TFF'nin yeni yönetiminin TFF yargı kurullarına atadıkları savcı ve hakimlerin istifası sonrasında yaşanan deprem ve öncesinde TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu'nun açıklamaları son derece ilginç. İbrahim Hacıosmanoğlu'nun MİT Başkanı ve Yargıtay Başkanı hakkındaki açıklamaları cesur ve bir o kadar da fütursuzca. Sanırım geliyor gelmekte olan ve Hacıosmanoğlu da geleceğin farkında. Hacıosmanoğlu sinirlendiğinde gerçek yüzünü görebiliyorsunuz. Son açıklamasını da belli ki sinirli bir anında yapmış. Devletin organize suç örgütleri ile mücadelesi yeni bir şey değil. Devlet hiçbir suç organizasyonunu kamu kurumu içine sokmaz. Girene de müsamaha etmez. Hacıosmanoğlu, sanırım seçim zaferi sarhoşluğu ile bu gerçeği bir anda unutuvermiş. Ama görülen o ki bu gerçek ona hatırlatılmış. Bunun içindir ki TFF yargı organlarındaki savcı ve hakimlerin istifasını dikkatli okumak lazım.
TFF seçimleri sonrasında oluşan hava ile Hacıosmanoğlu'nun konuşmasında bahsettiği Karadeniz'in önemli ve güçlü aileleri futbol dünyasında halihazırdaki ağırlıklarını artırmışa benziyor. Büyük kulüp başkanları özellikle bu ailelerin mensupları ile fotoğraflar çektiriyor, kendilerine tespihler hediye ediliyor. Anlaşılan o ki bu ailelerin futbol dünyamızdaki önemi ve gücü önümüzdeki günlerde daha da artacak.
NE ÇABUK UNUTTUNUZ
İbrahim Hacıosmanoğlu 18 Temmuz'da başkan seçildi. Yani 3 hafta önce. Ali Koç, geçmişte kendisi ve Fenerbahçe ile ilgili söylemleri sebebiyle başlangıçta Hacıosmanoğlu ile arasına ölçülü bir mesafe koymuştu. Ancak Ali Koç, geçen 3 haftanın ardından Hacıosmanoğlu ile "kanka" olma noktasına geldi. Ali Koç, 3 haftanın ardından "Federasyonumuzun bu niyeti hepimize umut ışığı oldu. Güçlünün haklı değil, haklının güçlü olduğu bir futbol sistemi oluşturacaklarını söyledi. Bu bağlamda Allah yollarını açık etsin" dedi ve Hacıosmanoğlu'nun geçmişte kendisi ve Fenerbahçe hakkında söylediklerini bir çırpıda zihninden sildi attı. Oysa neler demişti Hacıosmanoğlu? "Ali Koç büyümüş adam olmamış, züppe olmuş. Ama ne talihsizliktir ki Fenerbahçe gibi bu ülkenin güzide bir kulübünün başkanı olmuş." Ali Koç bu sözler üzerine Hacıosmanoğlu'na dava açmış mıydı bilinmez ancak Hacıosmanoğlu'nun bu sözlerinin üzerine yolu açık olsun demiş oldu.
Geçmişte Fenerbahçe için ne demişti Hacıosmanoğlu, "2010-2011 sezonu Şampiyonu Trabzonspor'dur. Kim Fenerbahçe şike yapmadı diyorsa namussuzun, şerefsizin, haysiyetsizin dik alasıdır." Bunlar Hacıosmanoğlu'nun söylediklerinin yalnızca iki tanesi. Bunların daha ağırları da var. Yine hatırlatmalıyım ki Hacıosmanoğlu'nun "Biz öyle bir eylem yapacağız ki belki bu eylem sonrası ben artık Trabzonspor başkanı olmayacağım" sözlerinin ardından Trabzon'da Fenerbahçe takım otobüsü kurşunlanmıştı. Bunlar ve daha fazlası arşivlerde duruyor. Bunun üstüne Hacıosmanoğlu da TFF Başkanı seçildikten sonra da daha önce övündüğü "delikanlılık duruşundan" gram taviz vermişe benzemiyor, MİT Başkanına Yargıtay Başkanına gider yapıyor. Hal böyle iken Ali Koç nasıl oluyor da Hacıosmanoğlu ile bu denli sıkı fıkı olabiliyor? Benim anlayabilmem de kabul edebilmem de mümkün değil.
Trabzonspor Başkanı olduğu dönemde Şükrü Saracoğlu Stadyumu çıkışında Fenerbahçe taraftarları ile yaşananlar da unutulmuşa benziyor. Üzülerek söylemeliyim ki geçmiş 6 yılda Fenerbahçe camiasının genetiği ile oynandı. Neredeyse kulübün 2018'de kurulduğuna inanacağım. Ondan öncesi Fenerbahçe'de hiç yokmuş gibi. Fenerbahçe'nin duruşu, dünyaya bakışı, boyun eğmeyişi birer birer terk ediliyor.
Fenerbahçe'ye ve Ali Koç'a bu denli ağır sözler söyleyen bir kişiden adaletli olması, adaleti sağlaması bekleniyor. Arkasından "Allah Yolunu açık etsin" deniyor. Beyler, kendinize gelin. Süper Kupa maçında hakemin geçen sezon vermeyeceği/veremeyeceği bir penaltı, bir kırmızı kart vermesi ile futbolda adalet sağlanmaz. Bırakın bu işleri.
Adam 117 yıllık kulübünüze şikeci diyor. Fenerbahçe şike yapmamıştır diyenlere de "namussuz, şerefsiz, haysiyetsiz" diyor. Başkanınıza "adam olamamış, züppe olmuş" diyor. Bunların üzerine daha fazla ne demesini bekliyorsunuz. Böylesi bir Federasyon Başkanına Allah yolunuzu açık etsin demenin ancak "Stockholm Sendromu" ile izahı olabilir.
PAMUK ELLER CEBE
Gelelim transfere. Fenerbahçe'de transfer çanları Ferdi Kadıoğlu için çalıyor. Genel kurula sunulan bütçe taslağında 30-40 milyonluk bir futbolcu satışı olduğunu bu köşeden kaç kere yazdım. Bu taslak genel kurulda tartışmadan onaylandı. Şimdi herkes tepki koyuyor. Beyler genel kurulda neredeydiniz? "Muhtacım gitme" diyeceğinize neye oy verdiğinizi anlamaya çalışsaydınız. Kiralandığı ve sezon sonunda gideceği söylenen, otomatik opsiyonun devreye girmesi ile 4.6 milyona satın alınmak zorunda kalınan Krunic için "şimdi gitsin" diyenler, geçen sezonun ortasında gelsin diye kendilerini parçalıyordu. Nokta atışı iki transfer hedefi ile başlayan transferde En Nasri için 19.5, Mourinho için 10 milyon, Maximin için 8, Çağlar için 8.5, Oğuz Aydın için 6 milyon ödendi. Bu paranın kulüp tarafından karşılanabilmesi için futbolcu satışı şart. Ya da sadece milyon dolar servete sahip oldukları için Ali Koç tarafından yeni yönetime alınan kurul üyeleri pamuk ellerini ceplerine atacaklar. Benim duyumum da bu yönde. (Geçmişte yapılan Sow transferi gibi.)
"Haydi beyler pamuk eller cebe" durumu yaşanmaya başladı bile.