Bakü beyannamesini önceden Türkiye-Azerbaycan arasında imzalanan Şuşa beyannamesine yeni ve daha geniş çaplı ihtiva eden yol haritası belgesi olarak görmek lazım.
Türkiye ve Azerbaycan ortaklığının sınırları herkesi özellikle Rusya faktörü ve İran bakış açısı için büyük anlam taşımaktadır. Bu nedenle TBMM Başkanı Şentop'un Turan ordusu ile alakalı söylemediği sözleri söylemiş gibi devreye sokmak, bir kaç saatlik algı yönetimi için yeterli oldu. Mimarı ise Rusya oldu. Daha doğrusu Rusya'daki Ermeni lobisi etkisinde olan medya bu algıyı yönetebildi. Evet sonra kendileri de yalanladı ama önce manşetlerden verilen başlıkların yalanlaması küçük başlıklı ve kıyıda köşede saklanarak verilmesi hiç kuşkusuz başka bir algının parçasıdır.
Rusya'da en yüksek çevreye entegre olmuş Ermeni lobi gücü küçümsenmemeli çünkü istenilen algı ile ilişkileri bozmak ve yeni krizler oluşturmak için lobinin gücü yeterlidir.
Tabii burada Türkiye ile Azerbaycan'ın ilişkileri genişletme stratejisi daha büyük çaplı algı ve olumsuz eğilimleri karşısına almak için önemli bir hamle olarak görülmelidir.
İşte Bakü beyannamesini bu büyük hamlenin yeni halkasını beyanname ile Türkiye Azerbaycan Pakistan arasında sarsılmaz yeni, siyasi, ekonomik, kültürel ve hukuki bağın daha da güçlendirilmiş versiyonu ile karşı karşıyayız.
İçeriğe bakılırsa, ilişki ağının formatı ve hedefi bizlere daha da genişleyecek yeni hamlenin sinyalini veriyor.
Özellikle İslam düşmanlığı İslamofobi dünyada yalnızlaştırılmak istenen Müslümanların yeni güç merkezi niteliği taşımaktadır.
İslam'a karşı Müslümanlara yönelik tüm saldırıların karşısına dikilmek devletlerin ortak gücü ile mümkündür. Bu ortamda Bakü beyannamesi, yeni yol haritasını başlıkları ile nasıl bir stratejiyi kapsadığını anlatıyor. Tüm terör saldırılarına tek güç olarak karşı koymayı hedefleyen bu beyanname yeni siyasi ve hukuki statüyü de belirledi. Türkiye Azerbaycan Pakistan işbirliğinin yeni siyasi belgede kesinleşmesi hiç kuşkusuz ki Karabağ'da vatan savaşı ile beraber doğal ittifakın sonucu olarak ortaya çıktı. Toplumların birbirine olan bağı, sevgisi vefası ve sonuna kadar destek anlayışı 3 ülkenin milli hafızasının derin tarih kodlamasında yer bulmuştur. Bugün meydana çıkan tabloya daha kaç yeniler eklenecek onu da beraber takip edeceğiz.
Evet, ortak ordu anlayışı bu coğrafya insanının temel arzulardandır. Özellikle Türk ordusunun baş aktör olduğu savunma anlayışı, coğrafya için kaderin değişeceği ve daha da özgürlük anlayışını taşımaktadır. Lakin bunu özellikle Turan ordusu başlığı ile en fazla kullananlar ise tam tersi niyet gitmektedir. Şimdi arzuları değil gerçek imkânları değerlendirme zamanıdır.
Yarın hangi jeosiyasi ortamda olacağını aşağı yukarı kestirebiliriz ama kesin kararlar için ortaya atılan her kelime aleyhinizde kullanmak isteyenlerin elinde silaha dönüşebilir.
Türkiye, Azerbaycan ve Pakistan ile imzaladığı Bakü beyannamesi ile esasında bir çoğu provokatif oyunların da önüne geçmiş oldu.
Burada sadece gönlümüze kulağımıza hoş gelecek cümleler değil esasen de kalıcı ve yarınları belirleyecek adımlara zarar getirmemenin yollarına da dikkat edilmelidir.
Tabii ki coğrafyanın gerçeği olan Türkiye faktörü hep dikkate alınan güç olacaktır. Hatası vardır şu anda Türkiye'nin bu geldiği noktayı sekteye uğratmak isteyenlerin eline kullanım için fırsat verme lüksümüz de yoktur.
Bakü beyannamesi gelecekte belirleyici fikirlerin temel belgesi olarak daha nice yeni belgelerin hukuki imzalanan sonuçların ilham kaynağıdır. Nasıl ki Şuşa beyannamesi ile yeni, genişletilmiş ve sonucu Bakü beyannamesi ile yekunlasan belge ile karşımıza çıktıysa simdi de Bakü beyannamesi de yeni ve geniş çaplı beyannamelerin ilham kaynağı olarak anılacaktır. Mesele resmi metindeki mudeealardan daha derindir ve biz bunu etkisini ile birlikte daha sonra daha net göreceğiz.
Bakü beyannamesi Türkiye, Azerbaycan ve Pakistan arasında bağlansa da etkisi ile tüm Türk-İslam alemini de bağlamaktadır. Ekonomik olarak coğrafyanın kaderinde yeni dönemin başlandığı açıktır ama bu beyannamelerle beraber siyasi, kültürel ve tarihsel boyutu da ekonomik güçle birlikte bizi daha farklı noktaya taşımaktadır.
Türkiye'nin istikrarı, siyasi iradesi, gücü ve kudreti; bu gibi çoğu anlaşmaların ve sonuçların garantisidir. O nedenle Türkiye'nin durumu, tutumu belirleyici ve hayatidir. Zaten şimdiki dönemde bölgesel tüm başarıların arkasında Türkiye'nin ve Erdoğan'ın şahsi iradesi, aklı ve ufkun ötesini görme kabiliyeti vardır. Tabi ki Azerbaycan'ın siyasi iradesi ve dirayetli duruşu bu ittifaka hele çok yeni dostların kardeşlerin eklenmesine örnek teşkil edecektir.