Nasuhi Güngör dünki yazısında (“Afrika da Nereden Çıktı?”)benim eski, ama mütemâdiyen için için işleyen bir yarama tuz basdı ve dedi ki gerçi Başbakan RTE üç Afrika ülkesini kapsayan son derece önemli bir geziye başladı ama kendisine refâkat eden meslekdaşlarımızdan bu konuda doğru dürüst bir haber, yorum, analiz almamız ihtimâli yok denecek kadar az. Zîrâ onlar Afrika’da da kendisine yine İmralı, terör, Kürd sorunu, sebze halindeki fasulye fiyatları, İETT biletlerine muhtemel zam gibi sorulardan başkasını yöneltmeyecekler.
Benim bu konuda “Teyyâre Kazetacılığı” adlı ve 11 Temmuz 1985 târihli bir yazım vardır. Oradan kısa bir bölüm sunmak istiyorum:
(flash...flash...flash...)
aa’dan bütün abonelere:
Sayın Başbakanımız Turgut Özal Beyefendi Perşembe Günü Pekin’de Çin Başbakanı Sayın Deng Ziyao Ping ile dörbuçuk saatlik baş başa bir görüşme yapmışdır. İki lider bunun ardından onyedi ikili anlaşma imzâlamışdır.
Sayın Turgut Özal Beyefendi bundan sonra Türk kazetacıların sorularını cevablamışdır.
Sorular ve cevablar:
Soru - Efendim, Şarkî Karaağaç’da bâzı devlet memurları göreve kravatsız geliyorlarmış.
Bunlar hakkında herhangi bir işlem düşünüyor musunuz?
Özal - Tahkîkâtın bu safhasında henüz kesin konuşmak istemiyorum. Fakat şurasını belirtmek isterim ki KDV artık tamâmen rayına oturmuşdur.
Soru - Turgut Bey, Millî Eğitim Bakanı dün sabah makâmına sekizbuçuk yerine dokuza on kala gelmiş. Bu, Kabine’de bir değişiklik anlamına mı geliyor?
Özal - Hayır, böyle bir şey yok. Ama biz eğer 24 Ocak Kararları’nı almamış olsaydık Türkiye bugün çok kötü bir durumda olurdu.
Soru - Sayın Başbakan, arkadaşlar hep Türkiye’yle ilgili sorular soruyorlar. Ben yine Çin gezisine dönmek istiyorum: Gezi sırasında Bayan Özal’ın iki kere ayakları şişdi. Acabâ bu, evlilik yaşamınızdaki bir mutsuzluğa mı delâlet ediyor?
Özal - Semrâ’nın ayakları eskiden beri zaman zaman şişer. Hekimler kan dolaşımı bozukluğundan olabileceğini söylüyorlar. Benim şahsî kanaatime gelince, Türkiye artık köşeyi dönmüşdür! Bu yıl enflasyon taş çatlasa yüzde kırkı aşmaz.
Soru - Kızınız Zeynep Hanım yakında dünyâ evine girecekmiş, doğru mu?
Özal - Hayırlısı neyse o olsun! Bununla berâber ihrâcat seferberliğinde sınâî ve zirâî mâmuller arası denge şart.
Soru - Merhûmu nasıl bilirdiniz?
Özal - Ben Türk Basını’na karşı her zaman sevgi ve yakınlık duymuşumdur.
NOT: Başbakan Turgut Özal 15-17 Eylül 1989 târihleri arasında İspanya’yı ziyâret etdi. İspanya’da milyarlık silâh ortak silah yapımı ve Türkiye’nin AT’ye (AB’nin o zamanki adı, Y.A.) girmesi için İspanya desteği bakımından fevkalâde önemi hâiz bu ziyârete İspanyol basını geniş yer verdi. Meselâ “ElPaís” 15 Eylül 1989 târihli nüshasında hem Özal’la yapılmış çok uzun bir mülâkat, hem Türkiye’nin genel durumuna ilişkin uzun bir inceleme ve hem de Kürd Sorunu’yla ilgili yine uzun bir yazı yayınladı.
Türk gazetecileri de kalabalık bir kâfile hâlinde Özal’ın uçağındaki yerlerini almışlardı.
16 Eylül târihli “Hürriyet”de “Başbakan’ın İspanya Gezisi” ana başlığı altında yayınlanan haberlerin toplam satır sayısı (üşenmeyip saydım!) tam 278’i buluyordu. Bunlardan 260’ı “münhasıran” Cumhurbaşkanlığı için kimin aday olacağı sorusuna ayrılmışdı!
Uçakda bununla ilgili olarak neş’eli anketler düzenlenmiş, gülünüp oynanmış, yenilip içilmiş, kısacası hoşça vakit geçirilmişdi.
Asıl konu ile ilgili olarak basılmış satır sayısı ise sâdece 18 idi!
O da İspanyol basın organlarından alıntılardan ibâretdi.
19 Ekim 1989