Maocular, 10 Kasım’da, Anıtkabir civarında nümayiş yapacaklarmış...
Polis müdahalesi bekliyorlar...
Müdahale olsun ki, “Bakın, Atatürk’ü bile anamıyoruz! Cumhuriyetin kazanımları tehlikede!” diyebilsinler.
CHP’liler de katılacak mı?
Maocuların reisi Silivri’den taktik belirleyecek de, Kemal Bey ve avenesi “hayır” diyecek... Mümkün mü?
29 Ekim’de küçük bir “Silivri ittifakı” görüntüsü vermişlerdi.
Beraberce yürümüş, beraberce gazlanmışlardı...
Bu beraberlik, 10 Kasım gösterilerinde de sürecektir. Hiç şüpheniz olmasın...
Zaten Kemal Bey, epeydir, “Maocu Kemalistlerin” tezlerini seslendiriyor; kendine ait bir görüşü, orijinal bir düşüncesi, “Bakın, nasıl da muhalefet yapıyor, bravo valla” dedirtecek bir önermesi yokmuş gibi...
Silivri’de yatan zat, “Cumhuriyetin kazanımları tehlikede” diyor.
Kemal Bey, “Evet, tehlikede” diye tekrarlıyor.
Silivri’de yatan zat, “Silivri’de zulüm var” diyor.
Kemal Bey, “Evet, Silivri’de zulüm var” diye tekrarlıyor.
Silivri’de yatan zat “Hadi yürüyelim arkadaşlar. Dağ başını duman almış” diyor.
Kemal Bey, “Evet, hadi yürüyelim arkadaşlar” diye tekrarlıyor.
Silivri’de yatan zat, “Devrim kanunları uygulansın” diyor.
Kemal Bey, “Evet, devrim kanunları uygulansın” diye tekrarlıyor.
Partiyi Silivri ekibi mi yönetiyor, Kemal Kılıçdaroğlu mu? Belli değil.
Silivri’de yatan zat, 28 Şubat sürecinde, “İlericilerin tankları var” buyurmuş, açıkça darbeye destek vermişti... Bakalım Kemal Bey ilericilerin tankları bulunduğunu ne zaman hatırlayacak?
Gerçi, “Ben horozum, işimi yaparım “ diyor, kendince Bahtsız Bedevi benzetmesinin acısını çıkarmaya çalışıyor ama işini yaptığı filan yok.
İşini, başkalarına ihale etmiş durumda...
Kemal Bey, Silivri’den gelen sufleye göre hareket ediyor, parti politikalarını belirleme yetkisini Maocu aslanlara veriyor, aferin çok iyi ediyor da, o aslanları yeterince tanıyor mu?
Hem Maocu, hem Kemalist olan zat, 12 Mart döneminde polise verdiği ifadede, “Milli mücadele, Yunan emekçilerinin zaferidir” buyurmuştu.
Hatta daha da ileri gitmiş, “Kemalist burjuvazinin işçi sınıfını ezdiğini” söylemişti...
Kemal Bey bu tezleri de destekliyor mu?
Milli mücadele, uzak bir dolayımdan da olsa, Cumhuriyetin bir kazanımı değil midir?
Kemalizm adı verilen düşünce, Cumhuriyetin bir kazanımı değil midir?
Kemalist burjuvazi, İzmir İktisat Kongresi’nin bir ürünü, dolayısıyla Cumhuriyetin bir kazanımı değil midir?
Hem Kemalist, hem Maocu olan zat, bir dönem de “Kürtçülüğe” meyletmişti.
Bekaa’da, terör örgütü lideri Öcalan’ı ziyaret etmişti.
Bu ziyareti “gazetecilik” diye kılıflamaya çalışmıştı ama, “Hangi gazeteci Bekaa’da tören kıtasıyla karşılandı, hangi gazeteci Öcalan’la sarmaş dolaş görüntüler verdi?” sorusunu cevaplayamamıştı.
Kemal Bey’in “akıl hocalığını” bu arkadaşlar yapıyor işte...
Bu arkadaşlar (yani Silivri’de yatan aslanlar) aynı anda hem Maocu, hem Kemalist, hem solcu, hem sağcı, hem sivil, hem militarist, hem ulusalcı, hem evrenselci olmayı başarıyorlar, bunu anlıyoruz da, “sosyal demokrat Kılıçdaroğlu”nun bütün bu “şeyleri” yeni CHP çatısı altında nasıl birleştirdiğine akıl erdiremiyoruz.
Nasıl oluyor bu?