Yaşanılan son gelişmeler çerçevesinde ne kadar ömrü kaldı bilemem, ama, Irak Şam İslam Devleti “halifesi” Ebu Bekir Bağdadi, bugünden, siyaset tarihinde çok özel bir yere sahip oldu. Yaptıklarıyla, bu kadar çok ve birbirine hiç benzemeyen unsurun kazançlı çıktığı bir askeri harekata neden olması, eşine belki bundan sonra kolay rastlanmayacak örnek oluşturuyor. Amerika’nın Sünni Arap müttefikleriyle Suriye topraklarında IŞİD ve El Kaide bağlantılı örgütlere karşı başlattığı operasyondan bakın, kimler kazançlı çıktı...
Kazananlar listesi önemli
TÜRKİYE- Ankara, Suriye Savaşı’na ilişkin 3 yıldır ileri sürdüğü fikirlerde, tüm uyarılarında haklı çıktı. Bu durum, bugünden sonra IŞİD başta, Ortadoğu’da şekillenen tüm radikal terör gruplarına karşı yürütülecek mücadelede kendisine büyük ağırlık kazandırdı.
ABD- Bir süper güç olarak “kırmızı çizgileri” olduğunu ve bunların aşılması halinde ne yapabileceğini -nihayet- gösterdi. Kendince “cihat” ilan etmiş radikal bir örgüte karşı Sünni Arap yönetimlerini yanına aldı, Rusya ve Çin’i BM Güvenlik Konseyi toplantısını beklemeden hareketsiz bıraktı, bir kez daha Irak-Suriye hattındaki gelişmelere “belirleyici” ağırlık koydu.
SURİYE- Homurdansa da, harekatın, kendisi için büyük tehdit oluşturan bir gelişmenin durdurulmasına yaradığının farkında. Beşar meşru muhatap kabul edilmedi ama Irak üzerinden kendisiyle temas kuruldu.
İRAN/HİZBULLAH/IRAK- Bağdat’taki Şii ağırlıklı hükümet rahatladı, yeni başbakan için yeni bir sayfa açma olanağı doğdu. İran ve bağlantısında Hizbullah kendilerini bir anda Amerika ile yan yana buldular. Özellikle İran-Amerikan dirsek teması, İsrail’in huzursuzluğuna rağmen güçlendi.
KÖRFEZ EMİRLİKLERİ- Suudi Arabistan başta, hepsi, Musul saldırısı sonrası IŞİD’in kendileri açısından bir iç güvenlik sorunu olduğunu, güçlenmesi halinde esas olarak kendi petrol yataklarına yöneleceğini anlamışlardı, bu nedenle Amerika’nın yanında dizildiler.
ÜRDÜN/LÜBNAN- İki ülke de, bölge güvenliği açısından önemlerini artırdılar.
RUSYA- IŞİD’i yalnız müttefiki Esed’e karşı ağır tehdit olarak değil, kendi iç güvenliği açısından da risk olarak görüyordu. Güçlenmesi, Çeçenistan’dan başlayarak kendi Müslüman coğrafyası için “tetikleyici” nitelik taşıyordu. Harekat Baas ordusunu hedef almadıkça söylenecek, hareket etmeyecek.
ÖSO- IŞİD ve Nusra Cephesi gibi unsurların hedef alındığı ortamda Batı ve Arap dünyasının Baas’a karşı destekleyeceği tek muhalefet unsuru olarak kaldı. Kadroları şu anda Ürdün’de eğitimde, dağınıklığı koalisyon tarafından toparlanıyor, özellikle Batı açısından tek ve vazgeçilmez meşru muhalefet konumunu yükseltti.
KÜRTLER- Özellikle Musul-Kerkük saldırıları ve Şii personelli Irak ordusunun düştüğü durum sonrasında bölgede kararlı müttefik konumuna geldiler. Peşmergeye silah yağıyor ve PKK’nın da akıllı bir stratejiye yönelmesi, özellikle Türkiye’deki çözüm sürecinde gerçekçi adımlar atması halinde Irak ve Suriye’de stratejik bölgelerin istikrarında önemli rol oynayacaklar.
İSRAİL- Fazla söze gerek yok... En yakın müttefiki Ortadoğu’ya yeniden askeriyle döndü...
Ebu Bekir Bağdadi’yi bu liste nedeniyle tebrik etmek gerekiyor, bir askeri harekatta bu kadar birbiriyle hiç ilgisi olmayan, hatta, aralarında ciddi çatışma konuları bulunan tarafı kazananlar listesine bir hamlede yazdırması ilginçtir...
‘Yeni’ Suriye ve Irak
Bütün bu kaos içinde kaybedenler listesi çok kısa ve anlamlı: Irak-Suriye ve Lübnan halkları... Milyonlarca mülteci, yüzbinlerce can kaybı, yıkılmış ülkeler, sefalet, açlık, yeniden yapılandırılması uzun yıllar ve çok büyük bütçeler gerektiren yıkım görüntüleri...
Türkiye’nin de ısrarla savunduğu gibi, bir yerden başlamak gerekiyor...
Konu, IŞİD’in bu coğrafyadan silinmesinin ötesinde anlama sahip. “Yeni Suriye” ve “Yeni Irak”ı kurmadığımız sürece, insanlar ölecek, giden bir terör örgütünün yerini belki de onlarcası alacak...
1- Suriye sorunu, halkına kimyasal silah kullanmış bir diktatörle çözülemez, geniş tabanlı demokrasi zemininde ve Suriye halkının özgür iradesinin hakim olacağı bir süreç yaratılmalı.
2- Irak’ta Şii çoğunluk siyasetinin sonlandırılarak Sünni ve Kürtler’in yeniden ülkeyle gönüllü birlikteliğini sağlayacak süreç başlatılmalı.
Bunları yazmak kolay, ama gerçekler?.. Ortadoğu’da siyaseti kan üzerinden yapma geleneği?.. Kapalı kapılar ardında verdiği sözü, kameralar önünde unutan sözde devlet adamı kimlikleri?..
Kurumsallaşması sağlam bir devletin vatandaşları olarak bilin, önünüzde en az 10 yıl var!.. O sınırlardan esen sert rüzgarlar, Tomahawk füzeleriyle sonlanacak gibi değil...