Niye bombaları, terörü, kargaşayı, kaosu, hendekleri, iç savaşı seviyorlar ve destekliyorlar?
Niye mi?
Bütün bunları, “Erdoğan’ı devirmenin aracı” olarak görüyorlar da, ondan.
Dün, sistematik terör, yüzünü Vezneciler’de gösterdi.
Devrime giden yolda bir merhale daha kat edilmiş oldu.
Gözlerim Selahattin Demirtaş’ı aradı...
Soykırım tasarısının geçmesi için elinden gelen her melaneti sergileyen, ulusça ortak oldukları eylemi bir kesime yazmak için her tezvirin üzerine balıklama atlayan Demirtaş’ın dünkü terör saldırısını hangi ifadelerle “tahfif” edeceğini merak ettim.
Dürümlü’deki patlama müthiş canını sıkmıştı.
Köylüler ölmüştü...
Bir diğer ifadeyle, bomba “doğru yerde” patlatılmamıştı.
Selocan kafasına göre “doğru yer” Emniyet birimleri yahut askeri bölgelerdi. 15 top patlayıcı yüklü kamyon doğru yerde patlatılmak üzere yola çıkmıştı ama bir kaza olmuştu; “HDP seçmenlerinin ağırlığı oluşturduğu” bir köyün yakınlarında, Dürümlü mezrasında patlatılmıştı.
Daha doğrusu, kamyonun sevk ve idaresinden sorumlu olan kişiler, “sorumsuz” davranmışlardı.
Nitekim Demirtaş, düzenlediği basın toplantısında, patlamayı kınamak yerine, mahut birimleri (yani teröristleri) “sorumsuzlukla” suçlayan bir açıklama yaptı...
Bu açıklama, birtakım mecralarda, “Demirtaş PKK’yı eleştirdi” başlığıyla haberleştirildi.
Doğru...
Demirtaş PKK’yı eleştirmişti ama terör uyguladığı için değil...
Bilakis terörü “doğru uygulayamadığı”, bombayı yanlış yerde patlattığı için eleştirmişti. (Eskiden açıkça “PeKeKe”, “dağdaki önderlik”, “gerilla” filan derlerdi. Şimdi “sorumlu olması gereken kişiler” diye ortaya laf yuvarlıyorlar.)
Benzeri bir yaklaşımı, PKK militanlarını “ekolojik devrimciler” diye pazarlayan Pensilvanya güdümlü Cumhuriyet gazetesi de sergilemişti.
Kızılay’daki (37 sivil vatandaşın hayatına mal olan patlamanın “yanlışlıkla” meydana geldiğini yazmıştı.
Hedef Çevik Kuvvet’miş, bir “zamanlama hatası” olmuş, bomba erkenden patlatılmış.
Nasıl yani?
Şöyle:
Cumhuriyet gazetesinin “görgü tanıklarının” ifadesine dayanarak yaptığı haberden “aynen” aktarıyorum (bu görgü tanıklarının kaç kişi oldukları, hangi ismi taşıdıkları bir türlü anlaşılamamıştır): “Seher Çağla Demir’in kullandığı aracın hedefinin Güvenpark içindeki Çevik Kuvvet olduğu, ancak belediye otobüsünün bir anda yola çıkması nedeniyle panik yaşayan bombacının otomobili burada infilak ettirdiği bildiriliyor.”
Belediye otobüsü “bir anda” yola çıkmasaydı “bombacı kızcağız” (“kızcağız” tanımlaması CHP’nin Halk TV’sinde program yapan Ayşenur Arslan’a aittir; 37 insanın katiline “kızcağız” dedirten karanlık!) panik yaşamayacaktı, bombayı doğru hedefte patlatacaktı. Siviller değil, gencecik güvenlik görevlileri ölecekti. Bu da son derece doğal bulunacaktı.
Öyle ya, Çevik Kuvvet’te görev yapan polisler insan değiller; anneleri-babaları yok, çoluk-çocukları yok, bu dünyadan bir beklentileri yok, bir “idealleri” yok... Dolayısıyla, yaşamaya hakları da yok...
Dün, Vezneciler’de Çevik Kuvvet hedef alındı.
Siviller de hayatını kaybetti ama ölenler arasında ağırlığı polisler oluşturuyordu
Demirtaş memnundur.
Pensilvanya çocuğu Can, bomba “doğru yerde” patlatıldığı için mutludur.