Başkan Trump, “Suriye’deki askerimi çekiyorum” diyerek ortalığa döküldüğünde alarm zilini şöyle çalmıştım (1):
“ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’den 6 Aralık’ta gelen açıklamalar, “Rojava” diye adlandırılan PKK-PYD işgal bölgesini “uçuşa yasak bölge” ilan etmeden Amerikan askerlerinin çekilmeyeceğini gösteriyor.
Jeffrey, “(Irak’ın kuzeyi için A.Z) Kuzey Gözleme Harekatı’nın 13 yıl süren başarısını hatırlatmam gerekir” lafıyla dikkat çekti. Saddam’ın Irak’ın kuzeyine dönük gücünü kıran o harekat, Türkiye’nin onayı ile gerçekleşti, bugünkü Kürt Otonom Yönetimi’nin temeli de o yıllarda atıldı.
Belli ki, Amerika-İngiltere-Fransa hattı, benzer senaryoyu bugün Türkiye’nin “Fırat’ın doğusu” olarak adlandırdığı alan için ısıtmaktadır. Hedefi, yalnız Türkiye’nin değil, yakın gelecekte İran’a bağlı Hizbullah ve Baas rejimi güçlerinin aynı bölgeye müdahalesini önlemektir.
Irak’ın kuzey ve güneyinde Saddam’ın elini kolunu bağlayan uçuşa yasak bölge uygulamaları Birleşmiş Milletler kararı olmadan, ABD+İngiltere+Fransa güçleri tarafından fiilen uygulanmıştı.”
Merhum Özal’ın, ABD’ye hayli güvenerek başlattığı, 1991-2003 arasında süren “36. paralel uçuş yasaklı” uygulamanın Irak’taki sonucunu biliyoruz. Saddam’dan korunan bölgede bir uydu devlet yapılanması doğduğunu, buraya ABD ile birlikte İsrail’in de yerleştiğini, ABD müttefiki PKK’nın da Türkiye’ye karşı bu bölgede mevzilendiğini yaşadık.
Farklı bir durum olsaydı, ne işi var Mehmetçik’in bugünlerde Pençe Harekatı ile oralarda?
Haklı olarak şöyle bir kaygı taşıyoruz: 1990 itibariyle ABD (haliyle İngiltere ve İsrail ile) birlikte sürdürdüğümüz ve Meclis’te, Irak Tezkeresi’nin 1 Mart 2003’te “reddiyle” kırılan o politika karşımıza Barzanistan’ı çıkardı!
Ya, “dost ve müttefik” olarak tanımlamakta –nedense- ısrar ettiğimiz ABD ile bu kez Suriye’de çıktığımız “koridor yolculuğu” karşımıza Bayıkistan’ı dikerse?
Haksız bir soru mu, hayır!
Trump, Aralık 2018’de Suriye’den çekileceğini açıklamıştı, “çekilecek” denilen ordu şimdi bizimle masaya oturmuş PKK’nın “Rojava” dediği kantonun geleceğini garanti altına almak için pazarlık yapıyor!..
Bölgede masa yok, cephe var
Başkan Erdoğan Türkiye’nin Ortadoğu masasında güçlü bir yeri olduğunu ifade ediyor, doğrudur. Ama o da en az benim kadar biliyor: Ortadoğu’da henüz masa yok, sürekli güçlenen bir cephe var.
Cephede güçlüyseniz, ileride kurulacak masada (ne zaman?) bir yeriniz olacaktır, Evanjelik-siyonist plan Türkiye’nin parçalanmasını hedefliyor, bu masada asla rahat edemeyeceğiz, bilin.
Türk-Amerikan subayların bir helikopterde sınır boyumuzda keşif gezisi yapması, Ankara’da kimi rahatlatır bilemem ama aslında bir anormalitedir.
PKK’yı binlerce TIR silahla beslemiş bir ordunun elindeki yol haritası Türkiye’nin bekasına ağır darbeyse, onunla saatler boyu aynı helikopterde uçsanız ne olur?
Rusya’nın kendine gelmesi ön koşuldur
Putin’in, Kırım ilhakı kararından sonra karşılaştığı ağır küresel baskıyı hafifletmek için nasıl panik halinde Türkiye’ye geldiğini ve kendisine “komşuluk hukukuyla” davranan Erdoğan’la karşılaşmasını iyi hatırlaması gerekir.
Türk Akımı projesi, ABD-AB hattına Türkiye’nin Rusya ile birlikte verdiği net mesajdır.
Bence yarın Erdoğan’ı çok iyi dinlemesi, Rusya’nın bölgedeki bekası açısından önemlidir.
Rusya, eğer Esed’in çerden-çöpten ordusunu kullanarak İdlib’deki Türk askerini kuşatmayı bölge siyasetinin bir parçası haline getirirse, açık söyleyelim, ortam karışır, yeniden kurulur, Türkiye oradaki yerini de bağımsız olarak korur…
Rusya’nın “köpeğini bağlaması” gerekiyor.
Bağlamazsa… Köpeğini kaybedecek, uyarıyorum…
(1-) https://www.star.com.tr/yazar/amerikanin-bir-yere-gittigi-yok-harekati-hemen-baslatin-yazi-1420398/