Önceleri iki tabakhaneyi paralel çalıştırıp, bir süre sonra sadece Bursa’da olacağız gibi görünüyor. Sanıyorum 10 yıl sonunda İstanbul’da tabakhane kalmaz. Matematik bunu gösteriyor.
Dünya markalarına üretim yapan Çin’e deri satıyoruz
DÜNYA ekonomisinde bir çok sektörde üretici olarak önemli yer tutan Çin bize deride rakip olmaktan çıktı. Bitmiş deri olarak Çin sıkıntı yaratmıyor artık, tersine bizden deri alıyor. Çin pazarına yönelik çalışmalarımızın sonucunu almaya başladık. Bütün dünyaya üretim yapan Çin’e, Türk deri sektörü ihracat yapıyor. Çin’de lüks tüketimi keşfeden yeni kuşak, Türk derisinin sadık müşterisi olma yolunda ilerliyor. 2011’de Çin’e 43, Hong-Kong’a da 45 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdik. Ayrıca Uzakdoğu ve Rusya’ya 5 milyon dolarlık bir ihracatımız var. Bu yıl bu rakamı 8 milyon dolara çıkarmış olmayı planlıyoruz. Çin, tüm dünyaya olduğu gibi bizde de ucuz ve kalitesiz ayakkabıda sıkıntı yaratıyor. Rakamlara baktığımızda da tablo ortaya çıkıyor. Bugün Türkiye’nin ayakkabı ihracatı 500 milyon dolar, ayakkabı ithalatı ise 865 milyon dolar.
Haksız rekabet önlenirse 5 milyar $ ihracat yaparız
Mevcut gelişmeler 2012 için belirlenen 1.6 milyar dolarlık ihracat hedefinin tutacağını gösteriyor. Türk ekonomisinin son yıllarda sergilediği başarıya dericiler de ayak uydurdu. Deri ihracatı her yıl biraz daha artıyor, 2011 yılında 1 milyar 440 milyon dolara ulaştı. Deri sektörünün ihracat hacmi aslında daha fazla. Deri ürünleri, Türkiye’ye gelen birçok turistin beraberinde alıp götürdüğü ürünler arasında bulunuyor. Bu nitelikteki satışlar da dahil edildiğinde deri sektörünün toplam ihracat rakamı 3 milyar doları aşıyor. Deri sektörü için 2023 hedefi olarak 4.5 milyar dolarlık ihracat öngörülüyor. Haksız rekabetin önlenmesi halinde sektörün 5 milyar dolarlık ihracat rakamına yaklaşmak da o kadar zor olmaz.