Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugünlere büyük bedeller ödemeyi göze alarak geldi. Eski Türkiye'nin askeri ve bürokratik vesayetini bitirdi. Ülkeyi ele geçirmeye çalışan FETÖ gibi dış istihbarat aparatlarını bertaraf etti. Her anlamda bağımsız bir Türkiye için büyük hamlelere imza attı.
Tabii ki bunların bir bedeli vardı. Birçok defa yapılan darbe teşebbüsleriyle bu bedel ödetilmeye çalışıldı. Başkan Erdoğan'ın dik duruşu ve halkın desteğiyle bu badirelerden geçildi.
Terör devleti İsrail 7 aydır Gazze'de soykırım yapıyor. İsrail'in terörüne devlet çapında en sert tepkiyi de Türkiye gösteriyor. İsrail'in işgaline direnen Hamas'ı bir terör örgütü olarak dünyaya kabul ettirme çabalarına Başkan Erdoğan karşı çıkıp Hamas'ı kurtuluş savaşçıları olarak tanımladı. Bu tanımla hem dışarıdaki hem de içerideki İsrail unsurlarını rahatsız etti.
"Tayyip Erdoğan olarak tek başıma kalsam dahi Allah ömür verdikçe Filistin mücadelesini savunmaya, mazlum Filistin halkının sesi olmaya devam edeceğim." diyen Başkan Erdoğan'ın Filistin davasındaki dik duruşu yeni bir hamleyle perçinlendi. Türkiye, terör devleti İsrail ile tüm ticari ilişkilerini durdurdu.
Bu yeni hamlenin neticeleriyle alâkalı Başkan Erdoğan MÜSİAD Yönetim Kurulu'nu kabulünde şunları söyledi: "Türkiye Gazze'ye gönderdiği toplam 50 bin tona yaklaşan insani yardım malzemesiyle dünya ilk sıradadır. İsrail'e ateşkese ve geçişine izin verdiği insani yardım miktarını artırmaya zorlamak amacıyla ticari olarak biliyorsunuz bazı tedbirler aldık. İlk etapta 54 ürün grubuna ihracat kısıtlaması getirdik. Dünden itibaren de tüm ürünleri kapsayacak şekilde İsrail'le ihracat ve ithalat işlemlerini durdurduk. Attığımız bu adımın ortaya çıkaracağı sonuçları iş dünyamızla eş güdüm ve istişare içinde yöneteceğiz. Şunun bilinmesini isterim; biz bölgemizdeki hiçbir ülkeyle düşmanlık ve kavga peşinde değiliz. Her fırsatta ifade ettiğim gibi biz, coğrafyamızda çatışma kan ve gözyaşı görmek istemiyoruz. Tüm inançlar olarak hep birlikte barış, refah ve istikrar içinde yaşamak istiyoruz. Aldığımız bu kararla batının bizim üzerimize nasıl saldıracağını çok iyi biliyoruz. Ama ben şu anda MÜSİAD şahsında tüm Türk iş adamlarına şunu söylüyorum. Dik duracağız, dikleşmeyeceğiz ve bileceğiz ki önümüzdeki yol mazlumların yanında yer alma yoludur. Dolayısıyla da bizim sözümüz nedir? Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Biz de burada mazlumların yanında yer almak suretiyle 40 bini aşan çocuk, kadın, yaşlı, öldürülmüş insanların ahını hiçbir güç Allah'tan başka kaldıramaz. Onun için de zaman zaman bana da geliyor. Bu bazı sıkıntılara neden olabilir diyorlar, bana. Ben de diyorum ki; biz bütün sıkıntıları giderecek tek gücün Allah olduğuna inanıyoruz ve biz doğru olanı yaptığımızın şu anda farkındayız. Eğer biz bugün, bu insanların yanında yer almazsak yarın benzer şeyler bizim başımıza geldiği zaman bizim yanımızda kim yer alacak? Onun için, bizim burada tek bir gayemiz vardır. O da batının koşulsuz askeri ve diplomatik desteğiyle kontrolden çıkan Netanyahu yönetimini ateşkese zorlamaktır."
"Bizim hayatımız Filistin davasıyla anlam bulmuştur." sözüyle hayatını özetleyen Başkan Erdoğan yukarıdaki sözleriyle sadece MÜSİAD üyelerine değil tüm dünyaya sesleniyor; Terör devleti İsrail'e destek verenleri de ikâz ediyor: "Mazlumların ahı çıkacak" diyor.
Başkan Erdoğan mezkûr konuşmasında "Sıkıntılara neden olabilir" ifadesiyle kendisine yönelik tehditlerden de üstü kapalı bahsediyor. Bu tehditlere de Müslümana yakışır bir tevekkülle karşılık veriyor: "Biz bütün sıkıntıları giderecek tek gücün Allah olduğuna inanıyoruz ve biz doğru olanı yaptığımızın şu anda farkındayız."
Evet, Başkan Erdoğan her zaman olduğu gibi bedel ödemeye hazır, ya bizler?