7. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi (INCSOS) için Bakü'ye yaptığımız seyahatte yüzlerce akademisyenle bir araya geldik. Uluslararası Balkan Üniversitesi Rektörü Mehmet Dursun Erdem'in düzenlediği kongre iki kardeş ülkenin meclis başkanlarının himayesinde gerçekleşti.
Mustafa Şentop ve Sahibe Gafarova, akademik dünyanın içinden çıkmış ve milli meclislerinin başkanlığını yürüten iki kıymetli isim. İki ülkenin gelecek vizyonuna verdikleri katkı ise çok anlamlı bir kongreyle somutlaşmış oldu.
Kongre boyunca birçok oturumu dinleme fırsatı buldum. Bilhassa tarih, uluslararası ilişkiler, iktisat gibi disiplinlerin bakış açısıyla, analiz gücü yüksek kıymetli bilim insanlarının sunumlarına tanık oldum.
Azerbaycan'la ilişkilerimizde ömrünü bu kardeşliğe adamış birçok ismi ziyaret etme ve hatırlama imkânımız oldu. Merhum Turan Yazgan'ın (Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı) insana yaptığı yatırımların meyvelerini bir kez daha görmüş olduk. Kıymetli tarihçi İlyas Topsakal ile ortak dostlarımızı ve yakın tarihin önemli tanıklarını da ziyaret etme fırsatımız oldu.
2020 yılında 44 gün süren muharebeden bir müddet sonra Azerbaycan'a gitmiştim. O günlerde coşku ve heyecan Azerbaycan Türklerinin her halinden hissediliyordu. Bu seferki görüşmelerimde ise Azerbaycan'ın küresel dengelerdeki rolüne odaklanan bir münevver halkası gördüm.
Avrasya hattında Ukrayna-Rusya savaşı devam ederken bölgenin geleceğini düşünen aydınların hassasiyeti benim için önemliydi. 30 seneye yakındır Azerbaycan aydınlarıyla, edipleriyle ve siyasetçileriyle yaptığım görüşmelerde belki de zorunlu olarak Karabağ merkezli konuşmaların ötesine geçemezdik.
Oysa şimdi vatan toprağını geri almış Azerbaycan aydınlarının zihin haritalarının, sınırları ne denli aştığına şahit oldum. İşgali kaldıran ve kendi topraklarına kavuşan Azerbaycan halkının aydınları Türkiye ve Özbekistan'la birlikte önümüzdeki zorlukları nasıl aşarız sorusunu merkeze oturtmuş. Çok kutuplu dünyada hür ve müreffeh Azerbaycan'ın geleceği için kafa yoran Azerbaycan münevverleri Türk ve İslam tarihinin derin yaralarını fark eden yüksek bir idrakin kapısını aralamış vaziyetteler.
Küresel rekabetin ve enerji savaşının Avrasya bölgesindeki etkilerini tartışmak ve ortak diplomatik adımlar atmak için aynı dili konuştuğumuz Azerbaycan aydınları omuzlarındaki yükün farkında. Bu hassas sürecin birlikte aşılabileceği ve Türk Kuşağındaki istikrarın birlikte korunabileceği temel hassasiyetlerimiz arasında.
Dünyanın birçok yerinde Türkiye algısını merak eder ve görüştüğüm aydınların fotoğrafı derinlemesine tasvir etmelerini isterim. Bizim 30 yıllık Azerbaycan serencamını izleyişimiz gibi onların da Türkiye hakkındaki dışardan gözlemlerini dinleme fırsatı buldum. Azerbaycan aydınlarının Türkiye'nin misyonu hakkındaki tespitleri bizim birçok aydınımızın ve politikacımızın anlayamadığı vurgular içeriyor. Benzer sesleri Batı Trakya'dan, Balkanlar'dan, Irak ve Suriye Türklerinden de defaatle duymaktayız.
Cumhur ittifakının nasıl doğduğunu ve Türk Dünyası aydınlarının Türkiye'ye yüklediği anlamı fark etmek için daha çok sefere ihtiyaç var. Cumhuriyetin 100. yılına girerken sınırlarımızın dışındaki Türklerin düşüncelerini ve kanaatlerini dinlemekte fayda var. Türkiye niçin ayakta kalmak ve güçlü olmak zorunda? Bu soru varoluşumuzun da temel göstergesi olacak mahiyette.
Kalbi Türk dünyası için çarpan herkesin önümüzdeki kritik zaman diliminde Türk dünyasının aydınlarına kulak vermesi ve içerde atacağı adımları bu sorumlulukla atması gerekiyor.