"Bir toplum istişare ettiği sürece felah bulur"... AK Parti'den genç siyasetçi Seda Gören Bölük'ün istişare teklifiyle ve dikkatimi çekmesiyle ajandama almıştım: Sivil hareketler... Ülkede güzel şeyler oluyor, her şeyi devletten beklemeyip kendiliğinden işe koyulmuş enerjik, tertemiz performanslar var...
AK Parti Sivil Toplum ve Halkla İlişkilerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Fatih Şahin, ülke çapında büyük bir işe imza atmış...
"Yılın sivil toplum farkındalık ödülleri" dağıtıldı... Sivil toplum hareketleri aracılığıyla açılan toplumsal farkındalık meselesiydi geçen hafta AK Parti Genel Merkez'de takip ettiğimiz gündem. Türkiye çapında gerçekleştirilen bir arama, tanıma, bilme ve örnek alma yarışmasıydı seyrettiğimiz.
Bursa'dan köy kadınlarınınel emekleri ile bahçelerinden bağlarından kurdukları dayanışma kooperatifi mesela, bugün yerli yabancı kadınların örnek aldığı bir kooperatif yapılaşmasıydı... Veya kız öğrencilere bilgisayar yazılımını öğreterek yola çıkan tüm dünyaya örnek olmuş 'girls coding' hareketi... Ya da lise öğrencilerini Uluslararası münazaralara hazırlayan genç ve idealist eğitimciler, öncüler... Gaziantep'in rengârenk mozaiklerine arkadaşlarıyla birlikte taş koyan serebral palsi grubundaki çocukların gözlerindeki pırıltılar... Kendileri için attıkları küçük adımları, insanlık için atılmış değerli adımlara dönüştüren sessiz sedasız, gönül alarak gerçekleşen işlerdi bunlar...
İyilik ve hayır konusunda yarışmak, rekabet etmek dinimizce de onaylanmıştır. Modern zamanlarda iyilikse, karşılıksız olmaktan çıktı, hatta projeleşmiş başka bir şeye dönüştü. İyilik profesyonelce kurgulanan bir mesleğe evrildi adeta. Bu yüzden sivil örgüt demektense sivil dayanışma demeyi tercih ediyorum ben... Mamafih sivil örgütleşmenin de zaman kazandıran, kurumlaşmayı getiren ve hesap verilebilirlik bağlamında hukuk şeffaflığıyla ilgili olan pozitif yönleri var kuşkusuz.
Ama bir de ''ruh'' meselesi var... O ruhu Başbakanımız Binali Yıldırım içtenlikle dile getirdi: ''Sorunları torunlara havale etmeyelim'' dedi. Şairin dediği gibiydi Başbakanımızın talip olduğu işler aslında: "Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana Yarabbi/ Taşınacak suyu göster, kırılacak odunu/Bileyim hangi suyun sakasıyım ya Rabbelalemin/ tütmesi gereken ocak nerede."
Başbakanımızı dinlerken samimi bir memleket sevgisi okudum sesinde. Kaprissiz, feragatçi, enerjisini çalışkanlığından alan bir Anadolu irfanı hakimdi. "Göç sorunu, mülteciler meselesi, terör gibi büyük sosyal sorunların kökeninde bölgeler arasındaki kalkınma ve refah paylaşımı farkları yatar'' dedi... 23 ilimizde cazibe merkezi kurmayı hedefliyorlar. Doğu ile batı arasındaki refah erişim farklarını kaldırmak adına 1200 yatırım projesi başvurmuş. Bölgeye 115bin yeni istihdam getirecekmiş bu yeni atılım...
Aslında toplumsal barış ve sosyal kucaklaşmaya dair tekliflerdi ödül töreninde karşımıza çıkanlar. Sadece proje değil dayanışma ruhuydu seyrettiğimiz... Fatih Şahin Beyefendi, bizdeki sivil toplumun geleneksel kaynaklarına da atıflar yaptı. Osmanlı'nın vakıflar medeniyeti olduğunu, Ahilik ve fütüvvet ruhunun toplumsal dayanışma ahlakı ve kendine yeten refah iktisadını doğurduğunu anlattı...
Yeni Anayasanın getirdiği sistem referandumdan geçtiği takdirde Başbakanlık makamı tarihe karışacak. Binali Yıldırım'ı bu muhtemel sonuca rağmen yeni anayasa lehine konuşurken dinlemek çok önemli bir tecrübeydi aslında. "Kişiler gelip geçicidir. Önemli olan millet ve memlekettir. Memleket meselesi kişilerin ikballeri ile kıyaslanamaz" dedi.