Tamam, Erdoğan’ı sevmiyorsunuz... Tamam, sandıktan %46 oyla çıkmasına yine ifrit oldunuz, cinnet geçiriyorsunuz...
Allah kahretsin diyerek nefret ettiğiniz Gülen Cemaati’ne bel bağladınız ancak onlarda cürmü kadar yer yakamadılar...
Sittin sene sandıkları saydırsanız değişmeyecek olan sonuçları kabullenmekte güçlük çekiyorsunuz...
Arap Baharı’nı başlatan, Ukrayna’da devrim yapan ‘mavi kuş’ kanatlarından her türlü kirliliği etrafına saçmasına rağmen yine işe yaramadı...
Ve bütün siniriniz bunun üzerine...
Ama arkadaş...
Elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin...
Gerçekten de AYM’nin Jack Dorsey’in ‘mavi kuşu’ hakkında verdiği karar ‘Ankara’da gerçekten hâkimler varmış’ dedirtecek türden bir karar mıdır?
Hiç sanmam...
Bence büyük bir skandal...
Sonuçta Anayasa Mahkemesi twitter ile ilgili verdiği bu kararını ‘bireysel başvuru’ üzerinden değerlendirerek aldı değil mi?
Hukukçu değilim ancak 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumda kabul edilmesiyle hukuk sistemimize giren ve ‘bir hak arama’ yolu olan Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvurunun ne anlama geldiğini de bireysel başvuru mekanizmasının nasıl işlediğini de az buçuk biliyorum.
Birincisi, ikincil nitelikte bir kanun yoludur. İkincisi bireysel başvuru istinaf ve temyiz yolu değildir. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunabilmek için 148. Madde gereği tüm yargı yollarını tüketmek gerekiyor.
Yani... Anayasa Mahkemesi’ne yargı yolları tüketilmeden başvuru yapma hakkının olmadığı gibi AYM’nin de bu başvuruyu kabul etmemesi gerekiyor.
Peki, AYM hangi muhteşem kararı vermiş ki birileri ‘İyi ki varsın’ sevinç çığlıkları atıyor?
Neticede AYM bu sonuca usül kurallarını ihlal ederek ulaşmıştır!
Yeni Şafak gazetesinde dün yer alan ‘Anayasa Mahkemesi’nin twitter yasağını kaldıran kararının herhangi bir toplantı yapmadan raportörün elden dolaştırdığı bir metnin üyelerce imzalandığı’ yönündeki haber doğruysa bu da çok tuhaf ve kuşkuludur. (http://yenisafak.com.tr/gundem-haber/bu-ne-telas-05.04.2014-634048?ref=manset-9)
Durum daha da vahim demektir ki AYM’nin bir açıklama yapması gerekmektedir.
Kaldı ki AYM bu kararıyla ‘her idari işleme’ bireysel başvurunun yolunu açmaktadır ki bu da AYM’yi olsa olsa freni boşalmış kamyon misali nerede duracağı belli olmayan şaibeli bir kurum haline getirmiştir.
Bundan sonrası hak getire!
ABD, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerde bu tür sosyal medya yetkilileri ‘sitelerine yüklenen video ve ses kayıtlarının’ önceden kontrol edilmesine ve ulusal güvenliğin tehdit edilmesi söz konusu olduğunda devletler tarafından müdahale edilmesine izin vermesi bu ülkelerde ‘ama demokrasi ama özgürlük’ gibi tartışmalara neden bile olmazken...
Dahası mahkeme kararlarına dahi ihtiyaç kalmadan sosyal medya ağ yöneticileri devletin güvenliğini korumak adına arayüzleri engellerken...
Dünyanın farklı ülkelerinde farklı zamanlarda aynı gerekçelerle aldığı benzer tedbirler ortadayken... Ulusal güvenliği tehlikeye sokan yayınların sosyal medya üzerinden illegal paylaşımları için en sert tedbirlerin alındığı bilinirken...
Ve Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerince, kişilik hakları ve özel hayatla ilgili
yüzlerce mahkeme kararına duyarsız kalan, mahkemelerin verdiği kararları yok sayan twitter hakkında AYM’mimizin verdiği karara bakın...
İşte AYM’nin bu kararı alkış alıyor; demokrasi adına özgürlükler adına ve hukuk adına!
***
Yazıyı sonlandırmadan önce Hürriyet gazetesinden sevgili büyüğüm ve her zaman fikirlerine saygı duyduğum Taha Akyol’a da bir çift sözüm var:
Sayın Akyol...
Başbakan Erdoğan’ın AYM’nin verdiği twitter kararına yönelik olarak ‘AYM’nin bu kararına saygı duymuyorum’ açıklamasının karşısına 2013’te yaptığı ‘AYM ile iftihar ediyorum’ açıklamasını koymuşsunuz.
Eyvallah!
Çok incelikli bir üslupla karşımıza ‘çelişkili, dün başka türlü, bugün başka türlü, dün kara dediğine bugün ak diyen’ bir Başbakan Erdoğan imajı koymaya çalışmışsınız!
Ancak üzülerek söylemeliyim ki buradan bir şey çıkmaz.
Başbakan Erdoğan’ın bu iki ‘AYM’ açıklamasından çıksa çıksa:
AYM demokrasiden, özgürlüklerden yana ve yasaları kuralları ihlal etmeden aldığı kararlarda onunla övünmekten gocunmayan...
Ama hukuku ayaklar altına alarak aldığı kararlarında onu eleştirmekten korkmayan çekinmeyen bir Başbakan çıkar ortaya.
Not: AYM’nin twitter kararına ilişkin olarak Osman Can’ın Akşam Gazetesindeki 5 Nisan 2014 tarihli ‘Twitter kararı’ başlıklı yazısını mutlaka okuyunuz.