Mukayeseleri pek sevmem ben ama insan bazen mecbur kalıyor.
Geçen Cumartesi gününe Los Angeles’tan gelen bir haberle başladık.
Dünyaca ünlü kahve zinciri Starbucks, Amerika’daki mağazaları için global bir tanıtım afişi hazırlamış.
O afişte yer alan Türk bayrağı ve elinde Starbucks kahvesi olan yerel kıyafetli kadın fotoğrafı Ermeni diasporasını rahatsız etmiş.
Gelen mesajlar üzerine Starbucks özür dileyerek afişten Türkiye’yi çıkarmış.
Sosyal medyada düzenlenen cılız bir,iki kampanya dışında kimseden çıt çıkmadı bu duruma.
Oysa Türkiye’nin nüfusu ve tüketimden gelen gücü diasporadan kat ve kat fazla.
Kimseden çıt çıkmadığı gibi medyamız her hafta yaptığı gibi, Türkiye’ye olan nefretini hemen her ortamda dile getiren Kim Kardashian’a dair bir sürü haber yaptı yine...
***
Bu haberin yayınlandığı Cumartesi gününün gecesinde Ankara’da önemli bir etkinlik vardı.
Azerbaycan merkezli İnsan Kaynakları Gelişim Merkezi INDEX, empati temalı Hocalı Katliamı’nı Anma Programı düzenledi.
26 Şubat 1992’de yaşandı Hocalı katliamı.
Şimdi ki Ermenistan Devlet Başkanı Sarkisyan’ın, İngiliz bir yazara, “Azerbaycanlılar bizim şaka yaptığımızı zannediyordu, Ermenilerin sivil vatandaşlara el kaldırmayacaklarını sanıyorlardı. Biz bunu kırmayı başardık” dediği bir katliamdan söz ediyoruz.
El kaldırmak sözü fazla masum kalıyor aslında, Sarkisyan’ın “başardık” dediği hamile kadınları karnındaki bebekleriyle bıçaklamak.
İşgal edilen şehirlerini terk eden insanları ormanlık alanda takip etmek, öldürmek...
***
Ankara’daki etkinliği düzenleyen INDEX’in Başkanı Reshad Abdullayev genç bir iş adamı.
İyi eğitimli, ülkesinin sorunlarına sahip çıkan, duyarlı ve düzenlenen etkinliğin en iyi olması için teknolojiyi sonuna kadar kullanan vizyoner bir isim.
Dedim ya, mukayeseyi pek sevmem ama bu etkinliğin düzenlendiği saatlerde İstanbul’un lüks AVM’lerinden birinde, konuşamalarına bakacak olursanız hepsi iş adamı olan gençler Starbucks’ta kahve içiyorlardı.
Aradaki farkı görüyor musunuz?..