Bu Pazar gününün 'Okuyucularla Hasbihal'e, okuyucuları selâmlayarak, sağlık, âfiyet ve hayırlı çalışmalar dileyerek başlıyorum.
*Mardin'den, tarih öğretmeni olduğunu belirten Ahmet Mazıdağlı uzun mesajında diyor ki: 'Ben şahsen, Gazze konusunda yapılabilecek pek çok şeylerin olduğunu sanıyordum, ama, şimdi bu konuyu derinlemesine düşündükçe görüyorum ki, öyle, 'Haydi, toparlanın gidiyoruz..' demekle olmuyor bu işler.. Sizin , USA Başkanı Biden'dan naklettiğiniz ve 'Burada İsrail diye bir devlet kurulmasaydı bile, biz Batı dünyası olarak burada böyle bir devleti yine kurardık..' şeklindeki söz, benim bu konuyu daha derinlemesine düşünüp anlamama yardımcı oldu.. İsrail aslında saldırgan bir yaratık olarak saldırtılıyor.. Karşılık veren birilerinin çıkması beklenerek..
--Evet, bu okuyucumuz böyle söylüyor. Esasen biz de bunu devamlı vurgulamaya çalıştık, muhterem kardeşim.. Siyonist İsrail çetesine sergiletilen bu barbarlık karşısında sadece Müslüman imanı ve hassasiyeti olan değil, insanî bir vicdanı olan her bir insan da bu duruma seyirci kalınmaması gerektiğini düşünüyor; ama, Siyonist İsrail çetesi, burada kullanılan bir canavar, ve ona karşı çıkan olursa, bütün küfür dünyası onu korumak adına, Müslüman dünyasında yeni bir Haçlı Seferi başlatmak ümidinde idiler.
*Denizli'den Zeynel İkram da diyor ki mesajında: Sizin de sıkça değindiğiniz gibi, asıl maksat, Hristiyan toplumları nezdinde asırlarca, kendi inançlarına göre, 'İsâ Efendimizi öldürten,'lanetliler, mel'unlar topluluğu' diye suçlanan Yahudi toplumunu kendi toplumlarından ayrılmaya teşvik etmek için, onlara 1948'de Müslüman coğrafyasından Filistin topraklarını peşkeş çektiler.. Bununla hem onları kendi toplumları içinden biraz da olsa uzaklaştırdılar, hem de Müslümanların birliğini sağlamak imkânına potansiyel olarak sahip olan Hilâfet Kurumu'nu da Lozan'da dayattıktan sonra, Müslüman coğrafyasının kalbi mesâbesinde olan Filistin'e bir zehirli hançer saplamaya kalkıştılar.. Böylece büyük İslam kahramanı Selahaddin Eyyubî'nin Haçlılar'ı 1187'de perişan etmesinin intikamını almak derdine düşen Hristiyan dünyası, bir taşla birkaç taşı vurdu.. Hani, İngiliz Mareşali Allenby, 1917'de Filistin'i ele geçirip, sonra da Şam'da Selahaddin Eyyubî'nin kabrine giderek, 'Kalk ey Saladin.. Biz geri döndük..' dediği rivayet olunuyor ya, işte öyle bir durum..
--Evet, bu okuyucumuz da böyle diyor.. Bugünkü faciayı biz sadece bugün değil, 75 yıldır yaşıyoruz, Müslümanlar olarak.. Herhalde Müslümanım diyen insanlardan bu barbarlık ve vahşilikler karşısında ruhî sancılar geçirmeyen olmaz. Üstelik de, halkları Müslüman olan 55-56 ayrı devletin varlığından söz ediliyor..
100 yıl öncelerde kaç devleti vardı, Müslümanların? Bu onların fıtratının de gereğiydi Çünkü, kurdun kuzuyu yemek istemesine şaşılamaz ve kızılamaz.. Şaşılacak olan, kuzunun kurda gönül vermesidir.. Bütün kefere dünyası, Müslümanların birliğini kırmak, bozmak için elinden geleni yaptı. Bizi küçük küçük parçalara ayırdılar ve daha bir kolay yutuyorlar veya baş eğdiriyorlar.. Yani, 50'den fazla devletimizin olduğu iddiası bizim için bir kuvvet değil, zaaf idi, bu durum, çaresizliğimizi daha bir derinleştirdi. Her birisi, sadece kendi maslahat ve siyasetini takip etmek gibi bir yanlışı esas aldı..
