Amerika Birleşik Devletleri’nde faaliyet gösteren Center for American Progress adlı ‘düşünce’ kuruluşunun yayımladığı “Türkiye’nin Değişen Medya Ortamı” raporundan önceki yazılarımda bahsetmiştim.
Raporda, “2016-2019 yılları arasında Ulusal Demokrasi Vakfı (NED)’in Türkiye’de gazeteciliğin desteklenmesi için sağladığı finansmanını altı kat arttırmıştır. Bu finansman seviyesinin muhafaza edilmesi önemlidir.” deniliyor.
ABD’nin demokrasi ihraç edeceği (İşgal edeceği) ülkelerde altyapı oluşturmak için kurulan Ulusal Demokrasi Vakfı (NED) 2016-2019 yılları arasında Türkiye’de işbirliği yaptığı gazetecilere para yağdırmış. Rapordan öğreniyoruz ki, her ne kadar işbirliği yaptıkları gazeteciler görevlerini istedikleri gibi ifa edemezlerse (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı devirecek kamuoyunu oluşturamadılar!) maaşlarını 6 kat arttırmışlar!
Center for American Progress Ulusal Demokrasi Vakfı’na, Türkiye’de işbirliği yapılan gazetecilere para verilmesine devam edilmeli tavsiyesinde de bulunuyor.
Türkiye’deki medyaya sadece ABD el atmadı. SETA 2019 yılından yayımladığı “Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları” adlı raporunda isim isim, ülke ülke açıklamıştı.
Türkiye’de ‘bağımsız gazetecilik’ yaptığını iddia edenlerin ABD’den fonlandıkları ortaya çıkınca Türk medyasında bir sessizlik oldu. Sadece Ak Parti karşıtı medyada değil Ak Parti’yi destekleyen medyada da tek tük yazı dışında mevzu uyutulmaya bırakıldı. Oysaki SETA’nın mezkûr raporu yayımlandığında, raporda adı geçenlerden çok bizim cenahtaki gazeteciler, köşe yazarları tepki göstermişlerdi. Hiç utanmadan 28 Şubat günlerine gönderme yapıp, SETA’nın raporunu 28 Şubat cuntasının fişlemeleriyle bir tutmuşlardı!
SETA’nın raporuna tepki göstermek için insanüstü gayret sarfeden ağabeylerimiz, ablalarımız, kardeşlerimiz Center for American Progress’in raporuna yokmuş gibi davranmanızın sebebini sorsam hadsizlik mi etmiş olurum!..
ABD’den veya başka bir ülkeden para karşılığı işbirliği yapan gazeteciler listesinde sizin adlarınız olsaydı, döndüre döndüre raporu kullanacakları, sizlere ‘bağımsız gazetecilik’ dersleri verecekleri niye gündeminize almıyorsunuz?
SETA’nın medya raporunu hazırlayan 3 genç arkadaş sosyal medyada linç edilirken, adresleri yayımlanıp hedef gösterilirken sizler de attığınız tweetlerle lince taş taşıdınız. Şimdi size yakışan Center for American Progress’in raporuna da tepki gösterip, “Bağımsız gazetecilerimize iftara atamazsınız, 28 Şubat günleri gibi fişleme yapamazsınız” demeniz!..
28 Şubat demişken, geçen gün bir arkadaş elindeki dergiyi uzatıp “Şu yazıyı okur musun, ben mi yanlış anladım acaba, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 28 Şubatçı iması yapılıp manifesto mu yayımlamışlar?” dedi. Yazının başlığı, “Devlet, aydınlar ve 28 Şubat ruhu”. Yazı, Derin Tarih Dergisi’nin Ağustos 2020 nüshasında yayımlanmış. Derin Tarih Ayasofya’nın açılışıyla alakalı özel sayı hazırlamış. Mezkûr yazı da derginin ilk yazısı. Yazar, Mustafa Özel.
Özel, usulsüzlük sebebiyle kayyum atanan Bilim Sanat Vakfı’nın ve aynı sebeple kapatılan Şehir Üniversitesi’nin kurucularından. Dergideki fotoğrafının altında da, kapatılan “İstanbul Şehir Üniversitesi” adı var!..
Özel, 28 Şubat 1. yıldönümünde Yeni Şafak’ta yayımladığı beyannameyi 21 yıl sonra, “Çünkü aktörler yer değiştirse de, 28 Şubatçılığın ruhu ülkeyi terk etmiyor” diyerek tekrar yayımlamak ihtiyacı hissetmiş.
“Bu cümlenin Erdoğan’la ne alakası var” diyebilirsiniz. Hani bir söz vardır ya, “Ağzını büzüşünden bellidir Ömer diyeceği”; kurdukları üniversitenin usulsüzlükten kapatılması ve vakfa kayyum atanması sırasında Özel’in içinde olduğu güruh bol bol 28 Şubat göndermesi yapmıştı. Üniversite talebelerine Erdoğan’ın 28 Şubatçı olduğuna dair tweetler atmaya zorlamışlardı. Özel’in yol arkadaşı Ahmet Davutoğlu da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı 28 Şubatçı ilan etmişti.
Ayasofya’yı açan Erdoğan, Ayasofya’nın açılışı için özel bir sayı hazırlayan dergide 28 Şubatçı ilan ediliyor ve beyanname veriliyor; hakikaten büyük bir operasyon!..