Bu hafta vizyona giren Karayip Korsanları 5: Salazar’ın İntikamı’ndan (Pirates of the Caribbean: Dead Men Tell No Tales) yola çıkarak korsan filmlerinin durumuna bir bakalım dedik.
Korsan filmi deyince günümüzde akla Karayip Korsanları serisi geliyor. 2003 yılından beri en fazla iş yapan ve gelmiş geçmiş en ünlü korsan filmi olarak adlandırabileceğimiz Karayip Korsanları serisini bu kadar ünlü yapan hem fantastik öğelerin mükemmel kullanılması hem de başrolde oynayan Johnny Deep’in müthiş performansı. Zaten korsan imajı tam da beyazperdenin ruhuna uygun hikayeleri barındırıyor içinde. Hollywood’un tarihine baktığımızda birçok ünlü ismin bu rollerle dünya tarafından tanınmaya başlandığını görüyoruz. Mesela Errol Flynn ve Burt Lanchester’ı bunlara örnek verebiliriz. Tabii korsan deyince Barbaros Hayrettin Paşa’yı da es geçemeyiz. Söz konusu sinemamız olunca her şey es geçilebiliyor ama neyse ki Barbaros öyle olmamış. Türk sinemasının en iyi iki macera filmi diyebileceğimiz filmleri korsan hikayeleri anlatıyor. Birisi Barbaros Hayrettin Paşa 1951 diğeri ise Kara Murat Denizler Hakimi 1977. İkisi de dönemine göre büyük prodüksiyonlar. Bütün bunları göz önüne alarak Türk, ve yabancı en iyi korsan filmlerini sizin için topladık. Bakalım bu filmleri seyrettiniz mi?
Pirates of the Caribbean Karayip Korsanları
Karayip Korsanları, yapımcılığını Jerry Bruckheimer’ın, yönetmenliğini Gore Verbinski’nin, senaristliğini Ted Elliot ve Terry Rossio’nun yaptığı bir macera filmi serisi. Karayip Korsanları 5: Salazar’ın İntikamı’nın konusu şöyle: Kaptan Jack Sparrow (Johnny Depp), denizde yıllar boyu yaşadığı tehlikeli maceraların ardından bir kez daha zor duruma düşmüştür. Gaddar Kaptan Salazar (Javier Bardem) hayaletli gemisiyle birlikte sonunda şeytan üçgeninden kurtulmuş, karşısına çıkan tüm korsanları yok etmeye ant içmiştir. Jack Sparrow’un tek kurtuluş umudu, sahibine denizlerin mutlak kontrolünü veren Poseidon Asası’nı bulmaktır. Bu zorlu yolculukta ona güzel astronom Carina Smyth (Kaya Scodelario) ve dik kafalı denizci Henry (Brenton Thwaites) eşlik edecektir.
Wonder Woman değil soykırım elçisi
Gal Gadot hakkında gerçekten çok bilgim yoktu fakat Wonder Woman sayesinde biraz bakınca ve Twitter’daki paylaşımlarını görünce şaşırdım. Şimon Peres gibi bir katili destekleyen insan ancak soykırım elçisi olur.
İsrail doğumlu olan Gal Gadot, Hızlı ve Öfkeli filmiyle ismini duyurdu. Fakat gizli bir el artık ona dokunmuştu. DC’nin süper kahramanlarının oluşturduğu Adalet Takımı’nda Wonder Woman rolünü kaptı. Güzelliğine birşey diyemeyeceğimiz Gadot’nun oyunculuk kabiliyetinin çok üstünde bir kariyer çizgisine sahip olduğunu düşünüyoruz. Bunun sebebini biraz araştırınca anlıyoruz. Meğerse Gadot fanatik bir siyonistmiş. İsrail ordusunda iki yıl askerlik yapması önemli değil. Çünkü o ordunun içinde birçok asker Müslümanlara uygulanan şiddete karşı çıkmış ve faturasını da ödemiştir. Ama Gadot bu yolu tercih etmeyip Şimon Peres gibi bir katile barış elçisi deme cüretini göstermiş. Klasik siyonist iki yüzlülüğü Twitter paylaşımlarında ortaya çıkıyor. Şimon Peres’in Gazze’de yapılan katliamları ve soykırım politikaları Gadot’u etkilememiş olmalı ki bu paylaşımı yapıp daha sonra John Lennon’un resmini paylaşıp barış meleği pozuna bürünmüş. Yazımızın başında Gadot’ya sihirli bir el değdiğini ve kariyerinde büyük sıçrama yaptığını söylemiştik. Hepimiz biliyoruz ki Hollywood bir Yahudi propaganda makinesi gibi çalışmaktadır. İşte Gadot’un bu paylaşımları sanıyorum o kanlı makinenin Gadot lehine çalışmasına sebep olmuş. Nasıl Mel Gibson bu Yahudi çevreler tarafından yok edilmeye çalışılmışsa Gadot tam tersine yüceltilmiş. Wonder Woman’dan sonra Adalet Ligi filmlerinde seyredeceğiz Gadot’u. Bundan sonra Wonder Woman’daki gibi hoşgörülü olmayacağız. Çünkü aklımızda katledilen Gazzeli Müslümanlar olacak hep.
