Hayatımda hiç bakanlık yapmadığım için koltuğumu boşaltmam da gerekmedi. Ağaçtan düşenin derdini yalnız ağaçtan düşen mi anlar; düşenin yakınındaysanız sizler de az buçuk acıyı tahmin edebilirsiniz. Ben de yıllar boyu siyaset sahnesini gözlediğim için koltuk kaybetmenin ne demek olduğundan haberdarım.
Şimdiki bakanlar olağanüstü şanslı, eskilerin kendilerine müthiş gıpta ettiğine eminim. Sadece hükümetler sık değiştiği için değil; uzun süreli hükümetler sırasında bile, siyasete biraz heyecan katmak istediği zaman başbakanların aklına ilk bakan değiştirmek geldiğinden, olağanüstü kısa süreli olmuştur bakanların koltuk ömrü...
Sağlık bakanlığını ele alalım. İlk Meclis hükümetinin kurulmasından (1920) bu yana geçen 82 yılda 56 sağlık bakanı görev yapmış... 56. sırada bulunan Recep Akdağ’ın 11 yılı bulan bakanlığına karşı, ondan önceki 55 bakanın ortalama görev süresi 1,5 yılı bile bulmuyor. İçlerinde sadece bir ay görev yapan da var:
Cemil Çiçek...
Evet, şu sıralar TBMM başkanlığı koltuğunda oturan en kıdemli politikacılarımızdan Cemil Çiçek, 26 Haziran - 26 Temmuz 1988 arasında sağlık bakanlığı koltuğunda oturmuştu.
Ondan kısa ömürlüler de var sağlık bakanları arasında: Nafiz Kurt 13 gün, Prof. Celal Ertuğ 25 gün...
Bülent Akarcalı’nın görev süresinin, onlardan biraz daha uzun olsa da, göz açıp kapayıncaya kadar bittiğini hatırlıyorum.
Prof. Recep Akdağ ise 20 Kasım 2002’den 24 Ocak 2013’e kadar kesintisiz sağlık bakanlığı koltuğunda oturdu. Bu bir rekordur.
Kesintisiz görevde kalma konusunda şimdiki Bakanlar Kurulunda oturanların büyük bölümü aynı rekorun sahibi durumunda.
Tayyip Erdoğan birlikte çalıştığı arkadaşlarını sıkça değiştirmiyor. Bakanlar Kurulunda görev verdiklerinin bir bölümüyle başbakan olmasından önce de mesai arkadaşlığı yaptığı biliniyor. Kimiyle İstanbul Belediye başkanlığı döneminde birlikte çalışmıştı; bazısıyla mensup olduğu partinin il başkanlığını yaptığı dönemden beri beraber...
En uzun süreyle başbakanlık yapanlardan Süleyman Demirel bakanlarını çok sık değiştirmesiyle ünlüdür. Aynı isimlerle yola devam etse de ilgi alanını değiştirirdi bakanlarının... Nahit Menteşe sözgelimi, ya da İsmet Sezgin...
Nahit Bey gümrük ve tekel, enerji ve tabii kaynaklar, ulaştırma, turizm ve tanıtma, milli eğitim, içişleri bakanlığı yaptı Demirel hükümetlerinde...
Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda Çankaya Köşkü’nün konukları arasında karşılaştığım İsmet Sezgin de, Demirel hükümetlerinde, gençlik ve spor, maliye, içişleri, milli savunma bakanlıkları yapmıştı...
Ülkemizin ilk gençlik ve spor bakanı olan İsmet Sezgin benim baba-dostum. Onun Ege’de politikaya başladığı sırada babam da İl Genel Meclisi üyesiydi İzmir’de... Beni ne zaman görse hal hatır faslından sonra, ismini de vererek, babamın sağlığını sorar. Zihninde hiçbir gerileme yok. Çıkmasını merakla beklediğim ‘anıları’nın yazımı bayağı ilerlemiş...
Yeni lâcilerini çekip gelmişti Köşk’e
İsmet Bey...
Menhus hastalık yüzünden erken kaybettiğimiz gazeteci Betül Uncular Meclis muhabirliği döneminde tanığı olduğu bakanlık öykülerini ‘Lâcililer’ adlı bir kitapta toplamıştır.
‘Lâcili’, bakanların sık değişmediği günümüzde unutulmaya yüz tutmuş bir deyim... Bakanlar ve bakanlık bekleyenler sürekli koyu renk elbise giydikleri için üretilmiştir ‘lâcili’ deyimi... “Kabine değişecek” dedikodularının çıktığı dönemlerde Meclis’in rengi koyulaşırdı; derhal lâcilerini çekerek “Ben de varım” mesajı vermeye çalışan vekiller sayesinde...
Hükümetlerin yenilendiği dönemlerde Meclis’in manzarası her zaman görülmeye değer olurdu. Yeni bakanları tebrik için sıraya girenler, bir gün öncesine kadar ilgi odağı olan eskilerle göz göze gelmekten kaçınır öyle günlerde...
Bakanlığın en kalıcı tarafını da belirteyim de aklınızda kalsın: Bir gün bile bakanlık yapmış olanlar hayatları boyunca ‘Sayın Bakanım’ diye hitap edilmeyi hak eder... Sakın unutmayın.