Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın açıklamaları dikkatleri çekti. Anayasayı tartışma konusu yapan bu çıkışlar, 6'lı Masa içerisinde nasıl bir anlam ifade ediyor?
Temel Haklar Bildirgesi'nde zikredilen başlık Türkiye siyasetinde tartışma konusu olacak elbette; ancak ifadelerin özellikle 6'lı Masa'nın adaylık belirleme sürecine dönük olduğu açıkça görülüyor.
"Hak ve özgürlükler konuşulduğunda, akla hemen "anadili hakkı"nın geldiğinin farkındayız.
Biz bu konuda da oldukça netiz. Herkesin anadili, anasının ak sütü kadar helaldir.
Bu topraklarda konuşulan tüm diller, bizim dilimizdir. Biz bütün bu dillere aynı yakınlıktayız.
Bakın, "eşit mesafedeyiz" demiyorum. "Aynı yakınlıktayız" diyorum. Eylem planımızda bu konuya da açık yer verdik arkadaşlar. Anayasamızın 42. Maddesinin bu doğrultuda değiştirilmesini öneriyoruz. Ortak ve resmi dilimiz Türkçeye ek olarak, eğitim ve öğretimde "anadilinin kullanılması ve geliştirilmesi hakkı"nı anayasal güvenceye kavuşturulması gerektiğini ifade ediyoruz. Anadilinde eğitimin önündeki engellerin de kaldırılması gerektiğini söylüyoruz." (Bkz. devapartisi.org)
Türkiye'de bireylerin anadilinde ifade hürriyeti mevcut. Farklı dillerde gazete ve televizyon yayını yapılabildiği gibi bu dillerin öğretimine ve akademik araştırmalarına dönük çalışmalar da yapılıyor. Üniversitelerimiz zaten açtıkları bölümlerle akademik alanda çalışmaları yürütüyor.
Ali Babacan'ın kastettiği 'Anadilde Eğitim' talebi ise üniter devlet yapımıza uygun değil. Türkiye'de tartışmalara yol açan bu talep HDP seçmenine mesaj vermek ve 6'lı Masa'nın adayı olmak için alelacele yapılmış bir açıklama. Dünyada farklı dillerde eğitim veren ülkelerin nasıl bir açmazda olduğunu bilmemek imkânsız.
Toplumun ayrışmasına ve gelecekte daha büyük sorunlara yol açacak bu talebin ekonomik yükü de başka bir boyut. Kaldı ki Kürtçeyi bir eğitim dili haline getirerek anaokuldan üniversiteye kadar bir eğitim dili planlarsanız, Kürtlere iyilik değil kötülük etmiş olursunuz. Kürt kökenli yurttaşlarımızın sisteme katılımlarını ve ülkemizdeki her makama gelme imkanlarını da yok edersiniz.
Ana Dili ve Ana Dil farklıdır.
Bireyin köken dili, Ana Dili yaşamalıdır. Birey, annesinin dilinde iletişim kurma becerisini geliştirmelidir. Ancak okullaşma sürecinde Ana Dil'e dahil olarak ülkenin bütün sathında varoluşunu gerçekleştirmelidir. Bu meseleyi gündeme getirenlerin Hakkari'deki çoban gencin üniversite sınavında birinci olmasından rahatsız olduğunu unutmayalım.
Bu ülkenin gençlerini yalnızca başarıları ayrıştırmalı. Çocuklarımızı daha henüz küçük yaştayken ayrıştırıp uzaklaştırmanın vebali ağırdır.
Eğitim dili tartışmalarının Kürt yurttaşlarımızı ülkenin bütününden ayırmak için Avrupa'da pişirildiğini biliyoruz. Eğer çok avantajlıysa Avrupa ülkeleri bu modeli öncelikle kendileri uygulasınlar.
Anayasamızın 42. maddesi açık ve net: "Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez." Türkçe yalnızca 42. maddede vurgulanmıyor. Değiştirilemez 3. madde de Türkçeyi vurguluyor. 3. maddeyi hedefe koyanların önce 42. maddeye itiraza cesaret edebildiğinin de farkındayız.
Unutulmamalıdır ki devletin resmi dili 1876'daki Kânun-ı Esâsi'den beri Türkçedir.
Ali Babacan, 6'lı Masa'nın adayı olmak için Kemal Bey'den daha fazlasını vaat ediyor şimdi. Bakalım Kılıçdaroğlu nasıl bir cevap verecek? CHP bayrağının önünde özerklik açıklamaları yapan Nuşirevan Elçi boşuna konuşmadı demek ki.
Adaylık yarışı vaatlerle devam edecek...