Gençlik daima evvelki kuşaklardan farklıydı. Bunu kimi zaman kıyafetiyle kimi zaman söylemiyle belli ediyordu. Aslında her nesil varoluş iddiasıyla gelir. Kendini tanımlamak isteyen gençler rutinin dışına çıkıp yeni bir dünya kurmak ister.
1960 gençliği dünyadaki yeni düzenden etkilendi. Savaş bitmiş ve yeni bir sistem kurulmuştu. İçine doğdukları düzene karşı da olsalar dahil de olsalar kültürel hegemonya bu gençliği huzursuz ediyordu.
Sinema, müzik ve sahne sanatları dünyada yeni sistemin görünür bir yüzü oldu. Yeni düşünce akımlarının etkisiyle alt ve orta sınıf gençliği var olmak için harekete geçti.
Kimi 68 kuşağının rüzgarıyla dünyayı değiştirmek için çabalarken kimi de trend sanat akımların etkisinde yeni bir ritmin peşine düştü.
1960 ve 1970 Türkiye'sinde gençlik alaturka müziği hafife alıyor ve 'evrensel' olanı yakalamak için dışarıdan gelen plaklarla besleniyordu.
Dönemin gençliği Joan Baez, Bob Dylan, Pink Floyd, The Beatles gibi şarkıcı ve grupların etkisindeydi. Bizim genç müzisyenlerimiz de dışarıdan etkilendi elbette. Hatta dışardan alınan müziklere Türkçe sözler yazılıyor veya tercüme edilerek plak kaydı yapılıyordu.
Barış Manço bir süre yurtdışında yaşamış olmasına rağmen rüzgâra karşı durdu. Adeta 20. yüzyılda Dede Korkut sahneye çıkmıştı. Şarkılarında Yunus Emre, Hacı Bektaş, Hacı Bayram vardı. Atasözleri, deyimler, nasihatler...
Yeni Cumhuriyetin kravatlı, şapkalı yurttaş tipine aykırıydı. Uzun saçlı, çizmeli, sarkık bıyıklı bu adam gitar çalıyordu ama sözlerinde Türk tarihinin damıtılmış hikmeti vardı.
Aşkın en saf ve hakiki olanı onun bestelerinde canlanıyordu. Hem çocuğa hem nineye sesleniyor ve herkesin sevdiği ortak bir yürek oluyordu.
Çocuklar için Barış Abi, büyükler için Bizim Barış oldu. Aile köklerinin Konya – Selanik – İstanbul yolculuğundan süzülen bir damar beslemişti onu. Sanki Anadolu'yu ve Rumeli'yi kaynaştıran bir bilgeydi.
1980'li yıllarda herkesin evine girer. 1990'lardaki seyahatleri ise asla bir tesadüf değildir. Soğuk Savaş bitmiştir ve ulu çınarın köklerine yolculuklar yapar. Türk dünyasında ses bayrağımız olur.
Barış Manço Türk modernleşmesindeki kırılmaların ve travmanın farkındaydı. Doğu-Batı ikileminde iki arada bir derede kalan milleti derin köklerine çağırıyordu biçim ve öz tartışmalarına son verircesine.
Tarih bilinci ve diriliş arzusu yüksekti. Cumhuriyetin 50. yılında bir beste yaptı. 'Kayaların Oğlu' adlı bestesi müzikalite ve sözleri bakımından ilginçti. 2023- 2024 ve 2025 bestelerinde elektronik müzikle insanlığın geçmişini dijital dünyayı ve uzay çağını anlattı. Kendi milletinin nereden gelip nereye yürüdüğünü resmeden bu bestelerde bazı şarkılarının melodilerini de ustaca yerleştirmiştir.
1923'ün ılık bir Ekim sabahında
Kayaların toprağa dikine saplandığı yerde doğdum
Toprak anayla, kaya babanın oğluyum ben
Toprak anam sevgi dolu, bereket dolu
Toprak anam sessiz ama toprak anam dopdolu
Toprak anam, toprak anam Anadolu
Babamsa sağı solu belli olmaz
Bir gürledi mi yer yerinden oynar
Göğsünde çatırdamalar olurmuş
Onun için derdi
Onun için sayısız irili ufaklı
Kaya parçaları vardır bu topraklarda
Ve sen benim oğlum
Ve sen Kayaların oğlu
Bu taşı toprağı bir arada tutacaksın
Kolay değil Kayaların oğlu olmak
Kuzeyden esen rüzgâra
Güneyden gelen kavurucu sıcağa karşı
Koruyacaksın onları
Kolay değil
Kolay değil Kayaların oğlu olmak
*
2023'ün ılık bir Ekim sabahında
Bacaklarımda hafif bir uyuşma ile uyandım
Ve sanki yüz yıllık ulu bir çınar gibi
Kök salmaya başladım o sabah
Ve ilk kez sağımda solumda asırlardır
Durmakta olan diğer çınarları fark ettim
Doğudan hafif bir seher yeli yükseldi
Ve asırlık çınarlar beni de aralarına aldılar
Ve 2023'ün ılık bir Ekim sabahında
Yeni bir Kayaların oğlunun doğuşunu
Beraberce seyre koyulduk...
Cumhuriyetin 100.yılında 'Kayaların Oğlu' çok şey ifade ediyor. Yeniden doğuş mitosu şiire damga vuruyor. 'Kayanın ve toprağın birlikteliğinin çocuğu' imgesi bize neyi anlatıyor? Sakin olanla coşkun olanın birlikteliği bu. Bir savaş coşkunluğu ile vatan/ana rahmi/kendini var edebilmeni sağlayacak tek sahne olarak mekân... Ruhun/özün en önemli kendilik kaynaklarından biri ise 'öteki'. Mekân da ötekilerin en önemlisi... 'Sert kaya ve yumuşak toprak'tan olma çocuk, tam da 'bu' olur zaten.
Kayalar ise Asya steplerinden, Orhun'dan akın akın gelen savaşçı Türk imgesi. Baba Orta Asya, anne Anadolu. Anadolu'yu korumak için atalarının gücüne ihtiyacı var. Ancak bir de şu var: Artık ana'nın yumuşak erkine de bir şekilde alışmak gerek. Kadın uzlaşmayı/mutabakatı temsil ediyor. (İçeride Devlet Baba'dan Devlet Ana'ya göndermesi diye yorumlayabiliriz.)
Barış Manço'nun rüyasındaki 2023'ü hepimiz bekliyoruz. 23. vefat yıldönümünde rahmetle anıyorum. Üzerinde epeyce konuşulacak güfte ve bestelerinin ise Cumhuriyet'in 100. yıl kutlamalarında yer almasını ümit ediyorum.