Asgar Ferhadi’nin yeni filmi Geçmiş, titizlikle ve ince ince işlenmiş ama öykü üstüne öykü, kriz üstüne kriz bindiriyor. Geçmiş’in içinden üç ayrı film çıkarabilirdi!
İran sinemasının son yıldızı Asgar Ferhadi yine ‘bir ayrılık’ öyküsü anlatıyor... 2011 Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı, ertesi yıl Yabancı Dilde En İyi Film Altın Küre ve Oscar ödüllerini kazanan filmi Bir Ayrılık’ın ardından Geçmiş ile şimdilik Cannes Film Festivali’nde Fransız aktris Berenice Bejo’ya En İyi Kadın Oyuncu ödülü kazandırdı... Ferhadi, iyi bir yazar. Filmlerinin sözel ağırlığını düşününce senaristten çok dramatist demeyi tercih ederim. Geçmiş’te yine ince ince işliyor öyküsünü kadın ve erkek, Batı ve Doğu dünyalarını birbirinden kalın çizgilerle ayırarak, kahramanlarını tereddütler içinde bırakarak, ahlaki ikilemlere düşürerek, hataları yüzünden onlara vicdan azabı yaşatarak... Her bir diyaloğu tartarak yazıyor. Karakterlerinin yaşadığı bunalımı tam istediği gibi ifade etmeye özen gösteriyor. Oyuncularının performanslarını mükemmelleştimeye de... İnandırıcılık, doğallık başlıca erdemi. Belki ahlakçı olduğu için filmlerinin farklı okumalara açık olmasını istemeyen bir yönetmen. Ama işte yaban ellerde, yaban dillerde kaybolmak da mümkün.
MEDENİYETLER ÇATIŞMASIYLA ÖRÜLÜ
Geçmiş’te Ferhadi, birden fazla ayrılığı, birden fazla ailenin dağılışını bir arada anlatıyor. Ülkesine dönmüş İranlı Ahmed’in, artık başka bir adamla, Samir ile birlikte olan Fransız eşi Marie’den boşanmak için Paris’e gelmesiyle başlıyor Geçmiş. Marie’nin iki çocuğu, özellikle ergenlik çağındaki kızı Lucie, baba olarak belledikleri Ahmed’in gidişiyle çok örselenmiş.
Bir de karısı komada olan Samir’in annesini özleyen ve evlerine dönmek isteyen küçük oğlu Fouad ile Marie’nin yanına taşınması fazla gelmiş. Ahmed, kendisinin de bir parçası olduğu bir aile dramının ortasına düşüyor ama sağduyulu, sevecen tavrıyla her şeyi tamir etmeye başlıyor.
Pederşahlığa özenen yönetmen, o kırılgan, fedakar, bilge, sakin Doğulu erkekler Ahmed ve Samir’in, hatta küçük Fouad’ın karşısına duygularını şirretçe ifade eden, kendilerine zarar vermeyi göze alan, kontrolsüz, isterik Batılı kadınları koyuyor. Ancak durum Ferhadi’ye, yeterince karışık gelmiyor olacak ki bir de işin içine Samir’in karısının komaya girmesinin arka planını katıyor. Buradan Lucie’nin kilit rol oynadığı bir başka kriz patlak veriyor. Bir de üstüne Marie’nin hamileliği ekleniyor...Öykü üstüne öykü, kriz üstüne kriz bindiriyor. Geçmişin içinden üç ayrı film çıkarabilirdi!
Ferhadi meseleyi nasıl daha kompleks hale getirebilirim diye uğraşmış sanki. Karakterlerini her dönemeçte bir psikolojik engelle karşılaştıkları bir labirente sokmuş. Geleceği doğru çıkışı görebilen, geçmişi geride bırakmaya hazır tek kişi Marie, çünkü içinde umudu temsil eden çocuğu taşıyor. Ancak Marie’nin hamileliğini öğrenince Samir ve Ahmed’in geçmişe bağlılığı değil onun geleceğe tutunması değer kazanıyor Ferhadi’nin nazarında... Objektifi de bunu yakalıyor görüntüde ama o noktaya varıncaya değin cinsiyetler ve medeniyetler (dinler demeye dilim varmıyor ama o da gayet belirgin) çatışmasıyla örülü bir labirentte fareye döndürüyor izleyiciyi.
Filmin Künyesi
Orijinal adı: Le Passe
Yönetmen ve senarist: Asgar Ferhadi
Oyuncular: Ali Musaffa, Berenice Bejo, Tahar Rahim, Pauline Burlet, Elyes Aguis, Jeanne Jestin
Tür: Dram
Yapım: 2013, İran-Fransa-İtalya, 130 dakika