Ahmet Hakan Coşkun’un Aydın Doğan’ın emir eri ve tetikçisi olduğunu ve Doğan’ın istediğinde Coşkun’u maymun gibi oynattığını Türk medyasında herkes bilir. Doğan ne zaman isterse üç mevsim Nakkaştepe’ye, yaz aylarında ise Bodrum’daki tatil köyüne Coşkun’u çağırır ne yazacağını kelime kelime dikte eder. Türkiye’nin başkentinin Ankara olması kadar kesin ve net herkesin bildiği bir gerçektir bu. Tüm bunlara rağmen Coşkun şunları yazdı iki gün önce...
Oruç ağız yemin ederim ki... Bizim patronun ne istediğini bilmiyorum. Belki AK Parti’nin MHP ile koalisyon yapmasını istiyordur, belki de erken seçim istiyordur, belki de AK Parti ile CHP olsun diyordur... Bilmiyorum, bilemiyorum... Bizde patron telefon açıp ‘ben şöyle bir koalisyon istiyorum, hadi atılın’ demez. Bizde talimatla yazı yazılmaz. Bana inanmazsanız Akif Beki’ye sorun.
Türk medyası çok yalancı gördü ama bunun kadar yüzü kızarmadan kuyruklu yalan söyleyenini görmedi. Aydın Doğan medyasında talimatla yazı yazılmazmış. Şahidi de Akif Beki’ymiş... Aslında Ahmet Hakan şunu diyor: “Bizde talimatla yazı yazılır, ben çok yazdım. Akif Beki de bunu bilir.” Bilakis Doğan medyasında her kritik yazı talimatla yazılır. Ahmet Hakan’ın da, ikinci Ahmet Hakan olmak isteyenlerin de Ethem Sancak’a hakaretlerle saldırdığı o tetikçi yazılar doğrudan Aydın Doğan’ın dikte etmesiyle yazılmıştır. Hatta Doğan Medyası dışındaki sözde muhafazakar bazı loser tiplerin Ethem Sancak’a saldırıları da aynı şekildedir. Bu Aydın Doğan denen adama yanaşan her Müslüman muhafazakar isim tüm itibarını kaybederek buhar olup uçmuştur.
Abdülkadir Selvi Cumhurbaşkanı ve Başbakan dahil herkesi eleştiriyor ama Aydın Doğan’a bir cümleyle bile dokunamıyor. Aydın Doğan İslami kimliklerini yok etmeden hiçbir dindar Müslüman’ı bünyesine almaz. Çoğu zaman Fehmi Koru’yu bitirdiği gibi hiç transfer etmeden bir adamı rezil edebilir. Koru bugün tamamen bitmiş bir adamdır. Hani o meşhur fasıllarını yapmaya çalışsın bakalım, üç yıldızlı oteller bile Koru’yu kabul etmez artık.
Ahmet Hakan örneği ise Aydın Doğan’ın bir eski İslamcıyı nasıl maymunu ve tetikçisi yaptığına net örnektir. Ahmet Hakan’ın patron tetikçiliğini tüm Doğan Medya biliyor. Bundan önce de Ertuğrul Özkök’ün özel tetikçisiydi bu şahıs. 28 Şubat baronu Aydın Doğan’ın önünde diz çöken Ahmet Hakan’ın içinden geldiği dindar insanlardan ve en başta da Tayyip Erdoğan’dan nefret ettiği bilinen bir olgu. Bu açıdan aslında Aydın Doğan’ı takdir ediyorum. 28 Şubat zamanı Kanal 7’de istisnasız her gün kendisine küfreden Ahmet Hakan’ı resmen kendi özel kuklası yapmış oynatıyor. Aydın Bey devletin üst düzeyiyle konuştuğunda da bu Ahmet Hakan’ı nasıl maymun ettiğini ve Hakan’ın nasıl bir paragöz olduğunu gururla anlatıyor. Hürriyet’te yazmak için nasıl yanıp tutuştuğunu ve 2004 yazında Ahmet’i nasıl yanına çağırdığını ve “Şarap içiyor musun bakayım? İçmiyorsan bizden olamazsın” diye Ahmet’i nasıl sorguya çektiğini ve tüm davetliler önünde kuklasına nasıl şarap içirdiğini anlatıyor. Evet, Aydın Doğan gevrek kahkahalar eşliğinde bu korkunç manzarayı devletin üst düzey isimlerine aynen böyle anlatıyor. Dindar aileden gelen bir insanın şarap içmiyor diye nasıl adi biçimde aşağılandığına ve bu aşağılık rolü de Ahmet Hakan’ın nasıl kabullendiğine örnek olaydır bu.
Bunları daha önce de yazdım ve bu gerçekleri ne Aydın Doğan ne Ahmet Hakan inkar edebildi. Olay çok açık ve nettir. Tıpkı Aydın Doğan’ın Samsonite bavul ile 2 milyon doları İzmirli bir işadamından açıktan alarak Hürriyet gazetesi hissedarlarını dolandırdığı gerçeği gibi. Tıpkı Aydın Doğan’ın 2001 yılında Dış Bank’ta yediği nanelerden bahsedince dönemin İçişleri Bakanı Saadettin Tantan’ı canlı yayında azarlayıp bakanlık koltuğundan aldırdığı gerçeği gibi. 2001 yılında CNN Türk’te canlı yayında olan rezalet gerçek bir yolsuzluğu örtbas etme skandalıydı. Yaptığı banka yolsuzluğunu ortaya çıkacağından ürken bir medya patronu dönemin İçişleri Bakanı’nı nasıl önce azarlayıp sonra görevden aldırdı. Türkiye canlı yayında izledi...
Bu aralar ise yeni Ahmet Hakan adayları bugüne kadar tek laf etmedikleri Rıza Sarraf’a kafayı takmışlar. Gırtlağına kadar yolsuzluğa batmış bir iş kariyeri olan Aydın Doğan’a tek laf edemeyenler Sarraf’ın üzerinde tepiniyorlar. Aydın Doğan’ın adamı olup başkasına yolsuz demek Alaattin Çakıcı’nın adamı olup başka birine mafya babası diye yüklenmeye benziyor. Hem 17 Aralık’tan 7 Haziran’a kadar aklınız nerdeydi? O dönemde Zafer Çağlayan’ın saatini bile ekranlardan savunan Abdülkadir Selvi değil miydi? Savcı Ekrem Aydıner’in takipsizlik gerekçesini çok doğru bularak savunan Akif Beki değil miydi? 7 Haziran sonrası ne oldu birden? Niye aniden 7 Haziran sonrası bu tavra girdiniz? Bir anlatın da öğrenelim...