BDP’nin savaş amigosu milletvekili Aysel Tuğluk’a göre Kürt meselesinin “duygusu” olan Ahmet Altan geçenlerde “Ölüyorlar” diye “kalemiyle” oldukça “duygusal!” bir yazı yazdı!
Mektupsever Aysel Tuğluk Taraf’a gönderdiği mektubunda “Kürt meselesinin “vicdanı” Hasan Cemal’dir, Cengiz Çandar “aklıdır”, Yasemin Çongar ise “mantığı”dır “ diyordu...
Öğrendik mi savaş amigosu Aysel Tuğluk’un mantık, akıl, duygu ve vicdan dörtlüsünü...
İşte Aysel Tuğluk’un “duygusu” Ahmet Altan da “ölüyorlar” diyerek örgütün talimatıyla cezaevinde açlık grevine başlayanlara ve BDP’nin söylemiyle “bedenlerini ölüme yatıranlara” haklı talepleri için canlarından dahi vazgeçmelerinin kutsallığını anlatıyordu...
Bildiğiniz “moral” ve devam edin asla vazgeçmeyin seslenişiydi yazı...
***
Örgüt tarafından “ölüme zorlanan” insanlar vazgeçmesinler ki Ahmet Altan da “devlet halkını göz göre göre öldürdü” diye şöyle afillice bir yazı döşenebilsin ve Tayyip Erdoğan’a “bu ölümlerin sebebi sensin aslanım” diyebilsin.
600 insanın canının üzerine basa basa, Kürtlerin Gandhi’si ilan ettiği, on binlerce insanın katili Apo’yu özgürlüğe taşımak arzusunda olan BDP’nin eli kanlı, görünürde siyasetçilerine “duygularıyla” katkıda bulunsun Altan...
Öyle olmasa PKK’nın talimatıyla cezaevlerinde başlatılan eylemlerin devamına ilişkin “talepler gerçekleşinceye kadar eyleme devam edecekler” açıklamaları yapan vicdan yoksunlarına “Siz ne yapıyorsunuz, derhal bu eylemlere son verin, çekin ellerinizi o canların üzerinden” demez miydi?
Vicdansız olan “talepler karşılanıncaya kadar devam” diyen BDP’nin eli kanlı siyasetçileri mi, yoksa “biz zaten talepleri karşılıyoruz” diyen hükümet mi?
En nihayetinde Türkiye’nin artık kangren haline dönüşmüş ve son otuz yılında da mütemadiyen kan akmış bir meselesinden bahsediyoruz.
Elbette insanlar haksızlığa uğradıklarını düşündüklerinde kendilerine karşı yapılan haksızlığın son bulması için yasal yolları deneyebilir, sivil itaatsizlik eylemleri yapabilir ve şiddete başvurmaksızın her türlü tepkilerini dile getirebilirler...
Gerçek Gandhi bir halkın özgürlüğü için ve bir halka yapılan haksızlığın giderilmesi, adaletsizliğin son bulması için kendi canını ortaya koydu ve bedelini ödedi...
Ahmet Altan’ın Gandhi’si Apo’nun özgürlüğü için 600 insan ölüme yatırılıyor hem de tehditle zorla baskıyla... Cezaevlerinde 54 gündür o insanlar, bir halkın mağduriyetlerinin giderilmesi, hakkaniyetsizliğin çözümlenmesi ya da cezaevlerindeki şartlarının düzeltilmesi için açlık grevine başlatılmadı. Kürt sorunun çözümü gibi bir dertleri olmayan PKK-KCK ve uzantıları BDP, göstermelik olarak “ana dilde eğitim ve Kürtçe savunma hakkı” taleplerini de iliştirerek yine başkalarının canları üzerinden siyaset yapmaya ve ülkeyi kaosa sürüklemeye çalışıyorlar...
Apo tecritte diyorlar...
Ben Adalet Bakanın yerinde olsam “tecrit”in ne olduğunu anlatır ve her ay Apo’nun kahvaltıda neler yediğini, öğle ve akşam yemeği mönüsünde neler olduğunu, sporunu, günlük okuduğu gazeteleri, izlediği programları an be an tutulan raporları açıklardım...
Olmadı aydınlar arasından ve köşe yazarları arasından bazı isimleri seçer Apo’yla görüştürürdüm. Çünkü bu Kandil’in oyununu bozarken Kürt halkının PKK’ya mesafe koyması ve PKK’nın bölge içerisinde sorgulanması için ciddi bir argüman olurdu.
Ülkenin Adalet Bakanı, Başbakanı bangır bangır bağırıyor “Apo’yla her normal mahkum gibi yakınları ve ailesi isterse görüşmeye gidebilirler, tecrit yok” diye...
Madem ki...
BDP’liler önderlerini çok merak ediyor, Kandil’e söylesinler de kardeş Öcalan’ın üzerinden baskısını kaldırtsınlar ki görüşme sağlansın. Ya da mektupsever Aysel Tuğluk bir mektup da Kandil’e döşeniversin...
***
AK Parti ne zaman çözüme yönelik bir adım atsa, okul yakıyorlar, yıkıyorlar, öldürüyorlar, kaçırıyorlar, mahallere canlı bombalar gönderiyorlar çoluk çocuk demeden öldürüyorlar.
Şimdi de 600 kişiyi ölüme göndererek “Apo’ya özgürlük” istiyorlar!
Tek dertleri önderlerinin özgürlüğü o halde bir zahmet “önderleri” için kendi bedenlerini yatırsınlar ölüm orucuna da önderlerine ne kadar kıymet veriyorlarmış görelim...
Altan asıl “ölüyorlar” güzellemesini o zaman yazsın!
Başkalarının canı ve kanı üzerinden siyaset yapmasınlar!