Yerel mahkeme, arkasından da Yargıtay şikeye ilişkin önemli kararlar verdiler.
UEFA ve CAS kararları da Fenerbahçe’nin iki sene Avrupa’ya çıkışını yasakladı.
İçinde olduğumuz sene gidemedik, seneye de, açık ara şampiyon bile olsak, gidemeyeceğiz.
Bu durum Fenerbahçe için gerçekten çok kötü bir durum, Allah beterinden korusun.
Ancak, bizi aşan bu berbat durumu da yani önemli bir krizi de fırsata çevirmek mümkün idi.
Galiba bunu da iyi beceremiyoruz.
Bu sütunda defalarca yazdım, yinelemekte fayda olabilir, Fenerbahçe müzesinde çok sayıda lig şampiyonluğu kupası duruyor ama bir tane bile Avrupa’dan gelen futbol kupası yok.
Fenerbahçe, Avrupa kupalarına katılamadığı bu seneleri bir tane daha lig kupasını müzesine götürme amaçlı mı, yoksa, iki-üç sene sonra çıkacağı bir Avrupa şampiyonluğu için mi geçirmeli idi?
Benim gözlemim, yönetimde hala böyle bir Avrupa kupası getirme derdinin olmadığıdır.
İki ya da üç sene sonra Avrupa’dan kupa almayı hedefleyen ve bu doğrultuda planlar yapan bir takımda bugün Emre’nin, Webo’nun, hatta Volkan’ın ne işleri olabilir?
Bu senelerde takımda gerçek bir gençleştirme operasyonu ama aynı zamanda Avrupa odaklı bir takım kurma girişiminde bulunulamaz mı idi?
Bu hedefin pahasına bu sene Emre’li, Webo’lu bir kadro ile şampiyonluk peşinde koşmanın, işin içinde bu şampiyonluk ünvanı üzerinden başka arayışlar yok ise, ne anlamı olacağını birilerinin gerçek fenerbahçililere anlatması gerekebilir.
Takımın yönetiminde acaba cezamız bittiğinde Avrupa’da ses getirecek, en azından bir final oynayacak bir takım oluşturma kaygısı, çabası, fikri var mı?
Bu işler ancak öncelerden planlanarak olabilir ama bu da gerçek bir vizyon gerektiriyor.