Kivi, ülkemizin yerli bir meyvesi olmamasına rağmen Karadeniz bölgesinde yetiştirilmeye başlanmasıyla daha uygun fiyata temin edilebildiğinden kullanımı giderek yaygınlaşıyor. Kivi, zengin C vitamini ve lif içeriğinin yanı sıra polifenoller, karbonhidratlar ve proteaz tipi bir enzim olan aktinidin taşıyor.
İlk olarak 2002’de yayımlanan bir çalışmada kivinin kabızlık şikayetlerinde bağırsak yumuşatıcı olarak etkili olduğu bulgusunu gördüğümde dikkatimi çekmişti. Az sayıda yaşlı gönüllülerde yürütülen bu araştırmada kivinin yenilmesiyle dışkı miktarını artırdığı, yumuşamasını sağladığı ve çıkışını kolaylaştırdığı bildiriliyordu. Nitekim önerdiğim birkaç kişide kivinin bu bakımdan gerçekten yararlı olabildiğini gözlemledim. Daha sonra, 2007’de Çinli ve 2009’da Japon araştırmacılar tarafından yürütülen iki klinik çalışmada da benzer olumlu sonuçlar alınması bu etkinin rastlantısal olmadığını ve doğruluğunu gösteriyor.
Yeni Zelanda’da yürütülen ve yeni yayımlanan bir bilimsel tasarımlı (randomize, çift-körlü, plasebo kontrollü) klinik çalışma, kivinin bu etkisinden artık ‘besin desteği’ boyutunda yararlanıldığını gösteriyor. Çalışma belirli kriterlere göre seçilen ara sıra kabızlık şikayeti bulunan 18-65 yaş arasında 87 sağlıklı gönüllü üzerinde yürütülmüş. Dört hafta boyunca bir gruba dondurularak kurutulmuş ve toz edilmiş kivi (günde 5.5 gram), plasebo (boş ilaç) grubuna ise aynı miktarda kivi aroması katılmış bir karışım (limon tozu, sitrik asit, früktoz, sükraloz, spirulina) verilmiş. Sonuçlar, haftalık yapılan ölçümlerle başlangıç değerleriyle karşılaştırılarak ve kivi ile plasebo grubu arasındaki ölçüm değerlerinin istatiksel hesaplanmasıyla yorumlanmış.
Sonuç olarak, kivi tozunun dört hafta süreyle düzenli uygulanmasıyla kivi grubunun başlangıç verilerine (kivi verilmeye başlanmadan önceki) ve plasebo grubuna göre belirgin bir gelişme sağlandığı; spontan (kendiliğinden) bağırsak hareketlerinin sıklığının artırılabildiği, karın sancısı ve gaz şikayetlerinin giderilebildiği ve uygulamaya bağlı herhangi bir olumsuz gelişme gözlenmediği bildiriliyor. Özellikle spontan bağırsak hareketliliğindeki artışın ikinci ve üçüncü haftalarda belirginleştiği görülüyor.
Kivinin bu etkisinin muhtemelen içerisindeki enzim (aktinidin), polifenoller ve liflere bağlı olabileceği düşünülüyor. Boş ilaç grubuna da C vitamini taşıyan limon tozu verilmesi C vitamininin bu konuda pek rolünün bulunmadığını gösteriyor. Kivinin kurutulmasında dondurarak kurutma tekniğinin kullanılmasının amacı ise kurutma sırasında enzimin bozulmasını önlemek.
Sağlık için yararlı ve yenmesi zevkli bir meyve olan kivi, kabızlık şikayeti olan kişilerde sorunun çözümüne katkı sağlayabiliyorsa ne güzel!