CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu 'Balyoz davası çöktü' diyor... Yalnız da değil; başından beri 'Balyoz' konusunda işkilli olan çevreler ile yargılananların aileleri, yakınları ve avukatları da aynı görüşü tekrarlayıp duruyorlar...
TÜBİTAK '5 numaralı harddisk' ile ilgili araştırmasını tamamlamış ve verdiği raporda 'üzerinde oynanmış' görüşüne varmış... 'Balyoz davası çöktü' denmesinin sebebi bu rapor...
Acaba?
Rapor 72 sayfayı buluyor ve içerisinde davayı bütünüyle geçersiz kılacak keskinlikte cümlelere rastlanmıyor. 'Harddiskin üzerinde oynanmış' sonucu çıkarılan cümleler bile iki tarafa da çekilebilecek muğlaklıkta.
Yine de üzerinde durmayı hak edecek yeni bir gelişme yaşandığı belli.
O halde biz de konunun hakkını vermeye çalışalım.
'Balyoz'denilen dava, özünde, İstanbul'da 1. Ordu Karargâhı'nda yapılan bir 'plan semineri' üzerine oturuyor. Sadece 'dış tehdit' ile yetinmesi Genelkurmay tarafından telkin edilmiş olmasına rağmen, 1. Ordu Komutanı, 'iç tehdit' konusuna da girilmesini istemiş... Kasetlere kaydedilmiş seminerde 'Meclis'e ve hükümete ültimatom verilmesi' de dahil pek çok 'stratejik' konu görüşülmüş... Gerçek kişilerin adları anılarak gözaltına alınacaklar ve konuk edilecekleri yerler belirtilmiş... Bir 'milli mutabakat hükümeti' kurulması öngörülmüş...
Nereden bakarsanız bakın, bir 'müdahale' planlaması...
Dava eldeki bu verilerden ibaret olsa nasıl bir karara yol açardı bilemiyoruz; çünkü konuyu kamuoyunun dikkatine ilk sunan gazete, kaynaklarının kendisine sağladığı bir 'bavul' içerisinden çıkan belgeleri de günler boyu haberleştirdi (20 Ocak 200). Bavulun içerisinden çıkan belgeler, o belgelerin kaydedildiği CD ve DVD'ler aylarca konuşuldu. Ardından, Gölcük'teki Donanma Komutanlığı'nda, aynı belgeleri ihtiva ettiği anlaşılan harddiskler, 6 Aralık 2010 tarihinde, saklandığı zulalarda keşfedilip dava dosyasına eklendi.
Konu ve konuya ilişkin dava bu yüzden dallandı budaklandı...
TÜBİTAK'ın raporlaştırdığı harddisk Gölcük'te çıkanlardan... O 'sahte' olunca diğer bütün CD ve DVD'ler ile belgeler de 'düzmece' hükmüne giriyor itiraz edenlere göre...
'Peki ya, kasetlere kaydedilmiş seminerde konuşulanlar?'' sorunuza, aynı çevrelerden, 'Mahkeme onlar üzerinde durmadı bile' cevabını alıyorsunuz.
'Balyoz'askeri bir plan... 'Müdahale' düşünenler eğer varsa belli rütbedekiler olmalı. Oysa astsubay ve küçük rütbelilerin çoğunluğunu teşkil ettiği 300'den fazla asker yargılandı ve çoğu mahkum edildi. Yargıtay da cezaları onayladı.
'Hiyerarşi'içerisinde üstlerinin emrini dinlemekle mükellef küçük rütbelilerin ne sebeple yargılandığını hiçbir zaman anlayamadım...
Elde inkâr edilmemiş 'sahih' ses kayıtları dururken başka belgelere ne sebeple ihtiyaç duyulduğunu da anlamadığım gibi...
Pek çok belge, o belgelerin kayıtlı olduğu ve yine aynı kurum (TÜBİTAK) tarafından 'sahih' oldukları raporlaştırılmış CD ve DVD'ler elde varken, Gölcük'te keşfedilen bir harddiske, TÜBİTAK 'üzerinde oynanmış' dediği için, bütün bir davanın çökebileceğine de akıl sır erdiremiyorum...
Dava çökerse, altında bütün bir yargı sistemi ile maalesef günler ve aylarca belgeler üzerinden yapılan yayınlarla gündemi meşgul etmiş 'gazetecilik' kalacak... 'Taraf' gazeteciliği...
Çöksün mü dava? Çökerse çöksün; ancak bu arada bundan kimin sorumlu olduğunu da bilelim...
Yarına da söyleyeceklerim olacak...