Avrupa Birliği’nin bizim için önemi, sunduğu (bir başka ifadeyle) “dayattığı” demokratik standartlardı.
Türk halkının bu standartlara bir itirazı olmadı.
Fakat “medeniyetin bekleme odasında çile dolduran Türkiye” görüntüsünden de hiç hoşlanmadı. Çile dolduran ve sürekli oyalanan...
İngiltere’nin “birlik”ten ayrılma kararı, nicedir ekonomik krizle boğuşan ve “yabancı korkusu”yla içe kapanan Avrupa Birliği için “sonun başlangıcı” anlamına mı geliyor?
Avrupa Birliği’nin dağılması, aynı zamanda Batı medeniyetinin de batışı anlamına mı gelecektir?
Avrupa Birliği uzmanı olmadığım için, bu konuda doyurucu bilgi veremem.
Sadece, “geçmişten tanıklık”la, bu birliğin esasında ne olduğu ve nereye evrilmek istediği konusunda birtakım afakî bilgiler sunabilirim.
Müstear isimle yazmak zorunda bırakıldığım 2000’li yılların başında, söylemesi ayıptır, “Avrupa Birliği” tasarısına karşı çıkan Romain Gary’nin tanıklığına başvurarak, birliğin bir “emperyal girişim” olduğunu ama başarıya ulaşamayacağını “öngörmüştüm.” (!)
Romanin Gary...
Ünlü Fransız romancı...
Siz onu, “Emile Ajar” diye tanıyorsunuz
Hani, Romain Gary imzasıyla yazdığı romanlar eleştirmenler tarafından beğenilmeyince, Emile Ajar müstearıyla “sıfırdan” başlayıp aynı eleştirmenlerden övgüler alan, hatta büyük, en büyük, çok çok büyük romancı ilan edilen müntehir yazar. (Emile Ajar’ın Romain Gary olduğu, sanatçının ölümünden sonra ortaya çıktı. O da eleştirmenlerden intikamını böyle almıştı.)
Şöyle diyordu Gary:
“Avrupalılar, Avrupa’yı, geçen yüzyıldan devraldığımız, yüzyılın başında büsbütün yücelttiğimiz bir yerde düşünüyorlar. Olmayacak şey... Avrupa düşüncesi bugün ABD ile SSCB’de, iki karşıt kutup olarak varlığını sürdürüyor. Bu iki güçten bağımsız ne yapabilir ki?” (Soğuk savaş bitecek, Sovyetler Birliği dağılacak, kaotik ve “denetimsiz ortamı” fırsat bilen Avrupa Topluluğu, siyasi birlik olmaya çalışacaktır. Ortak para biriminden sonra “ortak savunma gücü”, yani NATO’dan bağımsız bir “Avrupa Ordusu” kurmak için kolları sıvayacaktır. Ama, Amerika ve İngiltere’nin muhalefetiyle karşılaşacaktır. Bu nedenle “başarısız bir emperyal girişim” diyorum.)
Peki, Avrupa Birliği tasarısının, ABD’den ve SSCB’den bağımsız olmasını mı istiyordu Gary?
Hayır.
Böyle bir fikrin “hiç olmaması” gerektiğini savunuyordu.
Gary’ye göre Avrupa Birliği tasarısı, sömürgelerini, sömürge imparatorluklarını unutamamış Avrupalı eski büyük güçlerin, şimdi bu hayali, bazı üçüncü dünya ülkeleriyle (sözgelimi Türkiye’yle, Azerbaycan’la) anlaşmalar yaparak sürdürmek istemesinden ibarettir. Çünkü kendi başına ne hammadde kaynakları yeterlidir, ne de maddi imkânları...
Soğuk savaş bitince, Gary’nin altını çizdiği “sakınca” ortadan kalkacak mıdır?
Hayır.
Türkiye de o ülkelerden biri midir?
Evet.
Gary’nin “Batı medeniyetleri” tanımıyla da arası hoş değil
Sömürgecidir bu medeniyet ünlü romancıya göre... Mezopotamya, Mısır, Çin’den sonra, dünyanın görüp geçirdiği medeniyetlerden sadece biridir.
Doğmuştur, gelişmiştir, doruğa ulaşmıştır, yozlaşma dönemine girmiştir. Ve ölecektir...
Çünkü “Batı medeniyetleri” dediğimiz şey, sadece “üstün kültür verimleri” değildir. Aynı zamanda savaş ve sömürgeciliktir.
Avrupa Birliği’nin dağılması, bir medeniyetin sonu anlamına gelmeyecektir elbette ama safralarından kurtulamamış (“öteki” fikriyatına alışamamış ve kendi koyduğu standartların çok çok uzağına düşmüş) bir medeniyet telakkisi için iyi olmayacaktır.
Bu medeniyete ilişkin kuşkuları “açık düşmanlığa” dönüştürecektir.