Avrupa mı? Amerika mı? Dolar mı? Euro mu? sorularının sorulduğu bir ortamda bir soru öne çıktı; “Amerika’ya neden bir şey olmuyor biliyor musunuz?”... Dünya finans sisteminin ‘ana refransı’ olan “Wall street” Amerika’da da ondan.”
Bu aslında cevap adına sadece söylediklerinin bir bölümüydü. Konuşan devam etti, daha birçok “referans” verdi! Haklıydı; öyle bir sistem kurmuşlar ve hepimizi “onlara biat eder” hale getirmişlerdi. Düşündüm, yaptığımız yayınları gözden geçirdim, kendimizi günlük hayat içinde kaptırınca algılayamıyoruz dünyadaki finanasal parametreler adına ama “baktığımız” hep ORASI! Bir de sokakta olmayan FED var, aslında o da aynı sokakların “adamı”!
Sevgili dostlar, içinde yaşadığınız sistemin “referanslarını” başkaları kurmuş ve siz onlara “ait olmadan uyar ve bakar” hale gelmişseniz, sizin “referanslarınız” onların elinden çıktıysa, siz asla kendiniz olamaz, kendinizi bulamazsınız! Avrupa çökerken, Amerika’nın her zaman yerinde durmasının arkasında da bu “gerçek” yatıyor! Dünya onların “kurguladığı sistem” içinde devinirken, sonradan eklemlenenlerin “dalgasal çöküşlerden” kurtulmaları mümkün değil!
Değerli dostlar, bu tespitler sonrası yeni bir soru soralım: “Referanslar” yeni dünya dinamiklerine ait sistemi onlar kurdu, Avrupa “onlara” bizden daha yakın ama Avrupa çökerken, Türkiye OLUMLU anlamda ayrışıyor, NEDEN?
Birkaç ana sebebi var, birlikte sıralamaya çalışalım:
1- Dünya genelinde yatırımlar konsolide ediliyor... Var olan yapılar içindeki “klasik enstrümanların yerini, oluşacak yeni düzen içindekiler alıyor”! Türkiye “yeni düzen” içinde “yeni kuruculardan” olma yolunda ilerliyor.
2- Türkiye bölgedeki “kültürel, dinsel, etnik” unsurları kendi “bünyesinde konsolide” ediyor ve bu “dinamik yapı” piyasalarla doğrudan alakası olmasa bile dünya genelinden özellikle Avrupa’dan OLUMLU “ayrışmayı” körüklüyor...
3- Avrupa Birliği de “etnik, dinsel, kültürel” konsolidasyon gibi görünse de “dışarıdan bakanlar” için “zorlama olduğu” çok açık ve özellikle “gelişim” inandırıcı değil... Daha açık ifadesiyle; Almanya ve Fransa diğerlerini “sömürmek” için bu yolda giderlerken, sömürülenlerde de “uyanış” başlamış durumda... İngiltere’nin BATAN GEMİYİ terk etmesi de ayrı bir sinyal!
4- Avrupa’da “kültürel” bir konsolidasyon “din tabanında dahi” mümkün olmadığı gibi Avrupa asla “entelektüel” bir ortak taban da tanımlayamaz! Soralım; Bulgaristan, İsveç, Kıbrıs Rum Kesimi ve birçok ülke “hangi ortak entelektüel” kurguda birleşebilirler? Asla birleşemezler! Bir Fransız’ın veya bir İngiliz’in “Romanya ve Bulgaristan’da bulabileceği” bir şey yoktur. Aynı şekilde onlar da “oralarda” olamazlar. Ortodoks ve Katoliklerin ayrışması da ayrı bir detay.
5- Avrupa kıtasında yaşayan halklar, geçmişte olmadılar, bundan sonra da “” yani “birlik” olamazlar! Hitler’in “işgal zoruyla birlikte olma” denemeleri “ayrışma yolunda kalıcı” tohumlar attı. Bugün aynı işgalin “ekonomik olarak” yaşandığını ve Hitler’in işgal ettiği ülkelerdeki “bankacılık sisteminin” tamamının Almanya tarafından “birlik adı altında” ele geçirildiğini görüyoruz.
6- “Merkez Bankası ve ordusu olmayan bir birlik olamaz!” Avrupa’da bırakın Merkez Bankası’nda “tek tez” olmasını, Fransa başta olmak üzere “Euro’nun terk edilmesi” gündemde. “Merkez Bankası, ordusu ve en önemlisi entelektüel kurgusu olmayan” bir “BİRLİK” tesis edilemez!
Sevgili dostlar, Avrupa uzun sürecek bir düşüş dalgasının daha başında. Finansal-Entellektüel olarak da, İngiltere olmadan; Amerika ile başa çıkması mümkün değil.
Türkiye için durum farklı. Türkiye, “küresel tuzaklardan” daha açık ifadesiyle “onların referanslarından” kendini kurtarmaya başladı! Küresel sisteme uyumlu fakat kendini sömürtmeyen bir finansal bilinç çok hızlı gelişiyor ve kurumlar millileşiyor.
Yolumuz açık olsun, olacak da, tek yapmamız gereken, nasıl bir yola çıktığımızı anlamak ve anlamlandırmak...
Son söz: Bu yazının amacı Amerika-Avrupa tercihi yapmak, birini övmek, diğerini dövmek değil. Küresel sistem zaten ikisinden birini “ufalayacak”! Bu da büyük ihtimalle Avrupa olacak. Bu bağlamda YENİ DENKLEM YAZILIRKEN-YENİ DÜZEN KURULURKEN, Türkiye’nin atacağı adımlar çok önemli ve gelebileceği nokta çok parlak. DAHA ÇOK ÇALIŞALIM, ÇALIŞALIM, ÇALIŞALIM...