Barajı aşmazsak iç savaş çıkar söyleminden, barajı aşmazsak dağa çıkarız söylemine geçildi. Ne anlama geliyor bir bakalım.
Eğer PKK, Öcalan’ın ‘bahar aylarında silahsızlanma kongresi toplanması yolunda yaptığı çağrıya uysa, ve Türkiye’de kurduğu alternatif devleti lağvetseydi bu, normalleşme ve çözüm sürecinin nihai başarısı için tarihi bir adım olacak ama o zaman da, seçimlere baraja rağmen parti kimliğiyle girmeye gerek kalmayacak ve bağımsız adaylarla seçimlere girilecekti. Bu bir yoldu, ama bu yol değil başka bir yol denendi. HDP seçimlere parti kimliğiyle girme kararı aldı, ya da bu karar ona aldırıldı.
HDP, parlamentoya barajı aşarak girmek istiyor. Yeni bir anayasa ve çözüm sürecinde ısrar için değil, tam tersine çözüm sürecini durdurmak, Öcalan’ın misyonunu bitirmek ve AK Parti’ye yeni bir anayasa yaptırmamak için istiyor barajı aşmayı. Baraj aşılırsa, PKK’nın, başka Kürt partileriyle kavgalı olduğu diğer Kürt bölgelerinde de iktidar alanı genişleyecek, Mesut Barzani’nin liderliğindeki KDP biraz daha köşeye sıkışmış olacak. IŞİD sonrası dönemde Barzani’yle mücadeleye hazırlanan YNK ve GORAN’ın eli güçlenecek. Bu iki partiden heyetlerin Diyarbakır ve Batman’a gelerek, HDP’ye destek vermelerinin Kürtlükle filan hiçbir alakası yok. Bu partiler Türkiye’nin Barzani’yle kurduğu iyi ve dostane ilişkiler olmasa, Barzani ve partisinin, ayakta kalamayacağını düşünüyorlar.
Bugün KDP ve AK Parti’nin, Sayın Erdoğan ve Sayın Mesut Barzani’nin kaderi ve geleceği birbirine oldukça bağlı. KDP’yle Irak’ta mücadele halinde olan güçler Türkiye’yi unutmuyorlar, ve bu mücadelenin ancak Türkiye’de AK Parti’nin iktidardan uzaklaştırılmasıyla beraber bir sonuç vereceğine inanıyorlar. Aynı şekilde, AK Parti’ye karşı adeta bir haçlı savaşı açan PKK ve müttefikleri, Kürdistan’ın tamamen ele geçirilmesi için önce Barzani çizgisinden, yani muhafazakar-demokrat ama gerçek Kürt milliyetçi çizgiden kurtulmak gerektiğini çok iyi biliyorlar.
***
Özetle söylemek gerekirse HDP’nin barajı aşmak için girdiği mücadelenin yaratacağı sonuçlar Türkiye’yle sınırlı değil. Oyun uluslararası bir oyun olarak kuruldu. Başarılı olursa sonuçları da uluslararası çap ve büyüklükte olacak. Öyle olmasa, herhalde kutlamalar için Kandil daha şimdiden havai fişek depolamaz, Diyarbakır ve Batman sokaklarında YNK ve GORAN heyetleri ellerinde çiçeklerle dolaşmazlardı. Dolayısıyla barajı aşacak olan HDP değil Kandil’dir ve HDP’ye verilecek her oy Kandil’e ve Kandil’i bu uluslararası planın en önemli aktörü olarak belirleyen güçlere verilecektir.
Hal böyleyken, HDP’nin barajı aşmasını, hala Türkiyelileşmek meselesi ve Kürt siyasi temsiliyeti açısından yorumlamak, vahim bir hatadır. Değerli dostum Abdulkadir Selvi, HDP barajı aşarsa, Türkiyelileşmenin yolu biraz daha açılır diye yazıyor. Bilinen aşamalardan söz ediyor. Ama HDP barajı aşamasa duygusal kopuşun derinleşeceğini, HDP mitinginde asılan pankartı hatırlatarak( Barajı aşmassak, dağa gideriz!)dağa gidişlerin artacağını ve silahlı mücadeleyi isteyenlerin güçleneceğini ifade ediyor.
Eğer HDP’nin baraja rağmen parti kimliğiyle seçime sokulması uluslararası bir oyunsa-Abdulkadir’in bu konuda ne düşündüğünü takip edemedim-ve bu oyunun hedefinde AK Parti iktidarı ve Öcalan’ın misyonu varsa, barajın aşılması Türkiyelileşmeye ne gibi bir katkı sağlayacak?
Kaldı ki, HDP’nin Türkiyelileşmesi, uluslararası güçlerin ne kadar umurunda?
