En başda, doğum günümü kutlamak inceliğini gösteren bütün değerli okuyucularına kalbî teşekkürlerimi sunmak isterim.
Hele Köpek Kızım Ayla’yı da unutmayan okuyucuma bilhassa teşekkür ederim!
Hakıykaten gerek Köpek Kızım Ayla ve gerekse Kedi Kızım Cin, nâm-ı dîger İrigöz, benim hayâtımda özel bir rol oynarlar. Onlar da bunu iyi bilirler.
Tekrar tekrar teşekkürler...
***
Bugün, biliyorsunuz, Amerika’da seçimler var. Demokrat Parti’den Barack Obama ile Cumhûriyetçi Parti’den Mitt Romney kozlarını paylaşıyorlar.
Reuters/ipsos tarafından yapılan ve dün (5 Kasım) yayınlanan son ankete göre Obama %48 ve Romney ise %44 kadar oy oranına sâhib.
Normal olarak sonuçların akşam saatlerinde, yâni bizde sabaha karşı alınması lâzım ama bu genellikle pek mümkin olmuyor ki bunun da Amerikan seçim sistemiyle alâkası var.
ABD’de başkanları bizzat halk seçmiyor. Seçmenlerin önceden seçdiği temsilciler seçiyorlar. Bu seçmen temsilcilerinin teşkîl etdiği gruba “electoral college” deniliyor ve sayıları 538. Yâni başkan olabilmek için en az 270 oy alabilmek şart. Fakat bu electoral college teşekkül ederken hangi partiye meyledeceği bilinmeyen, değişken olan ve “swingstates” denilen eyâletlerde sık sık oyların ikinci birer kez sayılması gerekebiliyor.
Bu ise eğer iki tarafın oyları arasındaki farklar çok az olunca kendini gösteren bir zarûret.
Meselâ Florida ve Colorado Eyâletleri’nde eğer bu fark yüzde yarımdan (% 0,5) az olursa sayım tekrarlanıyor. Ohio’da ise bu oran % 0.25, yâni yüzde bir çeyrek.
Bu tür gecikmeler olmazsa Çarşamba sabahı kalkınca sonuçları öğrenebileceğiz ve böylece başlarımız da göğe erecek.
Aslı aranırsa ben şahsen Barack Obama’nın kazanmasını tercîh ediyorum. Zîrâ daha dünyâbilir, daha enternasyonal bir insan. Mitt Romney’in ABD dışındaki dünyâ ile pek bir alışverişi olduğunu sanmıyorum. Ayrıca Mormon Tarîkatı’ndan olması da beni biraz çekingen kılıyor. Gerçi artık Mormonlar’da çokdan beri (1890’dan bu yana) taaddüd-ü zevcât, yâni çok karılılık yok ama o zâten bambaşka bir mesele. Benim tedirginliğim Mormonların çok katı Hıristiyan bir inanç tarzına sâhib bulunmaları. Böyle bir şahsın Müslüman bir ülkeye karşı tutumunda, belki sâdece bilinçaltından bile gelse, belirli bâzı çekinceler olabileceği ihtimâli beni rahatsız ediyor.
Bâzılarına öküz altında buzağı aramak gibi gelebilir ama ben babası çok katı bir Protestan papazı olan Bayan Angela Merkel’in, yâni hâlihazırdaki Almanya Başbakanı olan Hanımın da Türkiye’ye karşı kökden olumsuz tavrını kısmen aynı sebeblere bağlarım.
Bu arada “magazin” olsun diye bir bilgi: Romney’in Büyükbabasının beş karısı varmış, iyi mi?
Asıl konumuza dönecek olursak Obama’yı Türkiye bakımından şâyân-ı tercih bulabiliriz ve bu doğrudur da ama tıpkı Obama gibi Romney’in de bâriz vasıflarından biri çok pragmatik bir politikacı oluşudur. Kaldı ki başkan seçilirse danışmanları ona çok kısa zamanda Türkiye’nin bütün Önasya, Doğu Akdeniz, Karadeniz, Kafkaslar ve Balkanlar için nasıl bir önem taşıdığını enine boyuna anlatacaklardır.
Onun için Salı gecesi sonuçları alabilmek için uykusuz kalmaya değmez.