15 Temmuz gecesi kanlı darbe girişiminde bulunan FETÖ’cü teröristler için Türkiye’yi devirmenin yolu, Erdoğan’ı devirmekten geçiyordu. Cunta darbesinin tüm planları Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı etkisizleştirmek üzerine kurulmuştu. Erdoğan susturulacak, millet susturulacaktı.
Hainler Cumhurbaşkanımıza ulaşamadan Cumhurbaşkanımız milletine ulaştı ve demokrasi direnişinin fitilini ateşledi.
Evet siyasi tarihimizin en büyük demokrasi şahlanışının fitilini Erdoğan Marmaris’te ateşledi ve ortaya koyduğu liderlikle sadece cuntacı darbecilerin püskürtülmesini sağlamadı, aynı zamanda onlarca yıldır darbeler üzerinden kurgulanan uydu ülke oyununu bozdu. Erdoğan, demokrasi ile tam bağımsızlık arasındaki ilişkiyi yeniden tesis etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın darbecilerin hava üstünlüğüne sahip olduğu bir ortamda uçağa binmesi akıl almaz bir cesaret örneğidir. Ankara’nın ve İstanbul’un semalarında darbeci pilotlar terör estirirken en korumasız ve en savunmasız şekilde uçağa binebilmek her yiğidin harcı değildir.
Erdoğan’ın darbeciler kaldığı yere ulaşamadan oradan ayrılması ve İstanbul’a kadar sağ salim gidebilmesi bana göre doğrudan Allah’ın bir lütfudur ve himayesidir.
Darbe söylentilerinin çıktığı ilk anda Muğla AK Parti teşkilatı ve Marmarisliler Cumhurbaşkanımızın kaldığı otelin önüne toplanmıştır. Bu topluluk, Erdoğan’ın çağrısına ilk uyanlardandır ve demokrasi şahlanışının ilk kahramanlarındandır.
AK Parti il başkanı Kadem Mete ve Milletvekili Nihat Öztürk o gece yaşananların canlı şahidi... Diyorlar ki, “İlk andan itibaren darbeciler havadan oteli kuşatırken, millet karadan otele canlı kalkan oluyordu, sadece AK Partililer değil sosyalistinden liberaline kadar darbeye karşı olan binlerce insan otelin kapısına yığıldılar”.
O gece orada iki polis kardeşimiz şehit oldu. Biri Cumhurbaşkanlığı korumada görev yapan Mehmet Çetin, diğeri Marmaris emniyetinde görevli olan Cengiz Eker. Hain darbecilerin yaylım ateşiyle şehit olan bu iki polisimiz kelimenin tam anlamıyla ‘kahraman’dır. FETÖ’cü teröristlerin havadan karadan saldırılarına karşı Başkomutanı korumak için hiç tereddüt göstermediler, hainlere eyvallah etmediler ve kendilerine verilen koruma görevini layıkıyla yaptılar. Cumhurbaşkanlığı korumaları en kritik anda fire vermeden görevini yapmıştır.
Güvenlik güçleri içinde cuntacıların kalkışmasına karşı ilk andan itibaren ‘bu ihanettir, terördür, satılmışlıktır, devlete-millete savaş açmaktır’ diye net tavır takınarak yaklaşan unsurlara ‘düşman kuvvet’ muammelesi yapanlar bu mücadelenin asıl kahramanlarıdır. Darbeci komutanı şek şüphe etmeden alnından vuran Ömer Halisdemir’in yaptığı da budur, köprüdeki hainlere karşı amansız mücadele yürüten Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ın yaptığı da budur. Şehit olan kahramanlarımıza da, yaşayan kahramanlarımıza da bu millet minnettardır.
O gece Cumhurbaşkanımız büyük risklerle helikoptere binerek yola çıkarken sahil güvenlik botlarının, deniz ve hava güçlerinin koruması altında bir yolculuk yapmadı, Allah’ın himayesiyle İstanbul’a vardı.
Aziz milleti ve korumaları Cumhurbaşkanımıza vücudunu siper etmiştir, ancak başkomutanı koruma görevinde her unsur ihtiyaç olduğunda gerekeni yapmalı ve her türlü terör saldırısını püskürtmek için aktif mücadelenin içinde olmalıdır.
Evet, millet uçaklara, tanklara, helikopterlere direnmiştir, ama bundan sonra darbeye teşebbüs eden teröristler, tüm unsurların ilk andan itibaren ve aktif mücadelesiyle püskürtülmelidir. Polisimiz anayasal görevini yapmış ve demokrasiye sahip çıkmıştır, vatansever askerlerin hamleleri darbecilerin ümidini kırarak işin rengini değiştirmiştir. Genelkurmay başkanımız ve komuta kademesinin bu konudaki net tavrı çok hayati olmuştur.
Günü geldiğinde vatanı, bayrağı, demokrasiyi, anayasal düzeni korumak herkesin, her kurumun, ama öncelikle bu amaçla eğitilen birimlerin görevidir. Artık şunu herkes bilmelidir: Darbeye karışanlar terörist muamelesi görecektir ve silahlı silahsız tüm unsurlar bunlarla amansız mücadele yürütecektir.
O gece şehit olan Mehmet Çetin iki yavrusunu geride bırakarak ama gönlümüze ismini kazıyarak Ahiret’e uğurlandı. 241 şehidimiz vatanı savunma görevinin herkese ait olduğunu, bu işin yürekle yapıldığını herkese gösterdi. Ruhları şad olsun...