Azerbaycan’ın sahadaki başarısı Paşinyan’ı geri çekilme anlaşmasına imza atmaya zorladı.
Rusya baş aktör olarak sessizliğini bozdu ve anlaşma metnine bakıldığında, tekraren “Azerbaycan topraklarına barış gücü” başlıklı görünümle geri dönüyor. Anlaşma imzalanır imzalanmaz Rus askerlerinin bölgeye intikali de ayrıca konu. Anlaşılıyor ki, önceden hesaplanmış ve anlaşılmış durumdan bahsediyoruz.
Azerbaycan’ın sahadaki dişi tırnağı ile kazandıklarının, bu masanın oluşumunda en önemli rolü olduğunu da, esas yere not edelim.
Evet, gelelim anlaşmanın geleceğine ve kime zafer kime husumet verdiğine?
Hiç kuşkusuz Ermenistan, kendisinin provoke ettiği bu savaştan kaybederek çıkıyor. Şimdilik!
Rusya; kendinin tanımıyla söylersem, Anglo Sakson İttifak karşısında Türkiye’yi yanına alarak dayanmak istiyor.
Bu ayrıca bir kazanımdır. Tarihin hiç bir döneminde, Kafkasya coğrafyasını savaşsız kimse ile paylaşmayan Rusya, Azerbaycan’ın savaştaki muazzam gücüyle, sürece kuşkusuz Türkiye’nin müdahil olmasını sağladı.
Rusya, NATO üyesi olan ABD ve İngiltere yerine, NATO üyesi olan Türkiye ile Kafkasya’da istikrar sağlamayı kendi çıkarlarına göre uygun buldu. Bu gelinen nokta, Türkiye’nin dünyadaki boyu, tutumu ve güvenirliği ile eş değerdir.
Bu anlaşmada en önemli konu, Türkiye ile Azerbaycan arasında kordon bağı oluşması oldu. Elbette şimdilik Rusların güdümünde ama orta ve uzak vadeye bakarsak, bu ciddi kazanımdır.
İkincisi imzalanan anlaşmada, 5 madde olarak eklenen hususta gözlem noktası koordinasyon oluşumu ve bu maddenin altının teknik doldurulması ile birlikte devreye Türkiye’nin fiili girişinin sağlanması öngörülmektedir. Türk Dışişleri Bakanının “gözlem noktaları konusunda konuşuyoruz” cümlesini sarf etmesi, İlham Aliyev’in 5 madde üzerinden ayrıntı vererek Türkiye’nin devrede olduğunu, üstüne basa basa ifade etmesiyle paralel okumak lazım.
Anlaşmada, Yukarı Karabağ’ın Sovyet döneminde dayatılarak verilen özerklik konusu yer almadı. Bunu da İlham Aliyev üstüne basa basa dillendirdi.
Demek ki 3 ana argüman kazanımların başında değerlendirilmelidir.
Türkiye Azerbaycan arasındaki karadan bağın oluşması. Nahcivan ile Batı Azerbaycan arasındaki karadan yolun açılması, Zengezur bölgesinden Türkiye’nin direk Kafkasya’ya Azerbaycan üzerinden bağlanması, muazzam bir kazanımdır.
Çoğu kişi açıktan “neden bu anlaşmada Türkiye’nin ismi geçmiyor” sorusunu doğal olarak verdi.
Cevabı açıktır. O zaman Minsk üçlüsünden, ikisinin zıplaması söz konusu olacaktır. Hukuken halen Minsk üçlüsü devrede. Bu anlaşma maddelerinden beşincisi, Türkiye’nin hukuken devreye girmesi için alt başlık oluşturmakta.
Anlaşılan odur ki; Rusya ile Türkiye arasında hukuki zemine oturtulacak anlaşma kapıda.
Rusya bu durumdan kazanan taraf olarak çıkıyor. Açık söylemek gerekirse, Rus ordusunun Azerbaycan topraklarına gelmesinden hoşnut olmak mümkün değil! Lakin derinlemesine olaylara bakıldığında, bu kontrol dışı gelişmelere açık alan kalmış olursa, Ermenistan üzerinden gelinmiş noktayı değiştirme çabasının oluşturulmayacağına kim garanti verebilir?
Batı’nın adayı Paşinyan’a Rusya, kendi çıkarları için ayar verdi. Azerbaycan’ın eliyle verdi. Sessiz kalarak verdi. Azerbaycan’a müdahale etmemekle verdi ve fiili olarak sürecin esas tarafı olarak Türkiye’nin devreye girmesi realitesiyle barışarak verdi.
Amerikan seçimlerinin sonucunun Biden olarak bitmesinin ise, Karabağ’daki durumların bir an önce çözülmesini tetikledi. Rusya farkında, Türkiye’siz bu süreç kendi aleyhine dönüşebilir. O sebepten Türkiye vazgeçilmez kale olacaktır.
Azerbaycan için en önemli kazanım, kendi kanı ile, ordusu ile, modern teknolojisi ile bu savaşı, meydanda er gibi durması oldu. Türkiye’nin devreye girmesi, Azerbaycan için önemli kazanım. Süreç değişti ve şartlar değişiyor. Bu defa sahada ve masada Azerbaycan, Türkiye ile beraber karşılarındadır.