Merak etmeyin, Esed'in salyalarını saç jölesi olarak kullanan zalim organizmaların adını burada kullanıp, kalemi kelamımdan utandırmayacağım .
Gördük ki bir dalgaların bir de zalimlerin vurduğu Aylan'ın canını ifrazat şebekesi siyasetlerine dolayan zehirli mantarlar var. Sıyırdıkları tabakların fotosuyla eğlenen vicdanlarını bedenlerinden sıyırmış leş çuvallar var.
128 Milyar Dolar nerede sorusunu sorup cevabını dinlemeyen , dinlemedikçe kuduran boğazlanmış canlılar gibi debelenen yerlerde süründükçe sıvanan şeyler sırf daha fazla tıklanmak için Aylan'ın atmayan kalbine çöp kahkahalarını atıyorlar.
Aynada kendilerine havlayan zalimlerin kemik duası ayaklarına dolandı.
Bugün ayağında yeni ayakkabısıyla cennete yürüyen şehit Aylan, dün zeytin ağaçları altında tane tane ölen Erva, gözleri çocukluğuna açık gitmiş sığınağı kundağı olan İman bebeğe terörist diyen Kılıçdaroğlu'nun Canları da Cananları da Esed'in leş ellerinden büyük ikramiyeli alkışı aldılar.
Rahatladılar.
Siz rahatınızı bozmayın ben şu kıyıda ölürüm diyen Aylan'ın kumdan ninnisini kinden kaleleriyle bir kez daha vurdular.
Ve Bir LEŞ miş illetlerin meydanında ürüyenlerin suratına bu çocukların zalimisiniz diye haykıran Erdoğan'a utanmadan sorumlusun diyecek kadar da şerefin onurun züğürt ahalisi bunlar!
Bakın buraya bakın onların bir Suriyesi yok onlar artık Suriyesiz dedikçe, al evinde besle dediler alay ettiler, onları ahırdan bozma barınaklara mahkum edenleri görmeyip keyif çatıyorlar dediler.. Açlıktan sayılı çocuk kemiklerini leş ağızlarında kürdan olarak kullanan bu kimyasal atıklar şimdi vicdanlı insan taklidi yapıyor.
Seninki vicdan değil vidanjör. Çöp ev diye belediyene şikayet edilsen süpürge torbasını, makamından daha iyi doldurursun...
Bunlar, bir lokantanın önünde patates artıklarını yedi diye ağzı burnu kan içinde bırakılan Suriyeli Halil'in zalimleridir.
Bunların Belediye Başkanları, Suriyelilere aş yok diyerek zalimliğini rütbe sayacak cesareti, onları ülkelerine göndereceğiz diyen KK'dan bulmadı mı?
Aylan'ın göremediği güzel günleri, kovasını küreğini toplayıp inemediği kumsalları gömme dolap siyasetlerine dolayanları sevmekten Allaha sığınırız.
Aylan, birazdan açılacak müziğin sesi "Akdeniz akşamları, bir başka oluyor" bir başka oluyor kıyıda feryat, bir başka coşuyor dalgalar cansız rüyaların üstünde. O yattığın yerden kaldırılacaksın Aylan, bir şezlong kadar yer tutuyor ölümün kumsalda, üzerine serecekler okunmuş magazin eklerini. Efendiler, ağızlarında pipet ezerken, senin son içtiğin gözyaşı bizim kursağımıza takılacak.
Siz bardağınızda dudak izi saymaktan yorgun düşün. Aylan'ın babası biberonundaki küçük parmak izlerine sarılmaktan. Oysa ne güzel olacaktı Aylan. Bu sahile böyle mi vuracaktın. Kardeşin Galip sana kum taşıyacaktı, sen kovalardan özgürlük döküp kıyılara, zalimlerin vurmayacağı kaleler yapacaktın.
Oysa ne güzel olacaktı Aylan. Denizden taşlar toplayıp, efendilerin, vicdansızların, zalimlerin camlarını kırıp haylazca kaçacaktın. Sen hiç yüzüstü uyumazdın Aylan, güneşe sırtını dönmezdin. Öyle küstürdük ki seni, öyle kovduk ki seni bahçelerimizden, öyle özlettik ki sana misafir dönüşü baba omzunda uyuduğun günleri... Orada öyle kundakta kırlangıç gibi uzanarak,
"Bize, rahatınızı bozmayın efendiler ben şu kıyıda öldüm" dedin.
"Bize, beni bir kürek bir kovayla uğurlayın, Allah bana kevser ırmağının kıyısında kardeşlerimi bekleyeceğim bir yer gösterir." dedin.
Beni ve tüm mazlumları sığdıramadığınız yer,
Vicdanınızdan büyük.
Allah bizi cennetine sığdıracak biliyorum.
Biz mazlumlar cennetin mültecisi değil
Sahibiyiz... Dedin...
Bir dalgaların bir de Zalim'in vurduğu yerde bittin Aylan... Allah seni cennetinde başlatsın.