İki gün öncesinde yazdığım yazıya Aydın Doğan bir cevap göndertmiş. Bana elden teslim edilen imzalı mektupta cevaben söylenenleri beraber irdeleyelim. Her şeyden önce 16 Ocak 2016’da PKK’ya destek bildirisinin baş organizatörlerinden Yasemin İnceoğlu’nun Doğan Medya Yayın İlkeleri Kurulu’ndan istifa ettiği yazıyor ki bu hayırlı bir gelişme olmuş. PKK terör örgütünü destekleyen ve Türk devletinin sistematik katliam yaptığını söyleyerek ülkemize NATO müdahalesi isteyen marjinal bir delinin anaakım olma iddiasındaki Doğan Medya’da aktif görevde olması bir rezalet olurdu. Bu son derece isabetli bir gelişme olmuş fakat bu olayı Doğan Medya niye kamuoyuna duyurmadı anlayabilmiş değilim. Olsun neticede yapılan doğru. Ben eğriye eğri, doğruya doğru derim. Öte yandan bana Aydın Doğan tarafından gönderilen mektupta öyle bir paragraf var ki bu skandal tavrın hala Aydın Doğan cephesine hakim olduğunu kanıtlıyor. Mektupta aynen şöyle deniyor:
“Yayın ilkelerimiz açısından 1128 akademisyen tarafından imzalanmış olan bildirinin içeriğini objektif olmaktan uzak tek yanlı bir görüş olarak görüyoruz. Ancak tüm demokratik ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de ifade özgürlüğünün güvence altında olmasının gerektiğine inanıyoruz.”
Elbette Türkiye’de de ifade özgürlüğü güvence altında olmalıdır mesela bir akademisyen, ‘PKK terörüne karşıyım ama ben de bağımsız Kürdistan taraftarıyım’ diyebilir. Bu ifade özgürlüğü kapsamındadır ama PKK terörünü desteklemek alçaklıktır ve Aydın Doğan’ın kurulu, sinsi yöntemlerle bu alçak bildiriyi meşru hak görmektedir. Çünkü bu bildiri terörü destekleyen alçak bir bildiridir ve asla ifade özgürlüğü kapsamında meşrulaştırılamaz. Şimdi Aydın Doğan’a soruyorum...
Her gün katliamlar yapan alçak PKK terör örgütünü destekleyen bu bildiriyi meşru göstermeye çalışıyor kurulun. Sen yiğidin harman olduğu bir yer olan Kelkit’ten çıkmış bir adam olarak nasıl PKK terör örgütünün dolaylı savunuculuğunu yaparsın? Kelkit halkı her zaman milliyetçi ve vatansever bir halk olmuştur bundan böyle Kelkitimizin ismini ağzına almaya utanmayacak mısın? Hani sen milliyetçi ve devletine bağlı bir adamdın Aydın Doğan? Bu rezaletinizi nasıl açıklayacaksın? Aydın Doğan’ın kurulunun ifade özgürlüğü diyerek meşru gördüğü bu metnin İngilizcesi çok açıkça Türk devletinin sistematik şekilde Kürt halkını kıyıma uğrattığı yalanını söylüyor ve NATO’nun, Türkiyemizi işgal etmesini talep ediyor. Yoksa sende mi NATO’nun ülkemizi işgal etmesi talebini meşru görüyorsun Aydın Doğan? Eğer gerçekten vatanperver olsaydın bu alçak bildirinin hiçbir şekilde meşru olmadığını net bir dille ifade ederdin ama yan çiziyorsun.
Sayın okurlarım, Aydın Doğan açıkça yine bizleri kandırmaya kalkıyor, her zaman yaptığı gibi. Bir yandan Türk devletinden ve vatanından yana gözüküyor ama diğer yandan PKK ve dış güçlere göz kırpıyor. Zaten bu hain bildirinin yine organizatörlerinden olan bir PKK’lı sözde profesör kadın Aydın Doğan’ın çok yakını. O kişinin ismini anmıyorum çünkü zaten şu an bile yaşayıp yaşamadığı bilinmeyen bir zavallıya dönüştü ve daha da yok olup tam medeni ölü haline gelecek. Aydın Doğan’ın baş tetikçisi Ahmet Hakan’ın en büyük kankası olan bu PKK’lı kadın aynı zamanda utanmadan küfürler ettiği Türk devletinin ekmeğini yiyen biri. Bu PKK’lı kadın hem Türk milletini ve devletini katliamcı görüyor hem de devletin İstanbul Üniversitesi’nden nemalanıyor. Fakat önümüzdeki süreçte benim de mezun olduğum üniversitemizden kesinlikle kovulacak. Yekta Saraç 1128 hain akademisyen konusunda gereğini yapmak mecburiyetindedir aksi halde Saraç da sorgulanır. Aydın Doğan ise bu PKK’lı kadının profesörlük kutlamalarına bizzat katılmış biri. Fethullahçı Terör Örgütü yandaşı mücrim Nazlı Ilıcak’ın evinde yapılan bu kutlamada Aydın Doğan da vardı. Yanlış mıyım Aydın Doğan? Hadi yalanla bakayım bu PKK yandaşı akademisyenle ünsiyetini. Sen bunlar kaydedilmiyor mu sanıyorsun? Tüm bu yaptıklarının üstüne rantiye işlerine gireceksin bu topraklardan rant yemek isteyeceksin ve bu devlet sana izin verecek öyle mi?
Her zaman söyledim bu akademisyenlerin evlerine polis baskınlarına karşıyım. Zaten o baskınları isteyenlerden iki savcının Fethullahçı olduğu tespit edildi. Bu iki Fethullahçı savcının amacı ülkemizi Rusya, Çin, İran gibi göstermekti. O olayı ayrıca yazacağım. Öte yandan terörü destekleyen böyle iğrenç bir bildiriye imza atan akademisyenler medeni ülkelerde tam terimiyle medeni ölü haline getirilirler. Türkiye Cumhuriyeti de medeni bir ülkedir ve imzacı akademisyenler de bu ülkede artık yok hükmündedir. Çok yakında yaşayıp yaşamadıklarını bile kimse bilmeyecektir. Medeni çözüm budur.