Dolmabahçe toplantısında, o toplantıda olmayanların, ‘olsaydım şunu sorardım’ dediği cinsten sorular dahil, Sayın Başbakan’a epey soru soruldu.
Birbiriyle bağlantılı birkaç soru da ben sordum. Ayrıca yeniden yargılanma konusunda görüşlerimi kısaca belirttim. Sorulardan başlayayım:
‘17 Aralık Türkiye’nin çözüm sürecinin önemini ve değerini yeniden keşfettiği bir tarih oldu diye düşünüyorum. Kürt siyaseti hem Gezi’de ve hem de 17 Aralık’ta farklı bir tutum aldı. Her iki hadiseden de, uzak durmayı tercih etti. Bunu çözüm sürecine borçluyuz. Sayın Başbakan, siz İl Başkanları toplantısında 17 Aralık operasyonunun hedefinde Diyarbakır’daki buluşmanın-Sayın Mesut Barzani’yle buluşmanın - ve çözüm sürecinin olduğunu ifade ettiniz. Buna karşılık başta BDP olmak üzere, Kürt siyasi çevreleri, aydınlar ve Kürt sivil toplumu, 17 Aralık operasyonlarının size ve hükümetinize yöneltilmiş bir operasyon olduğunu, meselenin yolsuzlukla mücadeleden ibaret bir mesele olmadığını ifade ettiler ve bu yollu açıklamalar yaptılar.
Öte yandan, 17 Aralık’ın Türkiye’nin Batısında ve Doğusunda yarattığı algı ve etki birbirinden çok farklı oldu. ‘Mesele yolsuzluk değil’ diyen Kürt kamuoyunda neredeyse büyük bir mutabakat var: Hedef çözüm süreci. Dolayısıyla, 17 Aralık’tan sonra olup bitenler, çözüm sürecinden doğan beklentilerin hiçbir şekilde ertelenmemesi, belirsizliğe terk edilmemesi gerektiğini de açıkça bize göstermiş oldu. Çok somutlayarak sormak istiyorum:
2014 yılında çözüm sürecinin güçlenmesi ve demokrasi için, BDP’yle daha fazla diyalog ve siyasi işbirliği arayışı olacak mı?
2014 yılında PKK için bir silahsızlanma programı gündeme gelebilir mi? Mahmur’un boşaltılması, Avrupa’da yıllardır sürgün yaşayan ve burada da, BDP/PKK çizgisinde siyaset yapan ama şiddet eylemleriyle de bir ilişkisi olmamış, aralarında eski milletvekillerinin de bulunduğu kişilerin yurda dönmesi müzakere konusu olabilecek mi?’
***
Başbakan bu sorulara kısa izahlar yaparak cevap verdi ve özetle, çözüm sürecinde hiçbir aksamanın olmayacağını ifade etti. Avrupa’daki Kürt siyasetçilerin yurda dönmesi önünde, eğer şiddet eylemleri nedeniyle bir sorun yoksa, bizim açımızdan bir engel yoktur dedi. Mahmur ve silahsızlanma konusunda ve özel olarak BDP için herhangi bir yorum yapmadı.
İkinci sorum Erbil’le ilişkiler konusunda oldu. Halk Bankası Genel Müdürü hakkındaki soruşturmanın, bu ilişkilere zarar verip vermeyeceğini, Kürdistan petrollerinin Halk Bankası veya bir başka Türk Bankasına yatırılmasının, bu operasyonlar nedeniyle zarar görüp görmeyeceğini sordum.
Başbakan da cevap olarak “Erbil hükümetinin politikalarında bir değişiklik olmadıkça, bizim Erbil’le ilişkilerimizde hiçbir değişiklik, farklı bir politika olmayacak ve ilişkilerimiz aynı düzeyde sürmeye devam edecektir” dedi.
Sorduğum sorular ve aldığım cevaplar böyleydi.
Yeniden yargılama konusunda şu görüşleri ifade ettim ve bu sürecin; darbe mağdurları ve darbecilerin karıştığı ve faili olduğu başka suçların mağdurlarının da hesaba katılarak düşünülmesi gerektiğini söyledim:
‘17 Aralık, yeniden yargılamanın, güçlü bir şekilde gündeme gelmesine yol açtı. Kamuoyu 28 Şubat’ın medya ve sivil ayağının soruşturulmasını beklerken, 28 Şubat’ın son tutuklu sanıkları da, 17 Aralık’tan sonra tahliye edildi. Öte yandan Ergenekon ve Balyoz davalarından yeniden yargılama talebinde bulunanların hükümete ve yetkili organlara bu kadar çok rahat ulaşabilmeleri, yeniden yargılama talebi değil, daha ziyade iade-i itibar talebini bu kadar kolay dillendirebilmeleri, siyasi affa bile karşı çıkmaları çok manidardır. Bir mağdur olarak beni ve başka mağdurları üzmektedir. Güneydoğu’da, Ergenekon ve Balyoz sanıklarının karıştığı iddiasıyla son zamanlarda çok sayıda iddianame hazırlandı. JİTEM Davasında, Cemal Temizöz hakkında 100 yıl hapis, 7 kez ağırlaştırılmış müebbet cezası isteniyor. Lice iddianamesi de aynı şekilde.. 2001 yılında kaçırılıp kaybettirilen iki HADEP yöneticisinden birine ait olduğu söylenen ve battaniyeye sarılmış bir cesetten geriye kalan kemikler, bu hafta Kerboran- Dargeçit’te bulundu.. Kaybettirilmenin zanlısı Levent
Ersöz ve bazı faili meçhul cinayetlerin zanlısı H. Atilla Uğur gibi kişiler,
aynı zamanda Ergenekon ve Balyoz davalarının da sanıklarıdır. Yeniden yargılama, bu koşullarda mağdurların yıllarca yaşadıkları acıları ve yası daha da büyütecektir.. ‘
Dolmabahçe toplantısının üstünden beş gün geçti. Başbakan’dan dinlediklerim ve Başbakan’a sorulan sorulardan anladığım şu benim:
17 Aralık’ın boşa çıkarılması, çözüm sürecine dört elle sarılmaktan geçiyor.