Bir soru daha: HDP’nin mecliste geçirdiği deneyim, neden demokratik alanı güçlendirmek yerine, Kandil’i ve silahlı mücadeleyi daha da güçlendirdi?
Ne oldu da 90’lı yıllarda bile görülmeyen bir tahkimat gelip Kürt şehirlerinin kalbine oturdu?
Madem Türkiyelileşmek isteniyor, Demokratik Bölgeler Partisi, neyin nesidir?
Görünürde, Türkiyelileşmek isteyen hareket, her şeyden önce silahlı mücadeleyi ve dağa ait hikayeyi bugün devam ettiren bir harekettir. Bir yandan Silahlı gücünü koruyacak, KCK gibi bir sistemi HDP’nin önüne Berlin Duvarı gibi dikecek ama bir yandan da böylece Türkiyelileşmekten söz edecek!
Yani Türkiyelileşmenin önünde sadece baraj engeli var! Silahlı mücadele bir engel değil, KCK gibi alternatif bir devlet yapılanması engel değil!
İyi de, Türkiyelileşmek sevdasında olan bir hareket, seçim ortamında bile, çocuk yaşta insanların yüzlercesini nasıl olur da dağa götürmeye hala devam eder? Acelesi ne, seçimlerin sonucunu beklese ya!
Duygusal kopuşa gelince. Kanaatimce o çoktan tamamlanmış. ‘Makbul Kürt vatandaş’, ‘öteki Kürt’ten nefret ediyor, iç barış diye bir şey yok ortada, AK Parti nefreti, öyle bir salgın hastalık veya körleşme haline dönüşmüş ki, kimi HDP’lilere AK Partili kadınları gördüklerinde, ellerinin uzandığı bir tavuğun başını gövdesinden koparıp kadınların önüne attırıyor!
Ya barajı aşarım, ya dağa çıkarım demek, toplumun siyasi iradesini, şiddet üzerinden teslim almaya çalışmaktan başka bir şey değil. Sırf baraj aşılamadı diye veya siyasi engeller var diye, dağa çıkılır mı? Dağa toprak talebi için, bağımsızlık veya federasyon talebi için çıkılabilir-kaldı ki bu hareket bu taleplerden uzak olduğunu her fırsatta söylüyor- ama Türkiye’nin baskıcı zor yıllarında konulmuş bir siyasi engel bugün devam ediyor diye dağa nasıl çıkılabilir?
Peki yarın PKK,’ barajı aştım ve bölgede %65’in üstünde oy aldım, benimle ya , özsavunma birliklerinin koruyacağı bir özerkliği konuşun, ya dağa çıkarım, savaşı yeniden başlatırım dese, dağa çıkılmasın diye, bu pazarlığa oturulacak mı?
Kürtlerin başkalarının adına ve başkalarının çıkarı için değil, kendi adlarına ve kendi çıkarları için parlamentoda olmalarını kim istemez?
Ben istiyorum. Seçmenlerime bazen anlatıyorum ve söylüyorum. Buraya da yazıyorum işte.
PKK, seçimlere girilirken, silahlı gruplarını alıp gitse ve KCK sistemini dağıtsaydı, gittiğim her yerde, AK Partiye oy isterken, ‘AK Partiye oy vermeyecekseniz, HDP’ye oy verin’ derdim. Çünkü HDP, ancak bu şartlarda Türkiyelileşebilir ve ancak bu şartlarda Kürtlerin çıkarı için mücadele edebilir.
Mesele baraj değil, hala anlamadınız mı?
Kırk yıllık ‘Kürt hakları ve PKK düşmanı’ Ümit Özdağ bile, utanmasa, HDP’ye MHP’yle beraber oy isteyecek!
PKK ideologlarının kaleminden çıkmış yazılarda, ‘Apocu düşüncenin Türk milliyetçiliğini de kapsadığına’ dair enteresan fikirler yer almaya başladı. Şırnaklı HDP’liler, MHP’yle koalisyon yapmanın AK Partiyle yapmaktan daha faydalı olduğunu düşünmeye başlamış! HDP’nin barajı aşması bir felaket değil elbette, ama Türkiye için bir zaman kaybı, baraj aşılırsa, belki otuz yıl sürecek bir zaman kaybına, yeni acılara ve yeni yaslara hazırlıklı olsun herkes.
Bize HDP’nin barajı aşmasını savunmanın demokratlık olduğunu söylemesin kimse..
Bunu vaaz edip duranlar, PKK’yi silah bırakmaya, KCK sistemini dağıtmaya davet etsin, demokratlık buradan geçiyor!
Ne diyeyim daha bilmem ki, Kürt meselesini bir tek İslamcılar doğru anladı diyordum, meğer onlar da yanlış anlamış!