Köşe yazarları, ülkeyi yönetenleri yönetmeye kalkmamalıdır.
Mesela Hasan Cemal, Cengiz Çandar, Mehmet Altan ve bunlar gibi liberal köşe yazarları, ülkeyi yöneten Tayyip Erdoğan’ı yönetmeye kalkmışlardır.
Tayyip Erdoğan onların “Yap” dediklerini yaptığı sürece de ona var güçleriyle destek olmuşlardır.
Ama ne zaman ki Tayyip Erdoğan onların “Yap” dediklerini yapmamaya başlamıştır; işte o zaman araları bozulmuştur.
Dünün dostları bugünün düşmanları olmuştur.
Köşe yazarları ülkeyi yönetenleri yönetmeye kalkışmamalıdır; ama köşe yazarları ülkeyi yönetenlerin uşağı da olmamalıdır.
Ülkeyi yönetenlere, siyasetçilere göre pozisyon almamalıdır.
Siyasetçiler için “dün dündür, bugün bugündür” kuralının geçerli olduğunu unutmamalıdır.
Siyasetçi dün söylediğinin bugün tersini söyleyebilir.
Köşe yazarı olarak sen siyasetçiye göre pozisyonunu belirlersen, dün yazdıklarının bugün tam tersini yazmak zorunda kalabilirsin.
Ters köşe olabilirsin!
Bilindiği gibi “Dün dündür, bugün bugündür” sözü eski başbakan ve cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in meşhur ettiği bir sözdür.
Ve bu sözde ifadesini bulan düşünce tarzı, bizdeki siyasetçilerin özüdür.
Yeri gelmişken bu konuda bir anımı anlatmadan geçmeyeyim.
1978 yılı; çok genç bir köşe yazarı, gazeteciyim.
O yılın Aralık ayında katliamların yaşandığı Kahramanmaraş Olayları gerçekleşmişti.
Bu olaylar üzerine Süleyman Demirel de bir basın toplantısı düzenlemişti.
Bu toplantıya Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu ile birlikte gitmiştik.
Daha birçok köşe yazarı, gazeteciyle birlikte Süleyman Demirel’in bu olaylar hakkındaki açıklamalarını dinlemiştik.
Süleyman Demirel’in açıklamaları bittikten sonra, sıra ona soru sorma faslına gelmişti.
Soru sormak için işaret edince Süleyman Demirel sözü bana vermişti.
Kendisine “Kahramanmaraş olaylarını sağcı militanların başlattığı söyleniyor; bu iddiaya ne diyorsunuz” şeklinde bir soru yöneltmiştim.
Süleyman Demirel’in bu sorudan hiç hoşlanmadığını hissetmiştim.
Süleyman Demirel bu soruma açıkça cevap vermek yerine birkaç lafla geçiştirmek isteyince, “Sizden sorumun cevabını alamadım” diyerek müdahale etmiştim.
Böyle demekle de Süleyman Demirel’i sinirlendirmiştim.
İşte o zaman Süleyman Demirel, “Bana sağcılar suç işliyor, cinayet işliyor dedirtemezsin” demişti.
Ertesi günü onun bu sözü tüm gazetelerde manşetti.
Bu olaydan iki yıl sonra 12 Eylül 1980 darbesi gerçekleşti.
O dönemde evinde baş başa yaptığımız görüşmede konu dönüp dolaşıp “Bana sağcılar suç işliyor, cinayet işliyor dedirtemezsin” sözüne geldi.
Süleyman Demirel bana, “Sağcıların da suç işlediğini, cinayet işlediğini ben de biliyordum. Ama bana oy veren sağcı tabanı karşıma almaktan çekindiğim için bunu söyleyemedim” dedi.
Ardından “Biz siyasetçiler her doğruyu her ortamda söyleyemeyiz; siyaset icabı davranabiliriz” diyerek de ekledi.
Evet, siyasetçiler siyaset icabı davranabilir.
Ya da dün söylediklerinin bugün tam tersini söyleyebilir.
Pozisyonunu siyasetçiye göre belirleyen bir köşe yazarı, dün yazdıklarının bugün tam tersini yazmak zorunda kalabilir.
Ters köşe olabilir!
Ters köşe yazarı (!) olmak istemeyen, pozisyonunu siyasetçiye göre belirlememelidir.