Soruyu şöyle soralım: Bugün parlamenter sistemle yönetilen ülkeler başkanlık sistemiyle yönetilseydi acaba mevcut durumlarından daha mı iyi olurlardı? Yani İngiltere’de ABD’deki gibi sistem olsa, kişi başı gelir şimdikinden daha fazla olur muydu? Cevabını hemen verelim. Kesinlikle daha iyi olurdu.
Bugün koalisyondan ötürü İtalya milim ilerleyemediğini gördü. O yüzden koalisyonu yasakladı ve tek partinin olacağı bir yönetimi tercih etti. Aslında 2008’de İtalya’da başkanlık sistemi tartışmaları olmuştu. İtalya’yı İtalya yapan adamlardan Silvio Berlusconi İtalya’nın artık cumhurbaşkanının halk oylamasıyla seçileceği başkanlık sistemine geçmesi gerektiğini savunmuştu. Berlusconi 2012’de de benzer görüşlerini dile getirmiş, hem İtalyan sağının hem de solunun bir kanadı Berlusconi’yi “imparator olmak istiyor” diye suçlamıştı.
Hıristiyan Demokratlar ve Merkez Demokratlar Birliği (HDMDB) Genel Başkanı Pier Ferdinando Casini öneriye şiddetle karşı çıkmış ve “Berlusconi, halkın başına kral olmak istiyor” demişti. Halbuki Berlusconi İtalya’nın ekonomik olarak tıkandığını görüyor ve ilerlemesini istiyordu. Şimdi İtalya Berlusconi’nin söylediklerine geldi. İtalya’da neredeyse tamamı koalisyon olmak üzere, son 69 yılda 63 hükümet kuruldu. Özellikle 20 yıldır geniş koalisyon ve ittifak hükümetleriyle yönetilen ülkede, son 4 yılda ise ekonomik ve siyasi krizlerin etkisiyle, biri teknokrat olmak üzere 4 farklı hükümet görev yaptı.
Benzer tartışmalar bizde de var. Başkanlık sistemini sadece Erdoğan’a indirgeyen düşük profilli ve kompleksli insanlar tek bir sağlam gerekçe göstermeden buna karşı çıkıyorlar. Dün yeminli hükümet düşmanlığı yapan ve patronunun yargıdaki işlerini takip etmesiyle ünlüTaha Akyol Başkanlık Sistemi’nin niçin kötü olduğunu yazıyordu. Bazı Latin Amerika, Afrika ve Asya ülkelerini örnek veren Akyol, liberal ABD dışında Başkanlık Sistemi’nin asla başarılı olamadığını söylüyordu. Sormak lazım, o bahsettiği ülkelerde Başkanlık değil de Parlamenter sistem olsaydı bile kalkınabilecek miydi? Hiç sanmam.
Taha Akyol’un da çok sevdiği ve Türk tarihçiliğinin kuvvetli ismi Kemal Karpat acaba Başkanlık Sistemi konusunda ne demiş? 3 Haziran 2011’de USA Sabah’tan Baha Erbaş’ın sorularını yanıtlayan Karpat kendisine sorulan “Başkanlık sistemi konuşuluyor. Bu Türkiye’nin sosyo-siyasal yapısına uyar mı?” sorusuna şu cevabı veriyor:
“Başkanlık Sistemi yabana atılacak bir şey değil. Bir yerde bu Türkiye’nin geleneklerine de dayanıyor. Güçlü bir Cumhurbaşkanı arzu edilir. Daha öncede belirttiğim gibi Türkiye’nin Geleneği’nde başkanın, liderin önemi mevcuttur ve bu birçok noktada faydalıdır da. Mesela bizde son zamanlarda en büyük değişimler parlamentodan ya da yargıdan gelmiş değildir. Yürütme organının başından gelmiştir. Mesela Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı düşünün.
Türkiye’de son dönemde gelişen birçok şeye Başbakan Tayyip Erdoğan teşebbüs etmiş, o geliştirmiştir. İyi bir ekibi ya da kabinesi olabilir. İyi bir grup çalışması içinde olabilir. Ama Tayyip Bey, teşebbüs etmiştir genel itibarıyla. Yani eninde sonunda Türkiye’de daima liderin ve onun iradesinin önemi büyüktür ve bu bir gelenektir. Sonuçta Başkanlık bizim yapımıza uyar. Ama tabii sınırlar da net biçimde konmalıdır.”
Başkanlıkla beraber Federasyon da gelir ve Türkiye bölünür diye korkanlara da Kemal Karpat hoca şu cevabı vermiş: “Türkiye için federasyon söz konusu değildir. Federasyon olması için birçok şartların yerine gelmesi lazımdır. Ama o şartlar yoktur. Ancak bir kesimin otonomi istemesi söz konusu. Hak vermek ayrıdır, otonomi vermek ayrıdır. Bakın! Eğer Türkiye federasyon olursa gücü kesinlikle azalır. Türkiye’nin gücü geniş çapta güçlü bir üniter devlet olmasından doğuyor. Federasyon mutlaka güçsüz bir devlet yaratır demiyorum. Ama bu Türkiye için geçerli değildir. Sovyetler de federasyondu ilk zaafta dağıldı gitti. Türkiye demokrasinin ilerlemesi ile çok daha da güçlenecektir. Federasyon yerine demokrasiyi kökleştirmek gerek.”
Görüldüğü üzere korkmaya gerek yokmuş. Başkanlık sistemi bize uyuyormuş. Geleneklerimizle bağdaşıyormuş. Bunu diyen Türkiye’nin dünya çapındaki hocalarından biri. Taha Akyol adını sanını kimsenin bilmediği akademisyenler yerine Kemal Karpat’ın fikirlerine başvursa daha iyi olurmuş.