Pazar günü hem National Geographic HD’de hem de History Channel’da Nazi Almanyası’nın gururu olan savaş gemisi Bismark’ın batırılış hikayesi vardı.Her iki kanalda yayınlanan belgeselin de birbirine üstünlük sağlayan yanları televizyonculuk açısından bir dersti. Mesela History Channel, Bismark’ın sonunu getiren ve torpidoyu atan savaş uçağının pilotunu konuşturmuş.National Geographic o filodan birinin eski röportajlarından birini kullanmış. History Channel mesafalerde mil uzaklığını kullanmış, National Geographic uzaklığı saat olarak vermiş, daha anlaşılır olmuş. Detaylar kısmında da ciddi bir rekabet vardı. Mesela Bismark’ı vurmak için kalkan İngiliz uçaklarının yanlışlıkla kendi gemilerini hedef aldığını, uçakların yavaşlığı yüzünden uçaksavarların işe yaramadığını National Geographic anlatmış.Buna karşı History’de Bismark’a atılan top ve torpidoların tam sayısı verilirken, National Geographic’de ana gemiden atılan top sayısı verilmiş. Grafik kullanımına gelince, her iki belgeselde de uçaktan atılan torpidonun Bismark’ın kaptanının hatalı manevrası sonucu dümen kısmını kitlediği söylendi ama bunu grafikle gösteren National Geographic oldu. History Channel’da Bismark’taki Alman amiralin savaşma kararlılığından söz edildi, buna karşın Amiral ile Bismark kaptanı arasındaki gerilim National Geographic’de anlatıldı. Bu 2 belgesel iletişim fakültelerinde arka arkaya gösterilmeli bence...
Pazar sermesi
Eskiden pazar akşamları kanallar arasında çok rekabet olmazdı son dönemde durum tam aksi.
Pazar akşamı anahaber öncesinde Show’da Ustura Kemal, Kanal D’de Öyle Bir Geçer Zaman ki ve Atv’de Huzur Sokağı vardı.En iddialı dizi tekrarlarını prime time 1 öncesine koyan kanallar, ilginç doğrusu....
Radyo yayını yok
Süper Lig’in ilk yarısının ortasına geldik ama maçların radyo yayını halen yok.Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç duruma el koydu, 2,5 milyon dolarlık bedel kuvvetle muhtemel aşağıya çekilecek. Federasyon Başkanı Yıldırım Demirören de rakamın aşağı çekilmesi için uğraşıyor. Kulüplerimiz kolay gelen ve daha kolay harcanan paraya alıştılar, o yüzden Demirören’e de haksızlık etmemek lazım. Kötü, yıpranmış ve davul boyunda asılı olsa da tokmak elde olmayan bir enkaz aldı, altından kalkmaya çalışıyor...