Barbaros Hayrettin Paşa 1951
Başrolünü Cüneyt Gökçer’in oynadığı bu filmde Barbaros Hayrettin Paşa’nın Andre Dorya ve zamanın Batılı güçleriyle Osmanlı adına verdiği savaşlar anlatılmış. Özellikle Preveze Deniz Savaşı’nın filmin finalinde yer alması bu tür denizde geçen savaş filmleri içinde yapımı özellikli kılıyor. Andre Dorya yönetimindeki 600 gemilik Hıristiyan donanması Barbaros Hayrettin Paşa’nın 200 gemilik gücüne karşı tarihi bir yenilgi almıştı. Münir Özkul, Selim Kalfa (Mimar) rolünde. Filmde aynı zamanda Turgut Reis rolünde Hulusi Kentmen, Salih Reis rolünde Kadir Savun yer almakta. 1951 yılında çekilen film bugüne kadar en yetkin deniz savaşı filmimizdir. Buna sevinmek mi gerekir üzülmek mi bilemedim.
Malkoçoğlu Kara Korsan, 1968
Süreyya Duru ve Renzi Jöntürk’ün yönettiği filmin başrolünde Cüneyt Arkın, Tanju Gürsu ve Nebahat Çehre yer alır. 15’inci yüzyılda İspanya Kralı Ferdinand ile Kraliçe İsabella’nın Müslümanlara açtıkları savaştaki gaddarlıkları anlatılır.
Zagor Kara Korsan’ın Hazineleri, 1971
Ünlü çizgi roman karakteri Zagor Tenay’ın maceralarının anlatıldığı bir seri filmin ikincisidir. Zagor Karabela ve Zagor Kara Korsan’ın Hazineleri, Nişan Hançer’in yönettiği, Levent Çakır’ın Zagor’u canlandırdığı yapımlardır.
Sabu Kahraman Korsan, 1972
Tarık Tibet’in yönetip Sabu’yu canlandırdığı film, bir kralın küçük kızına büyü yapan büyücünün peşine düşen korsan Sabu’nun başından geçenleri konu ediniyor.
Captain Blood Kanlı Korsan-1935
Errol Flynn’ın başrolünü oynadığı film tam bir klasiktir. Monmouth İsyanı sırasında haksız yere suçlanan Dr. Peter Blood Batı Hint Adaları’na köle olarak satılır. Jamaika’daki Vali’nin kızı onu satın alır. Blood arkadaşlarıyla şehre saldıran İspanyol gemisini ele geçirir. Kısa süre içinde denizlerde korku salan korsanlar haline gelirler.
The Crimson Pirate Korsanlar Kralı-1952
Robert Siodmak’ın yönettiği The Crimson Pirate Burt Lancaster’ın akrobasi yeteneklerini görmek için bire bir. Lancaster korsanı oynuyor ve sirk yıllarından yakın arkadaşı Nick Cravat da Ojo rolünde.
Sandokan-1976
Nam-ı diğer Bengal Kaplanı, Asya denizlerinde haksızlığa karşı savaşan Sandokan adlı korsanın maceralarıdır. İngiliz sömürgecilere karşı genç yerli bir prenstir. Hakkını aramak için korsan olmuştur. Filmi dışında daha çok TV dizisi ile ünlenmiştir. Başrolünde oynayan Kabir Bedi’nin kariyeri ülkemizde Cüneyt Arkın’ın benzeri bir çizgiye sahiptir. İtalyan yazar Emilio Salgari’nin aynı adlı romanından uyarlanmıştır. 1970’lerin sonunda ve 80’lerde ülkemizde merakla izlenen bir yapımdı.