Hepimizin başka planları vardı.
Başka bi’şey yazacaktım mesela bu yazıda.
Mesela;
Başka planları vardı 284 Esertepe - Etlik otobüsü yolcularının.
Bir ihtimal gençler YGS sonrası sınav sonuçlarını değerlendirmek için buluşmuş, evlerine dönüyorlardı.
Belki “Bu pazar da evde oturmayalım, şöyle bir Kızılay’a gidelim” diyen bazıları dönüş yolundaydı.
Bir akşam yemeğine dünürüne giden emekli karı-kocanın arkasında, nişanlısıyla buluşmuş, evine içinde tarifsiz bir mutlulukla dönen genç kız oturuyordu belki.
Sonra evlerde, “Hadi çok oyalanma, yemeğe bekliyoruz” diye bekleyen ailelerin planı o korkunç haberi veren telefonu değil, mutlulukla zili çalan kapıyı açmaktı.
***
TANIDIKLAR İYİ Mİ?
Artık Ankara’daki eşi dostu, tanıdıkları arayıp, onlar iyiyse derin bir “oh” çekme dönemi geride kaldı. Öyle çok bölüştük ki böyle acıları, öyle çok sıktık ki dişimizi, artık Ankara’nın da, memleketin de tamamı “tanıdık”.
Dün gece yüzlerce aile hiç uyumadı, bu sabah onlarca insan yatağında uyanmadı. Elbet bu kara günlerin sonu gelecek. Günün ağarmasına en yakın andayız, ondandır bu zifiri karanlık.
BAŞ EDECEĞİZ...
***
FIRSAT KOLLAYANLAR, HİÇ SUSMAYANLAR
Böyle zamanlarda, kuklalara işletilen katliamlarda en çok konuşanlara dikkat edin.
Ya terörden beslenen, ya terörü besleyenlerdir onlar. Fırsat bu fırsat, içindekileri dökerler. Hassasiyet tavan yapmışken ateşi benzinle harlarlar.
Oysa böyle zamanlar değil miydi en çok durmamız, sükût içinde düşünmemiz, hayatı, ölümü idrak ve izah etmemiz gereken?
Bir dursanız, bir nefes alsanız, biraz sabretseniz?
Olay yerinden çekilen fotoğraf ve videoları internette ve telefonla yayanlar.
Dahası olay yerinden olmayan fotoğrafları da arşivden bulup araya katıştıranlar.
Dakikasında ölü sayısı açıklayanlar. Hem de gerçeklerin çok çok ötesinde arttırarak…
Terör hadiseleri tam da bunları yapmanız için işleniyor, farkında mısınız?
Önce korkalım, sonra o korkuyu yayıp büyütüp toplumsal hale getirelim, sonra da o büyüyen korku devlete baskı yapsın, “Halk panik içinde” dedirterek planlar değiştirilsin, geri adım atılsın diye işleniyor.
Alet mi olacağız bu planlara?
***
PEKİ KİM YAPTI?
Polis ve askerin kararlı bir şekilde güneydoğuda halkı kendine siper yapan teröristin üzerine gideceğini hesap etmediler. “Eskisi gibi birkaç saatlik operasyon yapar, dönerler” dediler. Ama devlet kararlılıkla gitti üstlerine.
Bunun üzerine iki kez Ankara vuruldu. PEKİ NEDEN ANKARA?
Çünkü mesaj veriyorlar.
Kendileri Cizre’yi, Silopi’yi Nusaybin’i kendi Ankara’ları sayıyorlar.
“Sen beni kendi Ankara’mda köşeye sıkıştırırsan, ben de senin Ankara’nı haince, kalleşçe patlatırım” mesajı veriyorlar.
***
Elbet bunlarla baş edeceğiz.
Şu anki hainliğin zirvesine tırmanışları öfkelerinden deliye dönmelerinden.
Bu işin bitişini görüyorlar, tükenişlerini. Son çırpınışlarını, son saldırılarını yapıyorlar.
Biz baş edeceğiz, onlar tükenecek.
Bu işin siyasi bir tarafı da yok artık. Parti meselesi olmaktan çoktan çıktı. AK Partili, CHP’li, MHP’li, Saadet’li. Bu fırtına dinene dek aynı gemideyiz, siyasi beklentiyle, oy kaygısıyla değil, bu memleketi sağ salim kıyıya yanaştırana kadar aynı yönde kürek çekeceğiz.
Hükumete kızdığımız için karşısındakilere destek olmak, düşmanımın düşmanı benim dostumdur onursuzluğu da yakışmıyor bu memleketin suyunu içip ekmeğini yiyene.
Hükumetler gelip geçici, devletler ve milletler kalıcıdır. Bunu aklımızdan çıkarmayacağız.
Ve işte tam da böyle;
Biz baş edeceğiz,
Onlar tükenecek...