Geçen hafta Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Sayın Zehra Zümrüt Selçuk ile görüşme imkanı buldum. Toplumun dezavantajlı kesimlerine verilen hizmetler hakkında ama bilhassa devlet bakım ve koruması altındaki çocuklarımız hakkında uzunca konuştuk.
Çocukların her biri için yüreği ayrı titreyen bir Bakan Zehra Hanım.
Onların daha iyi korunup kollanacakları, sevilip sayılacakları birer aile yanına yerleştirilmesini, ailelerin daha çok desteklenmesini ve koruyucu aileliğin toplumda en doğru şekilde bilinip benimsenmesini önemsiyor, önceliyor.
Bu nedenle koruyucu ailelerin, ilgili STK’ların ve uzman akademisyenlerin fikrini, pratiğini merak ediyor.
Sonuçta bu bir gönüllü işi, “gönül işi”.
Gönül işi demem boşuna değil. Koruyucu ailelik sistemi ilk kez 2013’te Sayın Emine Erdoğan’ın liderliğinde ve vali eşleri üzerinden yaygınlaştırıldığında “gönül elçileri” denmişti bu “seferberliğe”.
Sayılar hakikaten o yıl bin 500’lerden 3 bin 500’lere çıktı, koruyucu ailelik gönülden gönüle, evden eve yayıldı.
***Koruyucu aile uygulamasına Türkiye 1961’de geçiyor ilk kez. Ancak sistem pek bilinmediği için 1983 yılına kadar bu hizmetten sadece bin civarında çocuk faydalanabiliyor.
2010’larda bile bu rakam halen bin 300’ler civarında.
Güncel veriye göre 7 bin 484 çocuğumuz koruyucu aile yanında büyüyor. Ama devlet koruması altında 21 binin üzerinde çocuk var. Bu da demektir ki 13 binden fazla çocuğumuz hala yuvalarda, yurtlarda bir ev ve aile özlemiyle yaşıyor.
***Koruyucu aile yanındaki çocukların 2 bin 200’e yakını 0-6 yaş aralığında bulunuyor -ki bu yaşlarda çocuğun sağlıklı gelişimi için aile asla ihmal edilemeyecek bir unsur.
Bir başka yenilik iller arası eşleştirme. Bakanlık birkaç yıldır çocuk ve aile eşleştirmesinde farklı bir yol da izliyor. Bu yol, işleyişin ortaya çıkardığı bir zaruret aslında. Daha önce illerde kurum bakımındaki çocuklarla o ilde koruyucu aile olmak isteyenler arasında bir eşleştirilmeye gidiliyor ama bazen denklik kurulamıyordu. Bir ilde çok sayıda koruyucu aile başvurusu varken koruyucu aile yanına yerleştirilecek çocuk olmayabiliyor ve bu nedenle çocuklar ailesiz, aileler çocuksuz kalabiliyordu. Şimdi ortak havuzla eşleşme şansı artmış bulunuyor. İller arası eşleştirme yoluyla geçen yıl 200’ün üzerinde çocuğumuz koruyucu aile yanına yerleştirilmiş mesela.
Yaklaşık 320 yabancı uyruklu çocuk da koruyucu aile hizmetinden yararlanmakta. 850’ye yakın engel durumu bulunan çocuğumuz da koruyucu aile yanında halihazırda.
Görüldüğü gibi iyilikte güzellikte engel tanımayan bir uygulama bu.
***Hem koruyucu aileliğin yaygınlaşmasını sağlamak, hem işleyişte ortaya çıkan sıkıntıları aşmak için çok yönlü bir çalışma yürütüyor Bakanlık.
Nitekim Şubat ayında bu amaçla iki gün süren önemli bir çalıştay ilk kez yapıldı. Paydaşlar bir araya getirildi ve “çocukların üstün yararı için” ortak akıl işletildi.
Neticede her maddesi önem ve aciliyet taşıyan bir metin çıktı ortaya.
Önerileri hayata geçirmek için çalıştıklarını söyledi Kıymetli Bakanımız. Çalıştaydan faydalandıklarını ve ikincisini yapmak istediklerinin haberini verdi.
Koruyucu aileliğin yaygınlaşması ve normalleşmesi için doğru tanıtım çok önemli. Bu amaçla yılda bir günü “koruyucu aile günü” ilan edeceklerinin müjdesini verdi Bakan Hanım.
Yine bu amaçla TRT ile bir protokol imzalanmış. TRT Çocuk’ta bir karakter üzerinden konunun işlenmesine, yetişkinler için farklı çalışmalar yapılmasına karar verilmiş.
Ayrıca Adalet Bakanlığı, MEB, YÖK ve Diyanet ile de birlikte çalışmanın yolları aranıyor.
***Bekar bir koruyucu anne olarak ben de ilettim görüş, gözlem ve önerilerimi Sayın Bakan’a. Dikkati ve hassasiyeti için buradan da teşekkür ederim.
Kendisi de koruyucu aile olmaya niyet ederken iki yıl önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın telefonuyla bir anda koruma altındaki tüm çocukların “bakan annesi” oluvermiş bir güzel yürek Zehra Zümrüt Selçuk.
Yapılacak daha çok iş var elbette ama “tütmesi gereken ocağın nerede olduğunu” biliyor ve kendisine emanet edilmiş her çocuğun üstüne kendi çocuğu gibi titriyor.