Hafta sonu Antalya’da, sistem değişikliği ve başkanlık sistemi konulu bir panele katıldım. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’in de ehemmiyet verdiği Türkiye’nin çoğulculuğunun yansıdığı toplantılar dizisinin bir halkasıydı. SDE’den Dr. Murat Yılmaz, Siyaset Bilimci Prof. Dr. Haluk Alkan ve Anayasa Hukukçusu Faruk Bilir’in iştirak ettiği panelde kalabalık bir izleyici kitlesi vardı. İzleyicilerin konuyla ilgili sordukları sorular, başkanlık sistemini nasıl ele almamız gerektiği hakkında çok önemli veriler sunuyordu.
Gerek kamuoyu araştırmalarından çıkarsayabileceğimiz bir netice olarak gerekse bizatihi başkanlık sistemi tartışmasıyla ilgili katıldığım panel ve toplantılardan edindiğim izlenim, toplumun başkanlık sistemini gayet yoğun bir biçimde tartışmaya başladığı yönünde. Medyanın da konuya ilgisi her geçen gün artıyor. Başkanlık sistemi hakkındaki yazıların sayısında fark edilir bir yükseliş söz konusu. SETA’nın hazırlamış olduğu “Türkiye’de Başkanlık Sistemi Tartışmaları” başlıklı araştırma bu hususla ilgili çarpıcı veriler ortaya koyuyor.
Akademide de bir hareketlenme var. Üniversitelerde hükümet sistemleri konusundaki literatür bugüne kadar ziyadesiyle parlamenter sistem etrafında oluşmuş. Ak Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık sistemini Türkiye için bir öneri olarak dillendirmeye başlaması ve yeni anayasayla eş zamanlı olarak bir hükümet biçimi değişikliğinin elzem olduğunun idrak edilmesi, siyaset bilimciler ve anayasacıların konuya daha ciddi eğilmesine vesile olmuş.
Türkiye’den yükselen bu tartışma, tercüme edilmesi halinde konuyla ilgili uluslararası literatüre de önemli katkı sunmuş olacak.
Mezkur toplantıda aralarında emekli memurların, ev hanımlarının, hukuk öğrencilerinin, esnaf kişilerin de olduğu izleyicilerden gelen sorulardan bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Zira siyasi muhalefet, meseleyi Erdoğan’a nefret kusmanın vesilesi kılmaktan öteye geçemezkenvatandaşın konuya vukufiyeti sorularına yansımıştı.
Bu sorular bizlerin de konuyu hangi çerçevede ele almamız gerektiği hakkında fikir verici.
***
Evvel soru şu; her parti mecliste halktan aldığı güç nispetinde temsil edilirken yeni anayasayı yapacak komisyonun bu şekilde oluşturulmamış olması halkın temsil hakkı açısından yanlış değil mi?
Devam edelim; devlet içinde halkın iradesine bağlı olmayan paralel devlet yapılanması gibi müstakil güç odaklarının oluşmasına mani olma noktasında parlamenter sistem ve başkanlık sisteminden hangisi daha avantajlı?
Önemli bir soru daha; başkanlık sistemi parti enflasyonunu düşürür mü, bu temsil zaafına yol açar mı?
Türkiye gibi darbe mağduru ülkeler için mutlaka cevaplanması gereken bir soru; başkanlık sistemi Türkiye’de bir daha darbe yapılamayacağı anlamına mı geliyor?
Başkanlık sisteminde başkan hangi mekanizma ile denetleniyor?
Türkiye şu anda hangi sistemle yönetiliyor?
Başkanlık makamı hastalık ya da ölüm dolayısıyla boşalınca yeniden mi başkanlık seçimi yapılır?
Başkanlık sistemine geçilmesi halinde üniter yapı muhafaza edilmeyecek mi?
Başkanlık sisteminin çok kısa bir tanımını yapsanız ne dersiniz?
Sorular bunlarla sınırlı değil. Yalın ifadelerle sorulmuş çok sayıda soru var. Halk sistem değişikliğinin gerekli olduğunun farkında ve sorularına cevap arıyor.
Panelden buraya cevapları değil, soruları taşımayı daha yerinde buldum. Ama son iki soruyla ilgili ittifak edilen cevabı paylaşmakta fayda var. Zira biri kaygıyla karışık en çok sorulan soru. Diğeri ise konuya giriş suali.
Başkanlık sistemi ya da parlamenter sistem birer hükümet modelidir. Üniter ya da federal yapı ise devlet modelidir. Başkanlık sistemine geçince devlet modelini değiştirmeniz gerekmez.
Başkanlık sistemi en yalın haliyle başkan ve bakanlarla (yürütme) meclis (yasama) arasındaki ayrımın güçlü olduğu bir hükümet modelidir.