Halbuki, Amerika ve Avrupa ise, iki bin yıldır Yahudilerle Hristiyanlar arasındaki düşmanlığı bile sona erdirip, hattâ Hristiyan toplumlarında, Hz İsâ'nın Yahudilerce öldürtüldüğü gibi iddiaların artık, 'kutsal bildikleri kitaplarından çıkarılması' yolunda kararlar alıp, buna riayet etmeyenleri 'antisemit / Yahudi düşmanı' olarak suçlayıp cezalandıracaklarına dair yeni kanunlar çıkarmaya bile hazırlanırlarken..
Müslüman toplumlar ise, hâlâ kendi aralarındaki mezhebî, etnik, sosyo-kültürel, coğrafî ve sair farklılıkları daha bir körüklemek derdindeler.. İnşaallah biz de o dağınıklıkları atlatırız.. Bu felaketler inşallah uyanmamıza vesile olur..
*Ankara'dan Neriman Cihan isimli okuyucu da, 'siyonist İsrail rejimi aleyhindeki dâvaları niçin Güney Afrika açıyor?' diye soruyor..
--Kısaca belirtelim bu hanım kardeşimize.. Herhangi bir Müslüman ülke bu müracaatı yapsa idi, sırf İslamî hassasiyet gereği dâva açmış sayılıp, kale alınmayabilirdi.. Hristiyan bir ülke açsa, o zaman da hemen 'Yahudi düşmanlığı /antisemitizm' suçlaması yapılırdı.. Güney Afrika'nın devlet başkanı bir Yahudi ve ona , siyonizme ihanet ettiği suçlaması yapılıyor.. O ise 'Ben Yahudiyim ve amma İsrail rejiminin yöneticileri gibi bir siyonist Yahudi değilim ve öyle olmamakla da, iftihar ediyorum..' diyor.. Evet, Yahudilerin içinde de bu zulümlere karşı çıkan var..
*İstanbul'dan Aişe Sarıca isimli okuyucu da, diyor ki: 'Evvelki gün, bir Amerikan üniversitesinde İslamî tesettüre riayet eden bir kız kardeşimizin bir Yahudi öğretim üyesi tarafından nasıl baskı altına alınmak istendiğini görünce yüreğim parçalandı, kendimi onun yerine koydum ve amma, o kardeşimiz, maşallah öylesine vakur hareket etti ki, o alçak , ahlâksız ve saldırgan Siyonist Yahudi öğretim üyesine aldırmadı bile ve onun hareketinden gurur duydum..
*Evet, o sahne gerçekten de bir Müslüman hanım kızın vakarını göstermesi bakımından gurur vericiydi. O alçak ve ahlâksız kişi ise, dünyaya rezil oldu ve üniversitesi de kendisini öğretim kadrosundan çkardığını açıkladı..
*İstanbul'dan Kerem İslamoğlu isimli okuyucu ise şöyle diyor: 'Geçenlerde bir baba İstanbul-Kadıköy'de 7 yaşlarındaki kızıyla ana caddede giderken; 0 küçük kız, çevresinden öğrendiği bir ilâhîyi, 'Lâ ilâhe illallah' nakaratıyla mırıldanırken, 'taife-i laikus'tan, 'kokona' tipli 70 yaşlarında bir kadın, o yavrucağı azarlamaya kalkışıyor, 'Kim zehirliyor bunları..' diye söyleniyor.. Tabiî, kızın babası da haklı olarak müdahale ediyor..
Biz onların dünyasının en müptezellerine bile karışmazken, şu 'kokona'ların cür'etkârlığına bakar mısınız..'
--Kerem kardeşimiz; bizdeki, müennes Netanyahu'lardan birisi olan bu gibilere bizim söylemek istediklerimizi dile getirmiş; teşekkürler..
*