Siyaset meydanında ana muhalefet partisindeki gerilim kısmen sona erdi. Özgür Özel ipi göğüslemek için gereğinden fazla sert bir üslup tercih ederek genel başkanlıktan liderliğe terfi etti diyebiliriz.
Ana muhalefette koltuğu sağlam tutmanın yolu katıksız bir Erdoğan karşıtlığı üzerine kurulu. Geçmişte Kılıçdaroğlu da parti içinde dengeleri lehine çevirmek için dilini sivriltiyor ve olası parti içi muhalefeti engelliyordu. Şimdi Ekrem İmamoğlu soruşturması derinleştikçe Özgür Özel'in liderliği tescillenecek ve Cumhurbaşkanlığı adaylığı da kesinleşecek.
Ankara'da yaşanan bu gelişmenin taşları yerine oturttuğunu söyleyebilirim. İktidar cephesi için de CHP'nin istikrarı önemli. Cumhur İttifakı bileşenleri, DEM Parti'nin Türkiye Partisi olması için çaba harcamakta. DEM Parti'nin demokratik sisteme dahil olması için terör örgütünün kongresini toplayıp fesih kararını alması bekleniyor.
Kambersiz düğün olmaz, derler. Teşbihte hata olmaz. CHP'nin de bu süreçte rol alması kaçınılmaz. Terörsüz Türkiye söylemi, bölgedeki ateş çemberinde olası risklere karşı iç cepheyi sağlam tutmak için çözümler üreten yeni bir siyaset paradigmasını zorunlu kılıyor.
Doğu Akdeniz çanağında enerji paylaşımı, Avrupa'da yükselen güvenlik kaygısı, Gazze-İsrail sürecinin etkileri, İran'a olası bir müdahale, Barış sonrası Ukrayna'nın güvenliği önümüzdeki haftalarda ülkemizi meşgul edecek. Belki de Türkiye için en hassas noktalardan biri Bosna Hersek'te yaşanabilecek olası çatışmalar Ankara'da siyasetin gündemini belirleyecek.
Üstelik bölgesel riskler ve dünyadaki dönüşüm siyasi partilerin meclisteki çalışmalarına da yön vermek durumunda. Küresel siyasetin yaşadığı sarsıntı ABD-Avrupa çatlağı, ABD-Rusya-Çin ilişkileri elbette iç dinamikleri de etkileyecektir.
Bahçeli'nin Bayram Makalesi Ufuk Açıcı
MHP lideri Devlet Bahçeli tedavi sürecinde gözlerden uzak kalmıştı. Bu süreçte bilhassa FETÖ'cü hesaplar tarafından öldüğü dedikodusu yayıldı. Bu süreçte çok farklı kesimlerden dua aldığını biliyorum. Bahçeli'nin son aylardaki çıkışından zerre şüphe etmeyen ve onun bu ülkeye hizmetlerinin görünenden kat be kat olduğunu düşünen makul çoğunluğun duası toparlanmasını sağladı.
Bayramda Devlet Bahçeli'nin Türkgün gazetesinde yayınlanan makalesi çok önemli ipuçları vermekte. "Terörsüz Türkiye ve Siyasi Partiler" başlığını taşıyan makale akılcı, gerçekçi ve geleceği hesap eden bir siyaset felsefesinin özeti adeta. Devletin temel niteliklerinden taviz vermeden, ülkenin temel kodlarından ayrılmadan neler yapılabilir sorusunun cevabı aranıyor bu makalede. Türk milletinin varoluş felsefesi ve Cumhuriyetin kuruluş öyküsü dikkate alınarak gelecek yüzyıllarda nasıl bir ve bütün olabiliriz sorusunun cevabı aranıyor. Demokratik hukuk sisteminin ihtiyaçları, siyasi partiler yasası ve siyasi etik yasası gibi ihtiyaçları vurgulayan Bahçeli, milli iradenin tecelligâhı yüce meclise düşünme, tartışma ve çözüm üretme misyonu yüklüyor. Böylelikle siyasetin bir polemik ve kavga yeri olmaktan ziyade millete hizmet makamı olduğu öne çıkarılıyor.
Bugüne dek Türkiye Partisi olamayan siyasi hareketlerin artık sisteme entegre olmasına vurgu yapan Bahçeli, sorunların hep birlikte aşılabileceği üzerinde duruyor. Bahçeli'nin neredeyse hiç boşluk bırakmayan ve sürece dair soru işaretlerini yanıtlayan makalesinin tamamı okunmalı. Ancak makalenin son kısmından yapacağım alıntı meraklı okuyucuyu yazının tamamını okumaya sevk etmek için.
"Kökeni, yöresi, mezhebi ve anasının dili ne olursa olsun milli ve manevi değerlerin ortak paydasında yerini alan her insanımız bizim kardeşimiz, Türk milletinin özbeöz evladıdır..."
"Toplumsal kaynaşmanın ana sütunlarından birisi de temsildir.
Modern devletler, tebaadan "vatandaş"a doğru evrilmiş, kendi halkını "vatandaş" potası altında eritmiştir. Modern sonrası dönemde ise temsilde "dışlanma" duygusu yaygınlaşmış, özellikle "kimlik"lerin kamusal ve siyasal alanda daha yoğun bir biçimde görünürlüğünün artması, temsilde adalet ilkesinin yorumlanmasını gündeme getirmiştir.
Bu adaletin sağlanmasının yolu kurumsal ve yasal/Anayasal düzenlemelerin yapılmasında görülmüştür. Herkesin kanunlar önünde eşitliği, temel hakların kullanılması ve kamu hizmetlerine erişim gibi düzenlemeler bu kapsamda belirleyici olmuştur."
"Milli birlik ilkesinin ve vatandaşlık bilincinin tehlikeye atılması ise bu yöndeki risk olarak belirmektedir. Toplumsal kesimlere kurumsal düzeyde yer verilmesi ve yasal/Anayasal düzenlemelerde zikredilmesi, "milli birlik ilkesi"nin ve vatandaşlık bilincinin zayıflaması riskini taşımaktadır..."
"Toplumsal kesimlerin temsili konusunda her ne kadar teorik ve pratikte ciddi sıkıntılar bulunsa da, temsilin zıt anlamlısı "dışlanma" olacaktır.
Temsil edilmediğini düşünen kişiler/gruplar/kesimler, dışlanmışlık hissiyle ya apolitize olacak ya da tam tersi bir istikamette aşırı politize olarak sisteme ve mevcut yönetime karşı gerçekçi olmayan sübjektif değerlendirmelerde bulunabilecektir.
Dolayısıyla dışlanma duygusunun azaltılması için, vatandaşı ilgilendiren konularda daha açık, adil ve etkili politikalar geliştirme zorunluluğu yanında temsil biçimlerinin geliştirilmesi ve uygulamaların da bu doğrultuda olması gerekmektedir."
Bahçeli'nin özenle kullandığı dil anayasanın değiştirilemez maddelerini ve Türk kimliğini tartışmaya açmadan her türlü çeşitliliği sisteme dahil edebilen, çoğulcu, özgürlükçü bir siyasal temsiliyetin kapılarını açıyor.
Önümüzdeki aylarda politik aktörlerin parti içi kavgalardan uzaklaşarak ülkemizin ortak meselelerine odaklanacağını ümit ediyorum.