İlgiyle izliyorum. Müesses Nizamın kalemşörleri, mazide kalan iktidarlarına vuslat umuduyla, bitmek bilmez heyecanla Silivri’den her salınanın boynuna atlıyor. Onları “kahramanlık” öykülerine beleyip sahaya sürmeye çalışıyor.
Biraz drama, azıcık felsefe, bir iki slogan sonra Higgs Bozonu aşkına “haydi aslanım senden iyisi mi var?” gazı, al sana Derviş, al sana Devrimci, al sana Che Guevera.
Bekledikleri büyük patlama olmadı.
Son numaraları, Silivri’den Cumhurbaşkanı çıkarmak, Aziz Yıldırım’a parti kurdurup Başbakan yapmak veya CHP’den İstanbul Büyükşehir belediye başkanı seçtirmek!
Aziz başkanla ilgili projenin ipuçlarını Ertuğrul Özkök verdi. Yeni ve güçlü bir siyasi mücadeleye başlayacağını dillendirdi biliyorsunuz. Kimi CHP’liler de Aziz başkanın iyi belediyeci olacağına inanıyorlar.
Tutukluluğu boyunca cumhuriyetin en köklü spor kulübünü “Ulusalcı” çizgiye çekip siyasete bulaştıran, sanki CHP ve İşçi Partisi’nin arka bahçesiymiş gibi mesajlar veren Aziz başkan, yeni parti kurar mı veya başkan adayı olur mu bilemem, ama siyaset meydanına çıkarsa ziyadesiyle memnuniyet duyarım!
Bazen halk tartısında yağ tespiti yapmakta ve boy ölçüsü almakta yarar var.
Silivri’den Cumhurbaşkanı çıkmaz
Aziz başkanın olası kararını izleyip görelim, ama Mehmet Haberal’ı Çankaya’ya çıkarma projesi sanki daha canlı gibi gözüküyor.
Süleyman Demirel’den sonra Haberal’ı köşke çıkarmak isteyen Ecevit, bunu başaramamıştı. Ergenekon taifesi ve uzantıları başarma gayreti içinde.
Güneri Civaoğlu, dün Milliyet’teki köşesinde yazmış; Mehmet Haberal Erdoğan karşısındaki en güçlü Cumhurbaşkanı adayı olabilir! Derin kulislerde muhalefetin adayı olarak Haberal ismi dolaşıyormuş!
Civaoğlu şöyle yazıyor: “Haberal, CHP milletvekili ama daha önce MHP’nin de Çankaya için gönlündeki adaydı. CHP ve MHP’nin ortak adayı olursa Prof. Haberal teorik olarak sürece yüzde 40’a yaklaşan oy tabanıyla başlar. Prof. Haberal merkez/merkez sağ siyaset kökenli. DYP’nin, bir anlamda eski AP’nin alternatifi olmadığı için AK Parti’ye bu iki kaynaktan verilmiş oyların geri geleceği düşünülüyor.”
Yazıyı okuyunca gazetecilik mesleğinin Civaoğlu’nu yıllar önce niye kustuğunu daha iyi anladım.
Puro üfleyip kadın avcılığına soyundukları lüks eğlence merkezlerindeki dedikoduları yıllarca “derin kulis” diye bu millete yutturanlar, şimdi “Mason” odaklı yeni Çankaya senaryosuyla sahnede...
Türkiye’yi tanımadıkları belli...
Zaten tanısalardı, bu zihniyet, çok partili hayata geçtiğimiz günden bu yana sandığa mahkum olmaz, yenilginin acısıyla demokrasiye olan inançlarını kaybedip seçim sandığını Truva atına benzetmezdi.
Farkında değiller; Silivri’den belki tahliye çıkar ama kahraman çıkmaz, hele Cumhurbaşkanı hiç çıkmaz. Darbelerden, muhtıralardan nice acılar çekmiş bu millet, onları tarihin karanlıklarına gömdü.
Gönül kapısını kapattı.
Umarım Haberal, muhalefetin ortak adayı olur. İşte o zaman (teşbihte hata olmaz) Başbakan Erdoğan’ın Kadir Gecesi’nde dünyaya geldiğini düşünürüm.
Zirvede kavga olmaz
Anlaşılan o ki, Ergenekon taifesi, cumhurbaşkanlığı seçimlerine 2007’den daha fazla asılacak, Başbakan Erdoğan’ı Çankaya’ya çıkarmamak için her türlü yola başvuracak. Defalarca yazdık, tekrar edelim, uluslararası bağlantıları da her türlü lojistik ve istihbarat desteğini verecektir.
Kişisel kanaatim, bu zorlama, Silivri’den aday çıkarmakla sınırlı kalmaz. Ucu provokasyonlara açık bir sürece girdiğimizi herkes görmelidir.
2007’de benzer bir oyunu bozan kadim milletimiz, yeni senaryolara da prim vermeyecektir. Ancak, rehavet hali, Ergenekon’dan daha büyük düşmandır.
Sadece bugüne ilişkin değil, yıllardır savunduğum tezdir; Cumhurbaşkanlığı seçimi, Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasında koltuk kavgasına yol açmaz. Başbakan Erdoğan aday olmaya karar verirse Gül’ün buna itirazı olmaz, Gül devam etmek isterse Erdoğan olumsuz cevap vermez.
Bir temenniden öte samimi inancımdır. Gül ve Erdoğan arasındaki hukuk, dünyanın kendi koltukları ekseninde döndüğünü düşünen klasik siyasetçi mantığıyla anlaşılmayacak kadar derin ve ulvidir.
Başbakan Erdoğan, Çankaya için aday olursa, en büyük rakibi yine kendisi olur. Taraflı tarafsız tüm anketlerde AK Parti’nin oyları yüzde 50’nin üzerinde çıkıyor. Kazanma ihtimali yüzde 100’e yakındır.
Ancak, evdeki hesabı yaparken çarşıyı unutmamak gerek.
Hem favori hem moderatör
Kişisel kanaatim odur ki, Başbakan, cumhurbaşkanlığı seçiminin en büyük favorisi olduğu kadar, seçim sürecinin moderatörüdür aynı zamanda. Ergenekon’un senaryosu fantezi olarak kalır, süreci belirleyecek birincil faktör bizatihi başbakandır.
Ufak bir hata, vahim sonuçlar doğurur.
Hata payının acımasız sonuçlara yol açabileceği, yüzde 49.9’un “başarısızlık” sayıldığı bir evredeyiz çünkü.
İlk kez halk tercihiyle cumhurbaşkanının seçileceği, cumhuriyet tarihinin en kritik dönüşüm safhasında yaşanacak bir yol kazasını düşünmek bile istemem.
Umut ederim, Başbakan Köşk’e çıkar ve ilk devlet başkanı olur, Türkiye de fiilen başkanlık sistemine geçer.
Böyle bir sonuç, Türkiye’nin en önemli gelecek projesidir. Bu projeyi akamate uğratacak her tasarruf ağır vebaldir.