14 Aralık gözaltılarına ilişkin ilk mahkeme kararları bu yazının yazıldığı saatlerde bekleniyordu.
Haber sitelerine gözaltındakilerden Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’nın avukatı Fikret Duran’ın açıklaması düştü.
Avukat önce soruşturmayı özetlemiş: “Soruşturmanın başlangıcı 2014 yılının ekim ayı. ‘Tahşiyeciler’ diye adlandırılan örgütün mensuplarınca emniyet müdürlüğüne gönderilen bir maille başlatılan bir soruşturma. Fetullah Gülen’in bir konuşmasına, akabinde Samanyolu TV’de yayınlanan bir diziye ve bazı köşe yazarlarının yazılarına atıf yapılıyor. Sonra emniyetin operasyonu ile bağlantı kuruluyor. Ve bombalar üzerinde polislerin parmak izi olduğu iddia ediliyor.”
Buraya kadar sorun yok; suçlamanın ne olduğunu anlatmış.
Ancak ardından “Buradan tutuklama çıkacak” diyerek ‘sonuç belli’ imasında bulunmuş, davaya ‘siyasi’ bir hava vermiş. Sonra da öyle bir şey söylemiş ki, işte bu gazetecileri ilgilendiriyor: “Bir kurgu yapılmış, hikaye yazılmış ve kumpas kurulmuş. Önce medya, istihbarat kaynaklarına dayandırılarak haberleştiriliyor, akabinde özel kurulmuş ekibin operasyonları geliyor.”
Bu konuda yazı yazmış olmaktan dolayı cevap hakkımı kullanıyorum.
Sırayla gidelim;
“Bir kurgu yapılmış, hikaye yazılmış...”: Doğru! Ancak bu 14 Aralık gözaltıları için değil, Tahşiyeciler’e yönelik operasyon için geçerli. Çünkü 14 Aralık gözaltıları öncesinde bir kurgu veya hikaye yayınlanmadı. Gözaltıların nedeni bile saatler sonra açıklandı. Ardından Tahşiyeciler’in kimliği, onlara yönelik 2010’daki operasyon ve operasyon öncesinde nelerin yaşandığının ‘hikayesi’ ve bu ‘bunların önceden kurgulandığı’ görüntüsü ortaya çıktı.
Yani avukatın ‘kurgu, hikaye’ dediği şey ‘bugün olanlara’ ilişkin değil, 2010’da Tahşiyeciler grubuna yönelik yapılanlara ait!
“... ve kumpas kurulmuş.”: Doğru! Ancak kumpas iddiası da 14 Aralık gözaltıları için değil, yine Tahşiye operasyonu için geçerli. Zira Tahşiyeciler kendilerine kumpas kurulduğu iddiasıyla bu kişiler hakkında şikayetçi oldular.
“Önce medya, istihbarat kaynaklarına dayandırılarak haberleştiriliyor...”: Doğru! Ancak bu ifade de 14 Aralık tutuklamaları için değil, Tahşiye operasyonu için geçerli.
Zira, medyada yayınlanan haberler ‘istihbarat kaynaklarından değil açık kaynaklardan’ alındı. Bu açık kaynaklar, bizzat gözaltındaki isimlerin yönettikleri medyada yayınlanan video kayıtları, diziler, haber ve köşe yazıları; Tahşiyeciler davası dosyasındaki polis yazışmaları; dinleme kararları; bombalardaki polis parmak izlerine ilişkin tutanak; bilirkişi raporu; ‘füze yapın’ talimatı olduğu iddia edilen ses kaydının montaj olduğunu gösteren orijinal ses kaydı diye sıralanabilir...
“... akabinde özel kurulmuş ekibin operasyonları geliyor.”: Doğru! Ancak bu ifade de ancak Tahşiyeciler operasyonu için söylenebilir. Zira Tahşiye operasyonu öncesinde Emniyet istihbarat yazışmalarını ve ardından isimlerinin medyada ‘terör örgütü’ çerçevesinde yer aldığını; ‘akabinde’de gruba operasyon yapıldığını görüyoruz. O operasyonu ‘özel kurulmuş bir ekibin’ yapıp yapmadığını henüz savcı tespit etmedi. Ancak benzer operasyonlarda aynı isimlerin görev yapmış olması bu ihtimali de güçlendiriyor!
O halde;
Avukat Fikret Duran bu açıklamayı olsa olsa müvekkiline yapılan suçlamaları doğrulamak için yapmış olabilir!
***
3 Kasım 2012’den birkaç gün
önce...
Bir ‘Ankaralı’dan “Fenerbahçe’ye operasyon yapılacak” fısıltısını duyduğumda önce önemsemedim.
Ardından “Aziz Yıldırım alınacak” deyince, gayrı ihtiyari “Sağlam delil yoksa hiçbir hükümet bunu yapmaz” dedim.
Cevap daha enteresandı: “Hükümet yapmayacak zaten...”
Bunu Galatasaray Başkanı Duygun Yarsuvat’ın “Gülen grubu Aziz Yıldırım’dan 50 milyon dolar istedi. Yıldırım vermedi, malum süreç başladı...” sözleri üzerine tekrar hatırladım.
Yıldırım, ‘yalanlama’ denilen cevabında “Bunu bana değil, kim söylediyse ona sorun. Benim böyle bir şey dediğimi duydunuz mu?” demekle yetiniyor!
Yarsuvat ‘deneyimli’nin ötesinde ‘duayen’ bir ceza hukukçusu...
Arkasından gelecek davaları düşünmeden bu açıklamayı yapması mümkün değil.
Ve iddiasında ısrarlı: “Aziz Yıldırım bunları yalanlayabilir çünkü hala tehlike altında. Davası sürüyor. Ve yanlış mahkemede yargılanıyor.”
3 Temmuz öncesi de aydınlanmaya muhtaç...