Bu hafta sizlere 500 yıldır Kosova’da Sultan I. Murat Hüdavendigar Türbesi’ne türbedarlık yapan ailenin ferdi Saniye Türbedar teyzenin selam ve duasını getirdim.
Saniye teyze diyor ki “Türkiye çok var düşman ama Türkiye dünyaya veriyor ekmek, biz biliyoruz. Allah koruyor Türkiye’yi. Allah Türkiye ile Türkiye’de bizlerle. Bana için can, kalp Allah, siz geliyor buraya, ben hem dede yalnız değil…”
Saniye teyzenin nur gibi yüzü, cesareti, gönlünün rahatlığı ve inancı görülmeye, hissedilmeye yazılmaya değerdi. Allah nasip etti, Kosova meydanında kanıyla, Türk’ün ecdadımızın destanını yazan I. Murat’ın Türbesi’ni ziyaret edip duasını gür bir sesle titreyerek okumayı ve şimdi sizlerle paylaşmayı. Belki Kosova meydanında Haçlı ordusuna karşı sayı olarak çok azdı Sultan I. Murat’ın ordusu ama imanı, inancı ile Allah’a ettiği dua kabul oldu, şehit düştü hain bir hançerle Kosova meydanında…
Kosova’da ki Sandukasının altında kanı, iç organları, ciğerleri ve yüreği var. Cesedini ise oğlu Yıldırım Bayezid, Bursa Çekirge’de ki türbesine götürdü. Kosova’da türbesindeki anıt dut ağacı bile tam ortadan ikiye ayrıldı. Köklerimiz ve bağlarımız hiçbir zaman ayrılmayacak.
Sultan Murat’ın duası
Padişah, 15 Haziran 1389’da Kosova Ovası’na girdiğinde ortalığı toza dumana katan bir fırtına ile karşılaşmıştı. Bu durumda adeta göz gözü görmüyordu. İşte o gece Berat Gecesi’ydi. Murat Han, 2 rekat namaz kıldıktan sonra, göz yaşları içerisinde şu duayı yaptı: “Ya Rabbi! Bu fırtına, şu aciz Murad kulunun günahları yüzünden çıktıysa, masum askerlerimi cezalandırma! Allah’ım! Onlar ki buraya kadar sadece Sen’in adını yüceltmek ve İslam’ı tebliğ etmek için geldiler! İlahi! Bunca kere beni zaferden mahrum etmedin. Daima duamı kabul buyurdun. Yine sana iltica ediyorum; duamı kabul eyle! Bir yağmur nasip eyle! Bu toz bulutu kalksın. Kafirin askerini aşikar görüp, yüz yüze cenk edelim! YA İlahi! Mülkte, bu kulda Sen’indir. Ben aciz bir kulum… Benim niyetimi ve esrarımı en iyi Sen bilirsin. Mal ve mülk maksadım değildir. Yalnız Sen’in rızanı isterim… Ya İlahi! Bu mü’min askerleri küffar elinde mağlup edip helak eyleme! Onlara öyle bir zafer lütfet ki, bütün Müslümanlar bayram eylesin!... Dilersen o bayram gününde şu Murad kulun yolunda kurban olsun!... Ya İlahi! Bunca Müslüman askerin helakine beni sebep kılma! Bunlara yardım eyle ve zafer bahşeyle! Bunlar için ben canımı kurban ederim; yeter ki tek sen beni Şehitler zümresine kabul eyle! Asakir-i İslam için teslim-i ruha razıyım. Tek ki, bu Mü’minler’in uğruna benim ruhum feda olsun… Beni gazi kıldın. Sonunda da lütfen ve keremen Şehit eyle! Amin”
Kosova meydanında ecdadım zafer yazmış, Arakan’dan Mostar’a zulüm arşa dayanmış. Türkiye’nin düşmanları her yerde dünyayı sarmış ama unuttukları bir şey var ki bir Türk dünyaya bedel… Kimse Avrupa’nın medeniyetinden bahsetmesin, kin ve acımasızlık ruhlarını sarmış. Gözlerinde hainlik tek dertleri yıkılmayan son kale, Müslüman coğrafyasının umudu olmuş Türkiye’yi yıkmak, ezan seslerini susturmak, bayrağımızı indirmek. İşte geziyoruz, görüyoruz, yazıyoruz. Her yerde ışıl ışıl haç işaretini en tepelere koymuşlar adeta kinlerini kusar gibi, hazımsızlıklarını ve aslında çaresizliklerini anlatır gibi bu medeniyet değil. Bu insanlık değil kanmayalım. Bizim bizden başka dostumuz yok, kenetlenelim ülkemize sahip çıkalım. Evlatlarımızın, kız kardeşlerimizin geleceği için atalarımızın mirasına sahip çıkalım. Hain hançerlere yenik düşmeyelim. Bir olalım, diri olalım, birlik olalım, uyanık olalım. Bu eşsiz vatanın üzerine oynanan oyunları hep beraber bozalım. Devletimize, ülkemize sahip çıkalım. Allah her gücünün üzerindedir. Her nefeste, her solukta ne yaparlarsa yapsınlar bölemeyecekler ülkemizi, yükselişimizi durduramayacaklar, bizi yıkamayacaklar. Allah’tan başka galip yoktur. Müslüman olmak, Türk olmak şereftir, namustur, onurdur, emanete sahip çıkmaktır.
Yüreğimden kalemime dökülenlerdi…
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ifade ettiği gibi ‘son yıllarda giderek tırmanan İslam düşmanlığına karşı hep birlikte güçlü bir duruş sergilemeliyiz.’